Garber, yaptığı yazılı açıklamada, "Geçtiğimiz hafta, Trump yönetiminin yasa dışı taleplerini reddetmemizin ardından federal hükümet çeşitli adımlar attı. Fonların dondurulması kararı hukuksuzdur. Bu işlemin durdurulması için mahkemeye başvurduk," ifadelerine yer verdi. Üniversitenin açıklamasına göre, dondurulması planlanan fonlar arasında 2.2 milyar dolarlık bir bütçe ve ek olarak 1 milyar dolarlık başka bir kaynak bulunuyor.
Mahkemeye sunulan dilekçede, Trump yönetiminin, Harvard üzerindeki akademik bağımsızlığı zedelemek amacıyla federal fonları baskı aracı olarak kullandığı öne sürüldü. Fonların kesilmesinin özellikle sağlık alanındaki araştırmaları riske attığı vurgulandı ve kararın yürürlüğe girmesinin engellenmesi talep edildi.
Anlaşmazlığın Arka Planı: Yönetim Reformu Talepleri
Krizin fitili, Trump yönetiminin 11 Nisan’da Harvard’a gönderdiği mektupla ateşlendi. Hükümet, üniversite yönetiminde kapsamlı reformlar yapılmasını, işe alım ve öğrenci kabul uygulamalarının değiştirilmesini istemişti. Harvard, bu talepleri 14 Nisan’da resmen reddetti. Aynı gün Trump yönetimi, üniversiteye sağlanan 2.2 milyar dolarlık fonu ve 60 milyon dolarlık sözleşme ödemesini askıya aldığını açıkladı.
İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem ise 16 Nisan’da yaptığı açıklamada, Harvard’ın 30 Nisan’a kadar yabancı öğrenci vizelerine sahip bireylerin yasa dışı veya şiddet içerikli faaliyetlerine dair bilgi vermemesi halinde, uluslararası öğrenci kabul yetkisinin askıya alınabileceğini duyurdu.
Protestolar ve Artan Baskılar
Son aylarda, ABD genelinde üniversite kampüslerinde Filistin’e destek amacıyla düzenlenen protestoların artması, hükümetin üniversitelere yönelik baskısını daha da görünür kıldı. Ekim 2023'te İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları sonrasında başlayan gösterilerde öğrenciler ve akademisyenler hedef alınmış, polis müdahaleleri yaşanmıştı. Trump, üniversiteleri Yahudi öğrencilerin güvenliğini sağlamamakla suçlayarak sert eleştirilerde bulunmuştu.
Trump yönetimi, göreve geldiği Ocak ayından bu yana üniversitelerde antisemitizmle mücadele edilmesini ve bazı çeşitlilik programlarının sona erdirilmesini şart koşarak, aksi halde fon kesintilerine gidilebileceğini defalarca dile getirmişti.
Harvard Üniversitesi'nin açtığı dava, eğitim özgürlüğü ve akademik özerklik adına verilen mücadelenin yeni bir halkası olarak dikkat çekiyor.