Enflasyondan arındırılmamış nominal getiriler dikkate alındığında BIST 100 endeksi, 2023 yılında yaklaşık %36, 2024’te ise %32 oranında yükseliş kaydetti. 2025 yılında ise yılbaşından bu yana %15,44’lük artışla pozitif seyrini korusa da, önceki iki yıla kıyasla daha sınırlı bir performans sergiledi.
Bu görünümde, enflasyonla mücadele kapsamında uygulanan sıkı para politikası ve yüksek faiz ortamının şirketlerin finansman maliyetlerini artırması belirleyici oldu. Artan maliyetlerin bilançolar üzerindeki baskısı, birçok şirkette beklentilerin altında sonuçlar doğururken, endeksteki yükselişin daha dar bir alana sıkışmasına neden oldu. 2025 yılı genelinde Borsa İstanbul’da temkinli ve seçici bir fiyatlama yapısının öne çıktığı görülüyor.
Yükseliş Genele Yayılmadı
16 Aralık 2025 kapanışı itibarıyla BIST 100 endeksi pozitif bölgede yer alsa da, yükselişin tabana yayılmadığı dikkat çekti. Endeksin üzerinde getiri sağlayabilen şirket sayısı yalnızca 40’ta kalırken, 21 şirket pozitif getiri elde etmesine rağmen endeksin gerisinde kaldı. Buna karşılık 39 şirketin negatif performans sergilemesi, endeksteki artışın sınırlı sayıda hisse tarafından taşındığını net biçimde ortaya koydu.
Bu tablo, yatırımcı davranışlarında belirgin bir seçiciliğe işaret ederken, 2025 yılının geniş tabanlı bir ralli yılı olmaktan çok, doğru hisse ve sektör seçiminin öne çıktığı bir dönem olduğunu gösterdi.
Hisse Bazlı Sert Ayrışma
Yılın en dikkat çekici yükselişleri, endeks performansının çok üzerinde gerçekleşti. DSTKF, IEYHO ve PASEU gibi hisselerde %400’ü aşan yükselişler, şirket bazlı ayrışmanın ne kadar belirgin hale geldiğini ortaya koydu.
Diğer yandan VESTL, TUREX ve REEDR gibi hisselerde %50’nin üzerinde yaşanan değer kayıpları, 2025 yılında risk algısının şirket özelinde çok daha sert fiyatlandığını gösterdi.
Sektörlerde Net Farklılaşma
Sektörel performanslara bakıldığında, ayrışmanın yalnızca hisse bazında değil sektörler genelinde de belirginleştiği görülüyor. Finansal Kiralama Faktoring, Aracı Kurumlar ve Teknoloji endeksleri, %90’ın üzerinde getiriyle yılın en güçlü sektörleri arasında yer aldı.
Holding, Menkul Kıymet Yatırım Ortaklığı, Turizm ve Elektrik gibi sektörler ise %20-40 bandında daha dengeli bir performans sergiledi. Bu sektörler endeksle paralel ya da sınırlı ölçüde üzerinde getiri üretirken, yükseliş ivmesinin güçlü olmadığı dikkat çekti.
Bankacılık sektörünün yaklaşık %14 seviyesinde kalan performansı ise, endeks üzerindeki ağırlığı göz önüne alındığında BIST 100’ün neden daha güçlü bir yükseliş sergileyemediğini açıklayan temel unsurlardan biri olarak öne çıktı. Banka hisselerinde temkinli fiyatlama, endeks genelindeki momentumun sınırlı kalmasına neden oldu.
Dolar Bazlı Görünüm Ayrışmayı Netleştiriyor
2025 yılında TL bazında pozitif seyir korunurken, dolar bazlı fiyatlamalar sektörler arasındaki farkları daha net ortaya koydu. Ana sektörlerin dolar bazlı zirve seviyelerine olan uzaklığı, mevcut hareketin gücünü değerlendirmek açısından önemli bir gösterge sundu.
Bankacılık endeksi dolar bazında hâlâ geçmiş zirvelerin oldukça gerisinde bulunuyor. TL tarafında zaman zaman toparlanma denemeleri görülse de, bu hareketlerin dolar bazında güçlü bir karşılık bulmadığı izleniyor. Banka hisselerinde fiyatlama daha çok taban oluşturma ve denge arayışı şeklinde ilerliyor.
Sanayi endeksi dolar bazında bankalara kıyasla daha iyi bir konumda olsa da, zirve seviyelerle arasındaki mesafe hâlâ belirgin. Genel görünüm, güçlü ve kalıcı bir trendden ziyade yatay ve dalgalı bir seyre işaret ediyor.
Holding endeksi dolar bazında orta seviyede bir görünüm sergilerken, hizmetler sektörü diğer ana sektörlere kıyasla daha iyi bir noktada bulunuyor. Buna karşın hizmetler endeksinin de dolar bazında zirve seviyelere yaklaşık %50 uzaklıkta olması, toparlanmanın henüz sınırlı kaldığını gösteriyor.
BIST 100 endeksi 2025 yılında pozitif bölgede kalmayı başarsa da, performansın sınırlı ve seçici olduğu görülüyor. Endeksteki yukarı yönlü eğilim korunurken, bu hareketin şirket ve sektör geneline yayılmadığı dikkat çekiyor.
Mevcut görünüm, 2025 yılının Borsa İstanbul açısından bir “endeks yılı” olmaktan ziyade, şirket ve sektör bazlı ayrışmaların belirleyici olduğu bir dönem olarak öne çıktığını gösteriyor. Önümüzdeki süreçte piyasa görünümünün şekillenmesinde endeks seviyesinden çok, sektör bazlı eğilimler ve şirket özelindeki performansların belirleyici olmaya devam etmesi bekleniyor.




