Aile şirketleri ülkemizde kendine has özellikleri olan yapılar. Dünyadaki diğer aile şirketlerine pek benzemiyorlar. Ne yazık ki ömürleri de çok uzun olmuyor

Malum bu kısa ömrün birçok sebebi var. Sebeplerden biri aile şirketlerinin kız çocuklarına daha az şans vermesi olabilir mi? Ataerkil bir yapı ve kültürle aile şirketlerinde erkek çocuklar yönetime daha uygun görülerek yetiştiriliyor veya yetiştirilmese de doğal varis olarak görülüyor.

Kız çocuklara “zaten evlenir gider, çocuklarıyla ilgilenir”, “Eh bakalım gelsin biraz oyalansın” zihniyeti ile bakılıyor. Kız çocukların aldığı eğitim, bildiği diller vs. çok önemli olmuyor.

ÇİFTE STANDART

İş dünyasının ağırlıklı erkek egemen olması, sert olması mevcut yönetici aile bireylerinin düşüncesini etkiliyor olabilir. Ama diğer taraftan da başka başarılı kadın yöneticilere hayran olurlar. Yani bir çifte standart var. Ailenin kız çocukları çocukluklarından itibaren yönetici olarak düşünülmediği için bu şekilde de yetiştirilmezler. Eğer bu kız çocukları iyi bir eğitim alıp şirkette çalışmaya başlayıp iyi işler yapmak isterse de genellikle destek görmeleri zordur.

Bu arada büyümüş, evlenmiş, çoluk çocuk sahibi de olmuşlarsa, “Sen çocuklarınla ilgilen” durumu ortaya çıkar. Aile şirketinde kız çocuklar neden hep kendini ispat etmek zorunda kalsın? Genelde “Kadından yönetici olmaz. İş dünyası erkeklerin dünyasıdır” düşüncesi hâkim.

Belki bazı aile şirketleri bunu bilinçsizce yapıyor da olabilir. Ya da bilinçaltı diyelim. Oysa aile şirketini kim ileriye götürecekse o yönetici olmalı, yetki verilmeli, destek olunmalı. Cinsiyet ayrımı olmamalı.

Aile içindeki bireyler birbiriyle uğraşmamalı. Bazen enerji ve zaman nasıl da boşa harcanıyor değil mi? Aile içi iş ile ilgili tartışmalar ise mobbing boyutunda ama fark edilmiyor. Bu aile şirketlerinin ve KOBİ’lerin çok da konuşulmayan önemli bir sorunu aslında. İyi örnekler yok mu? Var. Bazı aile şirketlerinde erkekler, kız kardeşe yetki veriyorlar, destekliyorlar. Olumlu sonuçlar çıkıyor. Fakat bu örneklerin sayısı çok değil.

ERKEK EGEMENLİĞİ BESLENİYOR

Aile şirketlerinde cam tavan, bilgi israfını, zaman kaybını, şirketin ilerlememesini hatta gerilemesini, rekabette geri kalmasını, verimliliği etkiliyor. Hatta ülke ekonomisini etkiliyor. Çünkü hâlâ aile şirketlerinin büyük çoğunluğunda “Bizim işletmemiz, biz bir ekibiz” duygusu yok, “ben” duygusu var. Erkek egemenliği var. Erkek egemenliğini beslemek var.

Bu egemenliği neyin ve kimin beslediği ayrı bir yazı konusu. Erkek egemenliği beslendikçe, cinsiyet ayrımı yapıldıkça aile şirketlerinin ilerlemesi zor. İşi kim iyi yapacaksa yetki verilmesi, iyi bir aile anayasası yapılması, Türk KOBİ’sine özel kurumsallaşma aile şirketlerine iyi gelecek. Bunu anlayanlar zaten ihracatta öne çıkıp markalarını dünyaya anlatabiliyorlar.

Ar-Ge’ yi geliştiriyorlar. Diğerleri ise oldukları yerde debelenip hareket etmeyi önemli sanıyorlar. Bu konuda yapılan akademik araştırmalar genellikle aile şirketlerinde erkeklerin ön planda olduğunu, erkeklere ağırlıklı olarak sorumluluk verildiğini gösteriyor. KOBİ’lerin ülkemiz için önemi malum. Mevcut KOBİ yöneticileri deneyimli, yoktan var etmişler. Ama biraz yorgunlar. Bu tecrübelerin doğru değerlendirilmesi gerekiyor.

Aile şirketleri belki farkında olmadan oluşturdukları cam tavan üzerinde düşünmeli, gerçekçi olmalı, işletmenin devamlılığı ve verimlilik için cam tavanı aşabilmeli. Eğitimi, enerjiyi, zamanı israf etmeye ekonominin, ülkenin tahammülü yok. Aile şirketlerinin bu konuda hiç tahammülü olmamalı. Sözün özü; Dünya bambaşka bir yere giderken biz hâlâ cam tavan ilkelliği ile uğraşıyoruz.

Değerli KOBİ’lerimiz bu durum sizce normal mi, akılcı mı, verimli mi?