Verilere göre, 2019 yılında çalışanlar arasında uzaktan çalışma izni talebi yüzde 0,62 gibi oldukça düşük bir orandayken, bu oran pandemiyle birlikte hızla artış gösterdi. 2020’de yüzde 1,76 olan oran, 2021’de yüzde 2,2’ye, 2022’de yüzde 3,29’a, 2023’te ise yüzde 4,4’e ulaştı. 2024 yılında ise ciddi bir sıçrama yaşanarak oran yüzde 9,6’ya yükseldi. Bu yılın ilk yarısında da artış devam etti ve uzaktan çalışmak amacıyla alınan izinlerin toplam izinler içindeki payı yüzde 10,51’e çıktı.
Araştırma, her 10 izin talebinden birinin uzaktan çalışmak için yapıldığını ortaya koyarken, çalışanların esneklik arayışının kalıcı hale geldiğini gösteriyor. Öte yandan şirketlerin çalışan deneyimini iyileştirme çabaları kapsamında sunduğu doğum günü, karne günü, sigara içmeme ve regl gibi özel izin türlerine de ilginin arttığı gözlemleniyor.
Uzmanlar, pandemiyle birlikte zorunlu hale gelen uzaktan çalışmanın artık birçok çalışan için ayrıcalık değil, bir beklenti halini aldığını ifade ediyor. Çalışanların iş yaşamlarını kişisel yaşamlarıyla dengelemek istemesi, bu eğilimin temel nedenlerinden biri olarak öne çıkıyor. Şirketler ise uzaktan çalışmanın ekip içi dinamizmi ve operasyonel sürekliliği etkileyebileceği endişesini taşıyor. Bu noktada karşılıklı güvene ve anlayışa dayalı bir kurum kültürü inşa eden şirketlerin, çalışanlarıyla daha güçlü bağlar kurarak işveren markalarını güçlendirebileceği vurgulanıyor.