Rozet ve yüzükte, Kufi yazının Mâ'kılî hattı olarak bilinen stil ile “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi’l-aliyyi’l-azîm” (Güç ve kuvvet ancak yüce ve büyük olan Allah’a aittir) ifadesi yer alıyor. Bahçeli’nin bu detayı, son dönemdeki siyasi mesajlarıyla birlikte yorumlanırken, eserin sanat tarihine yaptığı gönderme de gündem oldu.

Sivas’ta izleri bulunan “Mâ’kılî hat”
Sanat Tarihçisi Yunus Budaktaş, Bahçeli’nin yüzük ve rozetindeki desenlerin kökeninin 13. yüzyıla uzandığını belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Bu motifler, Sivas’taki Çifte Minareli Medrese’nin minarelerinde yer alan Mâ’kılî hat örnekleriyle büyük benzerlik taşıyor. Medresenin kuzey minaresinde kare biçimli panolarda, firuze ve patlıcan moru çinilerle işlenmiş geometrik yazı kompozisyonları görülür. Bu panolarda ‘Allah’ ismi dört farklı yönde tekrarlanmıştır. 2007-2008 restorasyonlarında bu çiniler yenilenmiş olsa da yazı düzeninde bazı hatalar oluşmuştur.”
Dört halifenin ismi yazılı
Budaktaş, medresenin güney minaresindeki yazıların da tarihsel açıdan özel bir anlam taşıdığını vurguladı:
“Güneydeki panoda, mâ’kılî hatla yazılmış olarak ‘Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali’ isimleri yer alır. Bu panolar zamanla tahrip olmuş, 2007-2008 restorasyonunda orijinal yazılar yerine geometrik şekiller eklenmiştir. Eski fotoğraflar incelendiğinde yazıların aslında İslam’ın erken dönem figürlerini simgelediği anlaşılmıştır.”
Sembolün mesajı
Uzmanlara göre Bahçeli’nin tercih ettiği bu motifler, yalnızca estetik değil; inanç, kök ve tarih vurgusu da taşıyor. Mâ’kılî hat, hem Selçuklu hem de İlhanlı döneminde “tevhid” (birlik) kavramını simgeleyen yazı biçimi olarak kullanılmıştı.
Siyasi çevreler, Bahçeli’nin bu sembolü seçmesinin, hem “birlik” hem de “manevi güç” mesajı taşıdığını değerlendiriyor. Sanat tarihçileri ise bu tür detayların, Anadolu’daki kültürel mirasın modern siyaset sahnesine taşınması açısından önemli bir sembolik değeri olduğunu belirtiyor.





