Ticarette artan korumacılık, yüksek küresel borçluluk, yaşlanan dünya nüfusu, yapay zeka alanındaki gelişmelerin oluşturduğu avantajlar ve riskler, iklim değişikliği, artan jeopolitik gerilimler, savaşlar ve çatışmalar, ABD ile Çin arasındaki jeostratejik rekabet…

Dünyamız pimi çekilmiş el bombası gibi… İşte böyle bir ortamda Türkiye, küresel bir aktör olarak krizlerin çözümünde öne çıkıyor. Güçlü yönetim ve liderliğin bunda büyük payı var. ABD’nin, Çin ve Avrupa Birliği ile ticaret savaşı Türkiye’nin önemini daha artırdı. Küresel ticaret savaşları, Türkiye’nin üretim ve tedarikte bir cazibe merkezi haline gelmesini sağlıyor.    

Ekonomi yönetiminin enflasyonun düşürülmesine ve fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik olarak 2023 yılından bu yana başarıyla yürüttüğü Orta Vadeli Program etkilerini hissettirmeye başladı. OVP’nin ciddiyetle sürdürülmesi sonucunda enflasyonun tek haneli rakamlara inmesi çok uzun sürmeyecek. Orta Vadeli Program’ın başarılı olmasında, bankacılık sektörünün bu programa verdiği güçlü desteğin de önemli bir rolü var. Bankacılık ve finans sektörü bir ülkenin ekonomik kalkınmasında, hayati önem taşıyor. Sektör ne denli güçlü olursa, ekonomideki büyüme de o denli güçlü oluyor. Küresel ekonomide yaşanan şoklara rağmen, Türkiye’de bankacılık sektörü bu şokları atlatacak güçlü bir alt yapıya sahip. İşte bu güçlü yapı, ülkemiz ekonomisinin büyümesinde kilit rol oynuyor.

TBB’NİN  68. GENEL KURULU

Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) 68. Genel Kurulu, 23 Mayıs’ta İstanbul Finans Merkezi Ziraat Bankası Genel Müdürlük Oditoryumu’nda gerçekleştirildi. Ben de davetli olarak katıldım. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, Merkez Bankası Başkanı Dr. Fatih Karahan, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar ile bankaların üst düzey yöneticileri toplantıda yer alan isimlerdi. TBB 68. Genel Kurulu’nda bankacılık sektörü başta olmak üzere, küresel gelişmeler, Orta Vadeli Program (OVP) ve ekonomimizin durumu masaya yatırıldı.

TBB Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıda Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, grafiklerle zenginleştirilmiş son derece önemli ve aydınlatıcı bir sunum yaptı. Bakan Şimşek sunumunda küresel ekonomideki gelişmeler, Orta Vadeli Program, enflasyonla mücadelede gelinen nokta ve bankacılık sektörü ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bakan Mehmet Şimşek, Orta Vadeli Program’ın, bankacılık sektörü tarafından güçlü bir şekilde desteklenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

OVP sürecinde ekonomik aktörlerin birçoğunda olduğu gibi, bankacılık sektörü de programın bir takım yan etkilerini hissediyor. Bakan Şimşek, TBB kurulundaki sunumunda bu konun altını çizdi ve şunları söyledi: “Hep birlikte daha iyisi için çabalarken, geçici bir takım yan etkileri yönetmemiz, tolere etmemiz gerekiyor. Bankacılık sektörümüzün piyasa değerlemesi program öncesine göre bugün neredeyse ikiye katlanmış durumda. Karlılık gibi bir takım hususlarda henüz arzulanan noktada değil ama, piyasanın değerlendirmesi çok olumlu. Eğer bugün bankacılık sektörünün piyasa değerinin defter değerine oranı 0,6'dan 1,1'in üzerine çıkmışsa, bu aslında piyasanın programı ve bankacılık sektörünün geleceği ile ilişkin değerlendirmesinin oldukça yapıcı olduğunu gösteriyor."

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Orta Vadeli Program’ın etkileri ve içeriği hakkında bilgi verdiği konuşmasında OVP'nin rayında gittiğini, programın özünün fiyat istikrarını sağlamak olduğunu belirtti. Şimşek, sürdürülebilir yüksek büyüme için; “Fiyat istikrarı olmazsa olmaz” dedi.

ENFLASYONDA CİDDİ GERİLEME

Son dönemde piyasalarda yaşanan dalgalanmaların dezenflasyon programına etkileri, Bakan Şimşek’in üzerinde durduğu bir konu. Şimşek, ekonomi yönetimi olarak yıl sonu enflasyonunun tahmin aralığı içerisinde gerçekleşeceğine samimiyetle inandıklarını söylüyor ve dezenflasyon programının rayında olduğuna vurgu yapıyor. Bakan Şimşek’in bu çerçevede dikkat çektiği konu, hizmet enflasyonunda ciddi bir şekilde gerileme başlaması. Şimşek, temel mallarda ve mal enflasyonunda yüzde 20 ile yüzde 30 aralığına gelindiğini belirtiyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e göre, enflasyondaki bu aşağı yönlü trend güçlü bir şekilde devam edecek. Bakan Şimşek şöyle diyor: “Merkez Bankamızın paylaştığı dezenflasyon patikası çok net, yüzde 70 ihtimalle enflasyon bu sene yüzde 24 orta nokta olmak üzere bandın içinde, öngörülen tahmin aralığının içinde olacak. Gelecek sene enflasyonun yüzde 12, bir sonraki sene yüzde 8 olması öngörülüyor."

CARİ AÇIKTA İYİLEŞME

Dünya ekonomisinin ortalama yüzde 2,8 büyümesi öngörülüyor. Avrupa ve ABD’ye kıyasla daha düşük olan Asya ülkelerine olan ticaretimiz bir tarafa bırakılırsa, ülkemizin karşı karşıya olduğu küresel büyümenin yüzde 2'nin oldukça altında kalacağı öngörülüyor. Bakan Şimşek, böyle bir konjonktürde ihracat performansının devam ediyor olmasını çok değerli bulduğunu söylüyor.

İç talepte yavaşlama, dolayısıyla ithalatta zayıflama devam ediyor. Petrol fiyatlarının düşmesi de doğrudan doğruya dış ticaret açığımızı aşağıya çekiyor. Petrol fiyatlarının Orta Vadeli Program öngörülerine göre bir yıl boyunca 10 dolar daha düşük seyretmesi dış ticaret açığımızı 4 milyar dolar daha azaltacak. Yurt içi petrol ve doğal gaz üretiminde de önemli bir artış sağlandı.  Önümüzdeki yıllarda bu artış daha da ivme kazanacak. “Yeşil Dönüşüm Projesi”ni hayata geçirilmesi, enerji ithalatımızı aşağı çeken bir başka önemli konu.           Avro-Dolar paritesinin 1'den 1,05'e çıkması net olarak cari işlemler dengesini 2 milyar dolar iyileştiriyor. Türkiye'nin cari işlemler açığı Orta Vadeli Program’da öngörülenin altında kalacak ve bu da dış borcun milli gelir oranını aşağıya çekerken, dış finansman ihtiyacımızı daha da azaltacak. Cari açıktaki iyileşmenin sürdürülebilir olması Orta Vadeli Program’ın başarılmış önemli bir boyutunu oluşturuyor.

Peki riskler yok mu? Bakan Şimşek: “Tabii ki var” diyor. Şimşek’e göre; Asya ihracatının ticaret savaşları nedeniyle yön önemli bir değiştirmesi bizim için risk. Şimşek, “Buna ilişkin de ticaret politikamızı dinamik bir şekilde yeniden kurgulayacağız" mesajını veriyor.

SON SÖZ:  Türkiye’nin dezenflasyondaki başarısı beraberinde yüksek büyümeyi ve fiyat istikrarını sağlayacak.