Yüksek faiz oranlarının etkisiyle konut kredisi kullanımının oldukça zorlaştığı bir döneme girildi. Bankalardan krediyle ev almak neredeyse imkânsız hale gelirken, bu durum konut talebinde ciddi bir daralmaya yol açtı. Satışlardaki yavaşlama, özellikle yatırım amaçlı alınan ikinci ve üçüncü konutların sahiplerini karar aşamasına getiriyor. Artan yaşam maliyetleri ve enflasyon baskısı, çok sayıda mülk sahibini gayrimenkullerini satarak nakde dönmeye yöneltiyor.

Uzmanlar, son iki yılda yatırım amacıyla alınan konutların artık birçok kişi için ekonomik bir yük haline geldiğine dikkat çekiyor. Kira gelirlerinde artış olsa da, bu gelir çoğu zaman mülkün bakım, vergi ve kredi gibi giderlerini karşılamaya yetmiyor. Bu nedenle satışa sunulan konut sayısında hızlı bir yükseliş yaşanırken, alıcı tarafında aynı ölçüde bir hareketlilik gözlenmiyor.

Piyasa uzmanları, bu dengesizliğin aynı bölgede benzer özelliklere sahip daireler arasında bile ciddi fiyat farklarına yol açtığını belirtiyor. Bazı ev sahipleri hâlâ yüksek beklentilerle satış yapmaya çalışırken, alıcılar ekonomik belirsizlikler ve yüksek faiz ortamı nedeniyle temkinli davranıyor. Birçok potansiyel alıcının, fiyatların daha da düşeceği beklentisiyle bekle-gör stratejisi izlediği ifade ediliyor.

Emlak sektörü temsilcileri, piyasanın hâlen dengesini bulamadığını ve fiyatlara olan yansımanın zaman alacağını vurguluyor. Satışa sunulan konut sayısındaki artışın, önümüzdeki aylarda fiyatlarda kademeli bir gerilemeye yol açabileceği değerlendiriliyor.

Özetle, emlak piyasasında şu sıralar "elden çıkarma" eğilimi öne çıkarken, satışa sunulan konutlar ile alım gücü arasındaki fark piyasanın yeniden şekillenmesini geciktiriyor.