Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Şanlı ecdadımızın gönlüne İstanbul’u fethetme sevdasını düşüren, asrın en ileri bilgi ve teknolojisinden istifade ederek aşılmaz denilen suları yerle yeksan ettiren, inanç ve azimle gemileri karadan yürüten, Ayasofya’yı fethin sembolüne, İslam’ın mabedine dönüştüren, Peygamberimiz’(Sallallahü aleyhi ve sellem)in müjdesine nail olma arzusudur” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Çankırı Karatekin Üniversitesi’nde açılışına katıldığı Çankırı Karatekin Üniversitesi Uluyazı Kampüs Camiinde hutbe irad etti, daha sonra Cuma namazını kıldırdı. Hutbede İslam’daki birlik ve beraberliğin önemine dikkat çeken Erbaş, “Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (Sallallahü aleyhi ve sellem) ashabına, ‘Allah’ın Peygamber ya da şehit olmayan öyle kulları vardır ki Allah’a olan yakınlıkları sebebiyle Peygamberler de şehitler de onlara gıpta ederler’ buyurmuştur. Bu büyük müjdeyi işiten sahabe-i kiram, ‘Ya Resul Allah, bunlar kimdir’ diye sordular. Bunun üzerine sevgili Peygamberimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem), ‘bunlar aralarında herhangi bir akrabalık ve menfaat ilişkisi bulunmayan, sırf Allah için birbirlerini seven Müslümanlardır’ buyurdu. Yüce dinimiz İslam, tevhid ve vahdet dinidir. Birlik ve beraberlik dinidir. Yardımlaşma ve dayanışma dinidir. Dinimiz toplumun bütün fertleri ile iyilik ve adalet üzerine esasına dayalı ilişkiler kurmamızı, sevgi ve saygı üzerine kardeşçe yaşamamızı, şefkat ve merhamet üzerine muamele etmemizi emretmiştir. Birbirimize sırt çevirmeyin, ilgi ve alakayı kesmeyi, kardeşlik bağlarını kesmeyi, her türlü olumsuz söz ve davranışta bulunmayı da yasaklamıştır. Yüce rabbimiz, ‘Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp bölünmeyin’ buyurmaktadır. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, adeta bu ayeti kerimeye tefsir edercesine, ‘girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez’ beyiti ile bu konunun ne kadar önemli olduğuna vurgu yapmıştır” dedi.

“Bizlere düşen kardeşlik ahlakını kuşanmak, gönül alıcı söz ve davranışlarla birbirimizin hukukunu gözetmektir”

Kardeşlik duygusuna vurgu yağan Erbaş, “Rahmet Peygamberi Muhammed Mustafa (Sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz, başka bir hadis-i şeriflerinde bizleri, ‘birbirinizle ilgi ve alakayı kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinize kin beslemeyin, birbirinize haset etmeyin, ey Allah’ın kulları kardeşler olun buyurmuştur. Bizler aynı dine inanan, aynı rabbe, kulluk eden, aynı kıbleye yönelen, aynı kitabı rehber edinen, aynı Peygambere gönül veren müminleriz. Dünyaya barış ve adaletin en güzel örneklerini sunan din, vatan, bayrak ve mukaddesat uğruna fedayı can eyleyen şanlı bir ecdadın torunlarıyız. Başa kalkmadan, karşılık beklemeden, kökenine, inancına, mezhebine, düşüncesine bakmadan insan onurunu rencide etmeden ihtiyaç sahiplerine yarım etmeyi kendine şiar edinen bir medeniyetin çocuklarıyız. Böylesine köklü bir medeniyetin çocukları olan bizlere düşen kardeşlik ahlakını kuşanmak, gönül alıcı söz ve davranışlarla birbirimizin hukukunu gözetmektir. Hürriyetimizin nişanesi, hepimizin, ortak yurdu olan cennet vatanımız ecdadımızın bizlere bir emanetidir, şanlı bayrağımız bağımsızlığımızın sembolüdür. Gölgesinde kardeşçe yaşayabilmek için hepimize yer vardır. Şehadetleri dinin temeli olan Ezan-ı Muhammedi, bizleri birliğe ve kardeşliğe çağırmaktadır. Öyleyse farklarımızı bir zenginlik kabul edelim. Bizi kardeş kılan, bizi millet yapan değerlerimize sımsıkı sarılalım. Allah Resulü Hz. Muhammed Mustafa’nın (Sallallahü aleyhi ve sellem) , ‘müminler birbirilerini sevmede, birbirine merhamet ve şefkat göstermede tıpkı bir organı rahatsızlığında diğer organlarına da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir beden gibidir’ hadisini unutmayalım” diye konuştu.

“Ayasofya’yı fethin sembolüne, İslam’ın mabedine dönüştüren Peygamberimiz’(Sallallahü aleyhi ve sellem) in müjdesine nail olma arzusudur”

İstanbul’un fethinin ve İslam’ın Anadolu’ya girişinin yıldönümünü kutlayan Erbaş, “İçinde bulunduğumuz Mayıs ayı Anadolu’nun İslam’a açılan ilk kapısı Diyarbakır yöresinin Sahabe-i kiram tarafından fethedildiği aydır. Önümüzdeki Pazartesi günü ise İstanbul’un fethinin 570’inci yıldönümüdür. Allah Resulü (s.a.s) İstanbul’un fethini, ‘İstanbul mutlaka fetih olunacaktır, onu fetheden komutan ne güzel komutandır ve o asker ve o ordu ne güzel asker, ne güzel ordudur’ buyurmuştur. Şanlı ecdadımızın gönlüne İstanbul’u fethetme sevdasını düşüren asrın en ileri bilgi ve teknolojisinden istifade ederek aşılmaz denilen suları yerle yeksan ettiren, inanç ve azimle gemileri karadan yürüten, Ayasofya’yı fethin sembolüne, İslam’ın mabedine dönüştüren Peygamberimiz’(Sallallahü aleyhi ve sellem) in müjdesine nail olma arzusudur. Bu vesileyle şanlı ecdadımızı, aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmetle yad ediyorum. Hutbemi şu ayeti kerime mealiyle bitiriyorum; ‘Allah’a ve resulüne itaat edin, birbirinize düşmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz elden gider. Sabırlı olun, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.’” şeklinde konuştu.