Tarihi dokuya sahip Mermerli Plajı’nın restorasyon süreci boyunca Antalya Valiliği tarafından yapılan açıklamalarda, alanın kamusal bir anlayışla düzenleneceği belirtilmişti. Vali Hulusi Şahin, Nisan ayında yaptığı açıklamada, “Orası Antalya’nın en güzel noktalarından biri ama çok kötü durumdaydı. Büyük bir restorasyon çalışması yürütüyoruz. Antalyalıların gurur duyacağı bir mekan yaratmak istiyoruz. Fiyatların makul olmasını istiyoruz” demişti.

Ancak bu sözlerin ardından 30 Mayıs 2025 tarihinde plajın özel bir işletmeye devredildiği ve giriş ücretlerinin fahiş rakamlara ulaştığı iddiası kamuoyunun güvenini sarstı. İki kişilik giriş karşılığında 2 bin TL ücret alındığına dair düzenlenmiş fişler sosyal medyada paylaşılırken, birçok vatandaş bu fiyatların bir halk plajına yakışmadığını dile getirdi.

Bodrum’da Gurur Günü: 1,2 Milyar TL’lik “Legasea” Süper Yat Denize İndirildi
Bodrum’da Gurur Günü: 1,2 Milyar TL’lik “Legasea” Süper Yat Denize İndirildi
İçeriği Görüntüle

Gelen tepkilerin ardından Antalya Valiliği açıklama yaptı. Mermerli Plajı’nın, valilik iştirak şirketi AYDAŞ tarafından Puding Otel'e kiralandığı, otelin de plajı herkesin kullanımına açık şekilde işleteceği bildirildi. Açıklamada, “Şezlong kira bedeli, bölgedeki diğer plaj fiyatları dikkate alınarak belirlendi. Ancak kamuoyundaki hassasiyet üzerine günlük 500 TL olarak yeniden düzenlenmiştir” denildi.

Halk Plajları Ulaşılamaz Hale mi Geliyor?

Son yıllarda sahillerde yaşanan fiyat artışları, halkın denizle olan bağını koparma noktasına getirdi. Giriş ücretleri, şezlong kiraları, içecek ve yeme içme fiyatları özellikle dar gelirli vatandaşların sahillerden faydalanmasını neredeyse imkansız kılıyor. Kamuya ait olması gereken plajların, özel işletmelere kiralanarak lüks hizmet anlayışıyla dönüştürülmesi, “halk plajı” kavramını giderek ortadan kaldırıyor.

Antalya gibi bir turizm kentinde, yerli halkın denize ulaşımının bu kadar zorlaştırılması hem sosyal adalet açısından hem de şehir kültürü açısından önemli bir sorun. Mermerli Plajı örneği, sadece Antalya’nın değil, Türkiye genelindeki sahil kentlerinin karşı karşıya olduğu yapısal bir dönüşümün göstergesi.

Yetkililerin, halka açık alanların gerçek anlamda halkın kullanımına açık kalması yönünde daha etkin bir denetim ve fiyat politikası geliştirmesi gerektiği açık. Deniz sadece tatilcinin değil, kentte yaşayan her bireyin hakkıdır. Ve bu hakkın korunması, kamu yöneticilerinin en temel sorumluluğudur.