Erdoğan, Türkiye'deki medya ikliminin 2002 öncesine göre çok daha özgür ve serbest olduğunu savunurken, bu özgürlük ortamının zaman zaman "sorumsuzluk seviyesine" ulaştığını ifade etti. “Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik” diyen Erdoğan, geçmişte medyanın imtiyazlı bir yapıya sahip olduğunu ancak artık daha dengeli bir medya düzeninin oluştuğunu vurguladı.
Konuşmasında özellikle son dönemde sosyal medyada sıkça gündeme gelen sokak röportajlarına değinen Erdoğan, bu röportajları gerçekleştiren kişileri hedef alarak şunları söyledi:
“Eline bir mikrofon ve bir kamera alan kendini gazeteci, muhabir sanıyor. Şahit olduk, bu şahıslar sokak röportajı adı altında sokaklarda adeta terör estirmektedirler. Mikrofonu kapan millete hakaret etme cüretini kendinde buluyor.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazeteciliğin bir sorumluluk ve ehliyet gerektirdiğine dikkat çekerek, “Her stetoskop takana doktor demiyorsak, eline mikrofon alan da gazeteci değildir. Para kazanmak, üç beş tık almak gibi bahaneleri asla geçerli mazeret olarak görmeyiz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı’nın bu çıkışı, özellikle YouTube ve sosyal medya platformlarında bağımsız olarak içerik üreten sokak röportajcılarını hedef aldığı şeklinde yorumlandı. Açıklamalar, medya özgürlüğü ve dijital habercilik bağlamında yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi.