Ermeniler, Van Gölü’ndeki adada bulunan Akdamar Kilisesi’nde bu yıl 8.ci kez ayin yaptı. Ancak Akdamar'ın karanlık yüzüne baktığımızda geçmişinde saygı duyulacak bir ibadet mekanı değil insanlık suçları görüyoruz.

 Birinci Dünya Savaşı sırasında Van’da çok kan döken Ermeniler tarafından adaya getirilip tecavüze uğrayan Türk kadınları, göle atlayıp intihar etmişti.

İşgal yıllarında bölgedeki Müslüman kadınları Van Gölü’ndeki Akdamar Adası’na kaçırıp namuslarına leke süren Ermeni çetecilerin torunları, Akdamar Kilisesi’nde bu yıl sekizincisi düzenlenen ayine katıldılar. 


10 yıldır ayinler düzenleniyor

Kültür ve Turizm Bakanlığının özel izniyle yılda bir kez ibadete açılan Van Gölü'ndeki Akdamar Adası'nda bulunan kilisede, bu yıl 6 Eylül'de sekizinci kez ayin düzenlendi.

Ayine katılmak üzere kente gelenler, Gevaş İskelesi'nde gerekli kontrollerin yapılmasının ardından teknelerle adaya götürüldü.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri nedeniyle sadece 25 kişinin alındığı adada Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan, beraberindeki din adamları Peder Şirvan Mürzyan ve Kıdemli Peder Kırikor Damatyan ile adaya geldi.

Ayini, Van Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, Vakıflar Genel Müdürü Burhan Ersoy, Gevaş Kaymakamı Hamit Genç, Gevaş Belediye Başkanı Murat Sezer, İl Emniyet Müdürü Ali Karabağ izledi.

Yaklaşık 2 saat süren ayin, Maşanyan'ın dua etmesiyle sona erdi. Ayin sonrası gazetecilere açıklama yapan Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mehmet Emin Bilmez, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ermeni Patrikhanesi arasında imzalanan protokol gereği her yıl Surp Haç Kilisesi'nde ayin gerçekleştirildiğini söyledi.

Akdamar adasındaki Büyük Haç Kilisesi'nin haç takılmadan önceki hali

ATATÜRK "TECAVÜZ ADASI" OLDUĞU İÇİN KAPATMIŞTI
Birinci Dünya Savaşı sırasında Van’ın Zeve Köyü halkı, kadın, çocuk ve yaşlı demeden, Ermeni çeteciler tarafından öldürülmüşü. 

Hakimiyet Gazetesi'nden Dursun Seyis'in verdiği bilgilere göre bununla yetinmeyen Ermeniler, kadınlara toplu halde ahlaksızca tecavüzde bulunmuş, mallarına ve ziynet eşyalarına el koymuştu. Rusya savaştan çekilirken, elindeki bütün silah ve cephaneyi Ermenilere bırakmıştı. Silahlanan Ermeni çeteler, Doğu Anadolu’yu adeta kan gölüne çevirmişti. İşte bu katliamlardan Van da nasibini almıştı.


1880'den 1915'e kadar 35 şehrimizi yakan Ermeni çetelerinin son yaktıkları şehir Van. Kente giren Ermeni Taşnak ve Hınçak çeteleri yerel Ermeni halktan da destek alarak karşılarına çıkan diğer insanları kurşuna dizmişti. Can derdine düşen silahsız köylüler, Van Gölü’ne doğru kaçmaya başlamıştı. İşte o anda Van ile Akdamar adası arasında taşımacılık yapan vapurlar imdatlarına yetişmişti. Çaresiz halk, Ermeni zenginlere ait bu vapurlara doluşmuştu. Asıl katliam da burada yaşanmıştı. Vapur, gölün tam ortasına gelince Ermeniler, Türk erkeklerini vahşice katledip cesetlerini suya atmıştı. Kadınlar ise Akdamar’a götürülmüş, ömürlerinin sonuna kadar Ermenilerin tecavüzüne uğramıştı.


İşte bu sebeple Akdamar Adasının adı tarihe "tecavüz adası" olarak geçti.
Bugün Van gölünün dibinde Ermeni zulmü ile katledilen ve tecavüze uğramamak için, namus uğruna intihar eden 50 genç kız olduğu söyleniyor.

Akdamar Adası Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında ortaya çıkan karışıklıkta hem hem kilise hem de silah deposu olarak kullanıldı.

VAN'DA TARİHİ KAYITLARA GEÇEN OLAYLAR

turkishnews.com'dan Neval Kavcar'ın verdiği bilgilere göre van'da yapılan katliam ve tecavüzler tarihi kayıtlara da geçti...

Van jandarma alay komutanının Raporu:

* Çarıksır köyünde bir çocuğun kuzu gibi kızartılarak bir süngü üzerinde direğe iliştirildiğini birçokları yeminle söylemişler cesedin kalıntılarını göstermişlerdir. Ahorik ve Avzerik köyleri arasında elleri bağlı ve karınlarına sokulmuş tenasül aletleri kesilerek ağızlarına sokulmuş dört Türk’ün cesedi bulunmuştur.

* Kavlık Köyünde 7 yaşındaki Fatma ve 5 yaşındaki Gülnar adlarında iki kız çocuğunun iki taraftan kirletilmiş oldukları ve bu kötü hareketin sonucu her ikisinin de sakat kaldıkları görülmüştür. Bugün bu zavallılar Ermeni mezaliminin canlı bir timsali olarak yaşamaktadır. Yine bu köyde 70 yaşından fazla Ali adında bir ihtiyarın, çene kemiklerini süngülerle kırarak, kesip ağzına koymuşlardır. Bunu Van’ı geri alan Türk ordusunun ileri gelen subayları gözleriyle görmüşlerdir.

* Ahtoci Köyünde Kemo adındaki şahsın Zeliha isimli eşi tandır başında ekmek pişirirken, Ermeniler Zeliha’nın altı aylık çocuğunu ateşe atarak pişirmişler, zorla annesine yedirmek istemişler; zavallı annenin reddetmesi üzerine, kadının bir bacağını ateşe sokarak yakmışlardır. Bu gün bu zavallı kadın yaşıyor. Gördüğü bu korkunç zulmü anlatırken yürekler tırmalayıcı feryat ediyor. Bu zavallı kadının hikâye ve feryadına katılmamak için taş veya demirden yürek gerekiyor.

* Yine bu köyde Ermeniler birçok Türk çocuğunu tezek yığınları arasına koyduktan sonra tezekleri ateşlemişler; bu zavallı masum yavruları diri diri yakmışlardır ki, durum yerinde yapılan inceleme sonucu kalıntılardan anlaşılmıştır.

* Bir çocuğumu, gözümün önünde koyun boğazlar gibi boğazladılar. Bir Ermeni, komşumuz Firdevs hanımın oğlunu ayağının altına alıp, iki bacağından ayırarak iki parça edip şehit etti. Ermeniler o kadar çok Müslüman boğazladılar ki, akan kanlar koskoca tandırları doldurdu. En son Rus ordusunda vazifeli bir Tatar bu korkunç faciaya son verdi.

* Ermeniler, esir ettikleri Müslüman kadınları iki sıra halinde aralarına alıp türkü söyleyerek, tef çalarak götürüyorlar; ikide bir; “Korkmayın sizi Van valisi Cevdet Paşa’ya götürüyoruz Cevdet paşa size pilâv ikram edecek!” diyorlardı. Sonra koro halinde: “Cevdet Paşa et temâşa / Gelinlerin oldu matuşka! (fahişe demek)” diyorlardı.
*
Ermeniler, bir sabah köyümüzü ateşe tuttular. Zeve’de toplanmış Müslümanlar, cephaneleri bitinceye kadar köyü müdafaa ettiler. Türklerin cephaneleri bitince Ermeniler köye girdiler. Korkunç facia bundan sonra başladı. Önce Ermenilerle kardeş olduğunu söyleyerek halkın göç etmesine engel olan Süleyman Çavuş’u yakalayıp, korkunç şekilde şehit ettiler. Ermeniler, hamile kadınların karnını yırtıp çıkardıkları çocukları süngülerinin ucuna takarak annelerine gösterdiler.

* Kızların ve kadınların kollarındaki bilezikleri almak için çok kolay bir usul buldular. Kasaturalarıyla kızların ve kadınların kollarını kesiyor, sonra bilezik ve yüzükleri çıkarıyorlardı. (Anadolu’da Ermeni Zulmü –II – www.ermenisorunu.gen.tr)

LEMAN ÖĞRETMEN'İN FERYADI

Akdamar Kilisesi ile ilgili Leman Alp adlı öğretmenin çağrısı da yetkili mercilere ulaşamadı. Leman Öğretmen 2005 yılında adaya bu olayları anmak ve untturmamak adına bir anıt dikilmesini teklif etmişti.

Van gölündeki Akdamar Adası”ndaki kilisenin tamir edilmesine de isyan eden Leman öğretmen "Ermeniler şehre gelerek genç kızlara ve kadınlara sizi kurtaracağız dedi. Ardından kadınları alarak Akdamar adasına götürdüler. Burada Türk kadınlarına tecavüz etmeye kalkıştılar ve Türk kadınları namuslarını kurtarmak için kendilerini göle atarak intihar ettiler. O adada ve gölde onların hatırası var. 2000 yılında Van Valiliği'ne yazı yazarak o namuslu kadınların anısına adaya bir anıt dikilmesini teklif ettim. .Eski Van kayıtları çıkartılarak, intihar eden kadınların isimlerini bulalım anıtın yan tarafına isimleri yazalım bir kenarına da burada şu tarihte Ermeniler tarafından şu kadar genç kız tecavüze uğradı ve intihar etti, diye yazalım dedik. Oraya anıt dikileceğine kilise açılıyor.” (11.2.2005- Yeniçağ)

"O KADINLAR İÇİN BİR İFFET ANITI DİKEMEDİK"

Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı ve MHP Kayseri Milletvekilli Yusuf Halaçoğlu, 'Van, 1915 yılında Ermeni ve Rus saldırısı sonucu düştü. 50 Türk kadını Akdamar Kilisesi’ne götürülürken iffetlerini korumak için kendilerini göle attı. Biz onlar için maalesef bir iffet anıtı dikemedik” dedi.

Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı ve MHP Kayseri Milletvekilli Yusuf Halaçoğlu, Salihli Belediyesi Zafer Keskiner Tiyatro Salonu’nda düzenlenen ‘Türkiye Meseleleri’ konulu konferansta konuştu.

Halaçoğlu, “Asıl soykırıma biz uğradık. Fransız Cumhuriyet Ordusu’nun yarısına yakınının Ermeni milislerden oluştuğunu Boghos Nubar Paşa’nın Fransız makamlarına yazdığı mektuplardan anlıyoruz. Bu şu demektir; Bizim vatandaşımız düşman saflarında bize karşı savaşmıştır” dedi.

MHP’li Halaçoğlu, yedi düvele karşı mücadele verildiğini hatırlatırken şöyle konuştu:

'ALLAH GÖSTERMESİN'

“Çanakkale’de kaç yüz bin şehit verdik? Analarımız, bacılarımız ‘Düşmanların çizmesi vatan topraklarımıza girmesin’, ‘İstanbul’u almasınlar’ diye ağladı. Vatan için can verilir, onun için analar da, bacılar da, eşler de, çocuklar da ağlar. Ama vatanın bir karışının düşmana peşkeş çekilmesini Allah göstermesin.

'80 BİN KİŞİ ÖLDÜ'

Van’daki Akdamar Kilisesi ibadete açıldı. Ama bakın bunu yaparken bir şeyi göz önünde tutmadık, unuttuk bazı şeyleri. Van 1915’te Ermeni ve Rusların birlikte saldırıları sonrası düştü. 80 bin insan öldürüldü ve burada 50 Türk kadını alınarak Akdamar Kilisesi’ne götürülmek istendi. Götürülürken, kadınlar iffetlerini korumak için kendilerini göle attı ve iffetlerini korudu. Ama maalesef biz onlar için oraya bir iffet anıtı dikemedik.”

1951 yılında hükümetçe yıkım kararı alınan ama olaydan haberdar olan Yaşar Kemal'in girişimleri ile yıkımı durdurulan Van'daki Akdamar Kilisesi Ermeniler tarafından kutsal bir yer olarak görülmesinin yanı sıra, Osmanlı halkına karşı işlenen insanlık suçlarının da bir simgesi. İstiklal Savaşı'nda Ermenilerin silah deposu olarak kullandığı, kaçırılan Türklerin kurşunlanıp öldürüldüğü ve kadınlarımızın tecavüz edildiği bir yer.


Tecavüz adasındaki kilisenin restorasyonu için 2010 yılında 3 milyon lira harcayan hükümet, kilisenin tepesine Ermeni Patriğinin isteği üzerine büyük haçın takılmasına da izin verdi.
İlk açıldığında müze olacak, ibadet edilmeyecek, tepesine haç takılmayacak denilen yer devlet eli ile onarıldı. Ayinler düzenlendi. Tepesine haç asılmazsa gelmem diyen Ermenistan patrikhanesinin isteği kabul edildi. 100 kiloluk dev haç adaya gönderildi.

AKDAMAR KİLİSESİ 915 YILINDA İNŞA EDİLDİ

Van Valiliğinin teklifi ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın onayı ile yılda bir gün ayine izin verilen Van Gölü'ndeki ada üzerinde bulunan Akdamar Kilisesi, 915-921 yılları arasında inşa edildi. Daha sonra manastıra dönüştürülen kilise, 2007 yılında restore edilerek anıt müze olarak hizmet vermeye başladı.

Vaspurakan Kralı 1. Gagik tarafından Keşiş Manuel'e yaptırılan kilise, Ermeni halkı açısından büyük önem taşıyor. Ermeniler, bu kiliseyi ziyaret etmeyi, dini bir vecibe olarak görüyor.

Kutsal haç adına yaptırılan ve din adamlarının yetiştirilmesi açısından önem taşıyan kilisede, 1915 yılına kadar din adamlarının yetiştiği ve bu tarihe kadar ayin yapıldığı biliniyor. 1915 yılındaki Rus işgalinin ardından ayine kapatılan ancak sit alanı olarak koruma altına alınan kilise restore edilerek kullanıma açıldı.

DUVARLARDA TEVRAT VE İNCİL'DEN SAHNELER VAR

Adanın ortasında yer alan kiliseye batı ve güneyden birer kapı vasıtasıyla giriliyor. Zengin figürlerin yer aldığı kilise duvarlarında, İncil ve Tevrat'tan alınmış çeşitli sahneler bulunuyor.

Bu sahnelerden, Yunus Peygamber'in denize atılması, Hz. Meryem ve kucağında İsa, Adem ile Havva'nın cennetten kovulması, Hazreti Davut ile Kral Goliat'ın mücadelesi, Samson Filistinli ikilisi, ateşte üç İbrani genci, Aslan ininde Daniel figürleri göze çarpıyor.

Dini ve dünyevi sahnelerden başka hayvan figürlerinin de göze çarptığı kilisenin iç tarafında ise günümüzde büyük ölçüde bozulmuş freskler yer alıyor.