Dolandırıcılar, genellikle piyasa değerinin oldukça altında gösterilen 2+1, 3+1 daire ve iş yerleri için profesyonel ilanlar hazırlayarak alıcıları tuzağa düşürüyor. Kaparo ödemesinin ardından ise vatandaşlar ya sahte belgelerle karşılaşıyor ya da ortada ilan edilen mülkün olmadığını fark ediyor. Ancak bu noktadan sonra iş sadece hukuki bir alacak meselesine dönüşüyor.

Hukuk uzmanları, dolandırıcılık vakalarının ceza dosyasına değil, hukuki ihtilaf dosyasına dönüştüğüne dikkat çekerek vatandaşları uyarıyor: "Dolandırıcılar, sözde sözleşmelerle kaparo alan ve daha sonra bu ödemeyi iade etmeyen kişiler olarak görünse de çoğu zaman savcılık bu olayları dolandırıcılık değil, ‘sözleşmeden doğan alacak’ olarak değerlendiriyor. Bu da mağduriyetin ceza hukuku değil, hukuk davalarıyla çözülmeye çalışılması anlamına geliyor."

Uzmanlara göre, sadece sözleşme yapmak artık yeterli değil. Karşı tarafın maddi durumunun araştırılması, mülkün gerçekten var olup olmadığının yerinde görülmesi ve belgelerin dikkatlice incelenmesi gerekiyor. Çünkü birçok durumda mahkeme kararıyla hak kazanılsa bile dolandırıcının üzerinde herhangi bir mal varlığı olmadığı için para tahsil edilemiyor.

Vatandaşlara şu tavsiyelerde bulunuluyor:

  • Evi ya da iş yerini görmeden kesinlikle kaparo ödemesi yapmayın.

  • İlanlarda yer alan adresle sözleşmede yazan adresin aynı olup olmadığını kontrol edin.

  • Emlakçının yetki belgesini ve portföy sözleşmesini mutlaka sorgulayın.

  • Alım yapacağınız kişinin kimliği, mülk üzerindeki yetkisi ve geçmiş ticari sicili hakkında araştırma yapın.

Emlak piyasasında yaşanan bu tür dolandırıcılık olaylarının önüne geçebilmek için hem vatandaşların dikkatli olması hem de ilgili kurumların daha sıkı denetimler gerçekleştirmesi gerektiği ifade ediliyor.