Bu belirsiz tablo, yatırımcı psikolojisinde derin yaralar açarken, aracı kurumlar da işlem hacimlerindeki düşüş nedeniyle gelir kaybı yaşıyor. Son haftalarda işlem hacmi çoğu gün 100 milyar TL’nin altında kalırken, önceki yıllarda 200–300 milyar TL seviyelerine alışan piyasa oyuncuları için bu rakamlar sönük kalıyor.
Temettüye Dönüş ve Sektörel Ayrışma
Yatırımcıların stratejileri de bu ortamda değişmiş durumda. Kısa vadeli al-sat işlemleri yerini, uzun vadeli temettü odaklı pozisyonlara bırakıyor. “Yeter ki hisse yerinde saysın, bana yıllık %10–15 temettü versin” yaklaşımı, tecrübeli yatırımcılar arasında giderek yaygınlaşıyor.
Endeksin yatay seyrine rağmen bazı sektörlerde ayrışma göze çarpıyor. Banka hisseleri, güçlü bilançoları ve yüksek temettü verimleri sayesinde pozitif ayrışırken; ihracat ağırlıklı sanayi şirketleri, hem kur baskısı hem de dış talepteki zayıflama nedeniyle geride kalıyor. Küçük ölçekli şirketlerde ise yatırımcı güveni neredeyse sıfır noktasında. Piyasada “likidite kurudu” ve “tahta boş” gibi ifadeler sıkça kullanılıyor.
Piyasayı Ne Harekete Geçirir?
Endeksin 10.000 puanı net şekilde aşması, teknik anlamda önemli bir kırılım olarak görülüyor. Ancak bunun gerçekleşmesi için güçlü bir katalizöre ihtiyaç var. Ya enflasyon cephesinde sert bir düşüş yaşanmalı, ya da küresel piyasalardan –özellikle ABD borsalarından– itici bir güç gelmeli.