“Kadim Topraklarda Barışın Filizlenmesi İçin Tarihi Bir Adım”
DEM Parti, açıklamasında PKK’nin kongre kararlarının, 50 yıllık çatışmalı sürecin ardından barış ve demokratik siyaset zeminine geçiş için bir fırsat sunduğuna dikkat çekti. Yaşamını yitiren tüm insanların anıldığı metinde, "Artık hiçbir genç ne dağda ne şehirde toprağa düşmesin" çağrısı yapıldı. Parti, Türk, Kürt, Arap, Çerkes, Alevi, Sünni gibi tüm inanç ve kimliklerin gözyaşlarının aynı acı denizinde buluştuğunu belirterek ortak bir gelecek için birlik ve eşit yaşam çağrısında bulundu.
“Barış İçin TBMM ve Tüm Siyasi Kurumlar Sorumluluk Almalı”
Açıklamanın devamında, “Onurlu bir barış ve demokratik çözüm yolunda yeni bir sayfa açılıyor” denildi. DEM Parti, bu tarihi eşikte Türkiye Büyük Millet Meclisi başta olmak üzere tüm demokratik kurumların taşın altına elini koyması gerektiğini ifade ederek, “Bu tarihi adımı kalıcı barışa dönüştürecek yasal ve kurumsal zemini birlikte kurmak, en temel sorumluluğumuzdur” mesajını verdi.
“Öcalan’ın Tarihi Sorumluluğu ve Siyasi Desteklere Teşekkür”
DEM Parti, açıklamasında barış sürecinde Abdullah Öcalan’ın tarihi bir rol üstlendiğini belirterek, sürece destek veren siyasi liderlere de teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Lideri Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e özellikle vurgu yapıldı. 85 milyon yurttaşın da bu sürecin taşıyıcısı olması gerektiği ifade edilerek, “Barışın bedelini ödeyen halklara karşı sorumluluğumuz var” denildi.
“Gerçekle Yüzleşeceğiz, Adaleti Tesis Edeceğiz”
Barış ve adalet vurgusunun ön planda tutulduğu açıklamada, DEM Parti, hiçbir söylem ve eylemin bu süreci sabote etmesine izin vermeyeceklerini belirtti. “Eşit yurttaşlığın, demokratik siyasetin ve barışın yılmaz savunucuları olacağız” denilen açıklama, barış ve halkların kardeşliğine ömrünü adamış Sırrı Süreyya Önder’e ithafla son buldu.
“Bu Bir Son Değil, Yeni Bir Başlangıçtır”
DEM Parti, açıklamasını umut dolu bir mesajla tamamladı: “Barışın ve kardeşliğin ışığını bu topraklara mutlaka getireceğiz.” Açıklama, Türkiye’nin demokratik geleceğini kurmak için geniş toplumsal uzlaşma ve ortak sorumluluk çağrısıyla yeni bir dönemin eşiğinde olunduğunu işaret ediyor.
