İsrail sazanı, Türkiye'deki barajlar ve göllerdeki ekosistem için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu balık türü, yerel balık popülasyonlarını ve dolayısıyla balıkçılık sektörünü olumsuz etkiliyor. Özellikle ekonomik değeri yüksek olan yerli balık türlerinin azalmasına neden oluyor. Balıkçılar her gün bu istilacı balık türünü büyük miktarda yakalamalarına rağmen, bu balıkların ekonomik değeri olmadığı için durum daha da vahim bir hal alıyor. Halkın geçim kaynağı olan balıkçılığı tehdit eden bu soruna karşı acil önlemler alınmazsa, baraj ve göllerde balık kalmayabilir.

Wj1 Lk I La I0I T P Lp80Y Pr5G

İsrail Sazanı Türkiye’ye Nasıl Geldi?

İsrail sazanı, istilacı bir tür olarak farklı bölgelerde yayılma eğilimi gösteren bir balık. Türkiye’ye ise çeşitli su kaynaklarına, özellikle baraj ve göllere balık yetiştiriciliği amacıyla ya da yanlışlıkla getirilmiş olabilir.

Yaklaşık 25 yıl önce Trakya'dan geldiği sanılan "İsrail Sazanı", Türkiye'deki iç sularda hızla yayılıyor. İstilacı balık son olarak Menderes deltasında ve Bafa gölünde görüldü. Uzakdoğu kökenli bu balık, Avrupa'ya getirildikten sonra, Trakya Meriç nehri üzerinden Türkiye'ye girdiği tahmin ediliyor.

Akdeniz'e 'Vira Bismillah' diyerek açılan balıkçılar sezona bereketli başladı Akdeniz'e 'Vira Bismillah' diyerek açılan balıkçılar sezona bereketli başladı

Bazı raporlara göre bu tür, Asya kökenlidir ve ekosistemlere zarar verme potansiyeli yüksek olduğu bilinmesine rağmen, sucul ortamların biyolojik çeşitliliğini zayıflatmıştır. İsrail sazanı gibi istilacı türler, yerli balıkların üreme alanlarını işgal eder ve onların besin kaynaklarını tüketir. Ayrıca büyüme ve çoğalma hızları oldukça yüksektir, bu da diğer türlerin yok olmasına zemin hazırlıyor.

Bu sorunla başa çıkmak için, baraj ve göllerin ekolojik dengesini korumaya yönelik etkili stratejilerin geliştirilmesi, balıkçılar ve yetkililer arasında işbirliği yapılması gerekiyor.