Kırık camlar teorisi veya kırık pencereler teorisi (İngilizce: Broken Windows Theory), Amerikalı suç psikoloğu Philip Zimbardo'nun 1969 yılında yapmış olduğu bir deneyden esinlenerek elde edilmiş olan, kentsel bozukluk üzerine anti-sosyal davranışlar ve diğer suçlardaki vandalizm davranışları/belirtileri ve normları işaret eden kriminolojik bir teoridir.

Philip Zimbardo

Teori, düzen halindeki kamuya açık kentsel ortamlarda düzenin sürdürülmesi, daha ciddi suçların ve vandalizmin oluşmasını önlemek amacıyla izlenmesi anlamına gelir. Amaç, düzende bozulan küçük şeylerin tekrar düzenli olacak şekilde değiştirilerek, düzenin sağlanmaya devam edilmesidir.

Teori olarak 1982 yılında sosyal bilimciler James Q. Wilson ve George L. Kelling tarafından makale olarak sunulmuştur. Sunulduğu günden bu yana sosyal bilimler ve kamusal alanlarda uygulanması hakkında büyük tartışmalara neden olmuştur. Teori aynı zaman ceza politikalarındaki reformlar için bir motivasyon olarak da kullanılmıştır.

Bronx’ta Terk Edilmiş Bir Araba

İlk deney yerimiz olan Bronx’taki araba birkaç saat sonra saldırıya uğradı. Bir baba, anne ve genç oğlundan oluşan aile ilk yağmacılardı. Öncelikle arabanın radyatör ve aküsünü çaldılar. 24 saat içinde araç değerini kaybetmiş ve adeta savaştan çıkmış bir hale getirilmişti. Aracın pencereleri parçalanmış ve döşemeleri yırtılmıştır. Tüm bu durumlar psikolog Zimbardo tarafından kaydedildi.

Palo Alto’da Terk Edilmiş Bir Araba

Yaklaşık bir haftadır Palo Alto’da bulunan terk edilmiş arabaya henüz kimse dokunmamıştı. Bu yüzden psikolog Zimbardo arabanın yanına balyoz ile gitti ve kasıtlı olarak kaportasına vurarak çökertti. Birkaç da camını kırdı.  Kısa bir süre sonra bu barbarlığa bölgede yaşayan “Düzgün ve saygın görünümlü” olarak bilinen insanlar da katıldı…

Toplumda, Bronx gibi bir bölgede terk edilmiş mülkiyetin daha hızlı parçalanacağı veya çalınacağı inancı yaygındır. Karşılıklı nezaket ve saygının hakim olduğu yerlerdeyse terk edilmiş mülkiyetin daha korunaklı olacağı düşünülür.

Zamanında New York’un BelediyeBaşkanı Giuliani “Suçlarla mücadeleyi nasıl başardınız?” sorusuna şöyle cevap verdi;

“Metruk bir bina düşünün. Binanın camlarından biri bile kırılsa ve siz o camı hemen tamir ettirmezseniz, çok kısa sürede oradan geçen herkes bir taş atıp binanın diğer tüm camlarını kırar. Ben ilk cam kırıldığında hemen tamir ettirdim. Bir elektrik direğinin dibine veya bir binanın köşesine birileri bir çöp bıraktığında o çöpü hemen oradan kaldırmazsanız herkes çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk atılan çöpü kaldırttım.”

Yani her şey önce tek bir pencerenin camının kırılmasıyla başlar. Çevreden tepki gelmezse veya cam hemen tamir edilmezse, insanlar o bölgede düzeni sağlayan bir otoritenin eksikliğini düşünür ve diğer camlar da kırılır. Ardından daha büyük suçlar gelir.

İnsanlık var olduğundan beri topluluğu yönetecek bir lider arar. Aslında herkes içinde otokontrol barındırır. Fakat kitle psikolojisi, kötü bir eylemi herkesin yapmasını meşrulaştırabiliyor. Belediye başkanının verdiği çöp örneğini kendi mahallemiz için düşündüğümüzde ne kadar doğru olduğunu anlıyoruz.

Rhythm O’Da Kırık Cam Fenomeni

1946 doğumlu Marina Abramovic 60’lı yıllarda ortaya çıkan ‘vücut sanatı’yla ilgilenmeye başladı. Yaptığı onlarca ilgi çeken gösteri sonunda bugünkü namına ulaştı. 73 yaşına basan Abramovic kendisini performans sanatının anneannesi olarak tanımlıyor. Yaptığı gösterilerin en dikkat çekenleri arasında bilincini kaybedene kadar ezber yapma, sesi çıkmayana kadar çığlık atma gibi örnekler var. Bunların yanında asıl ününe kavuşmasını sağlayan gösterisi ise 1974 yılında yaptığı ‘Rhythm 0’ isimli gösteri.

“Bu malzemelerle bana istediğinizi yapabilirsiniz”

Abramovic bu gösteride 6 saat boyunca hareketsiz kalacak ve gösteriyi izleyenler de gösteriye dahil olabileceklerdi. Abramovic sahneye çıktığında üzerinde çeşitli malzemelerin bulunduğu bir de masa vardı. Masanın üzerinde gül, çiçek, makas, jilet, ip gibi rastgele seçilmiş toplam 72 farklı malzeme bulunuyordu. Seyirciler bu malzemeleri kullanarak sanatçıya istediğini yapabilecekti. Abramovic de boynuna “bu malzemelerle bana istediğinizi yapabilirsiniz mesuliyet bana ait”  yazılı bir döviz asmıştı. Bu gösteriyle birlikte Abramovic hem vücudunun sınırlarını görmek istiyor hem de gösterinin sosyal bir deneye dönüşmesini istiyordu.

Gül uzatanlardan jiletleyenlere... 

Gösteriye katılanlar Abramovic’e yoğun ilgi gösteriyorlardı. Gösterinin başında insanlar Abramovic’e gül uzatıyorlar, başını okşuyorlar, sevgi gösterisinde bulunuyorlardı. Abramovic’in tepkisiz kalması zamanla daha fazla ilgi çekici hale gelmeye başlamıştı. Gösterinin ilerleyen saatlerinde Abramovic’e birisi hafif bir tokat attı. Tepki göstermediğini gördüklerinde tokadın şiddeti artmaya başladı.

Bazı kişiler Abramovic’in kıyafetlerini çıkarmaya başladığında iş çığırından çıkmaya başlamıştı. Öyle ki bir süre sonra tacizler başladı. Hatta gösterinin son saatlerine doğru tecavüz girişiminde bulunanlar bile olmuştu. Yine en ilginç sapkınlıklardan birisi de jiletle boynundan yaraladıkları Abramovic’in kanını emmeleri olmuştu.

İnsanlar her geçen dakika daha fazla vahşileşiyorlardı. Gösterinin son dakikalarına doğru bir kadının Abramovic’e sarılarak ağlamasıyla çevresindeki vahşi kalabalık biraz dağılmıştı. 6 saatin sonunda hareket etmeye başladığında, Abramovic daha hiçbir tepki göstermemişken, çevresindeki kalabalık bir anda etrafa kaçışmaya başladı. Abramovic birkaç adım attığında salonda kimseler kalmamıştı.

Abramovic bu gösteriyi yapmaya karar verdiğinde hayatının en zor günü olacağından haberdar değildi. Gösterinin son bulması sonrası vücudunun çeşitli yerlerinde yaralar ve yazılar vardı. Üstelik çırılçıplak bırakılmıştı.

Abramovic’in gösterisi, tarihe sosyal bir deney olarak geçti ve üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala güncel araştırma konuları arasında yer almaya devam ediyor.