Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mustafa Tan, zeytin üretiminin iklimsel döngülerle var yılı ve yok yılı şeklinde ilerlediğini hatırlatarak, “Önümüzdeki sezon az ürün yılı olacak. TÜİK'in ilk tahminlerine göre üretim 2 milyon 250 bin tona kadar gerileyebilir” dedi.
Bolluk Fiyatı Düşürdü, Üretici Zarar Etti
Geride kalan sezonda sadece Türkiye değil, zeytincilikte önde gelen İspanya, İtalya ve Tunus gibi ülkelerde de verimin yüksek olmasıyla birlikte dünya genelinde zeytinyağı arzı arttı. Bu durum fiyatları baskıladı. Geçtiğimiz yıl litre fiyatı 500-600 lira seviyesinde olan naturel sızma zeytinyağı, bu yıl kampanyalarla 200-250 liraya kadar geriledi.
Fiyat düşüşü tüketiciye yarasa da üreticiyi mağdur etti. Girdi maliyetleri neredeyse ikiye katlanırken, üreticiler ürünlerini maliyetinin altında satmak zorunda kaldı. “Çiftçi borçlu, geçimini düşünüyor. Çocuklarını evlendirecek paraya ihtiyacı olanlar var. Üretim maliyetleri yüzde 100 arttı, fiyatlar yarı yarıya düştü. Bu sürdürülebilir değil” diyen Tan, üreticinin zeytincilikten uzaklaşabileceği uyarısında bulundu.
İspanya ve Tunus'ta da Verim Düşecek
Zeytinyağı piyasasında söz sahibi olan diğer ülkelerde de benzer bir tablo bekleniyor. İspanya’da çiçeklenme döneminde iyi başlayan sezon, aşırı sıcakların etkisiyle bölgeler bazında zarar gördü. Tunus’ta da geçen yıla göre önemli ölçüde verim düşüklüğü yaşanması öngörülüyor.
Dr. Tan, “Geçen yıl Türkiye için büyük bir fırsattı ancak ihracata getirilen kısıtlamalar nedeniyle bu fırsat tam değerlendirilemedi. Stoklar arttı. Ancak şimdi stoklarımız yeterli. Yeni sezonda fiyatların yeniden yukarı yönlü hareket etmesi kaçınılmaz olabilir” diye konuştu.
"Üretici Olmazsa Ürün de Olmaz"
Tan, 41 ilde zeytincilik yapıldığını ve çok sayıda yeni üreticinin bu alana yatırım yaptığını hatırlatarak şunları söyledi:
“Bu insanlar para kazanamazsa, dikilen fidanlar tıpkı tütünde olduğu gibi sökülür. Üretici, sanayici, ihracatçı ve tüketici aynı pencereden bakmalı. Herkesin kazandığı bir sistem kurmamız lazım. Prim ve destekler güncellenmeli, zeytin ve zeytinyağının tanıtımı artırılmalı. İç tüketimi iki katına çıkarabilirsek, rekolte dalgalanmalarına karşı fiyat istikrarı sağlanabilir.”
Fiyatların üretimle doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çeken Tan, var yılında düşen fiyatların yok yılında hızla yükseldiğini hatırlattı. “Şu anda fiyatlar tüketici için iyi ama üretici için değil. Sadece bir taraf mutlu olursa sürdürülebilir bir yapı kuramayız” dedi.
"Endişeye Gerek Yok, Ama..."
Tan, ağustos-eylül döneminde yapılacak rekolte çalışmalarının ardından üretim düşüşünün boyutunun daha net ortaya çıkacağını belirtti. “Şimdilik stoklarımız yeterli, panik yapılacak bir durum yok. Ancak iklim şartlarına göre verim daha da düşerse fiyatlar hızlı şekilde yukarı yönlü hareket edebilir” uyarısında bulundu.