Türk vatandaşlarından 30 TL, yabancı turistlerden ise 1 Euro alınması sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Üstelik hizmet saatleri de sınırlı: 08.00 – 22.00 arası.
Aynı Tuvalet, Farklı Fiyat
Duvara asılan tabelada tuvalet kullanım bedeli "1 Euro" olarak belirtilirken, fiili uygulamada Türk vatandaşlarından 30 TL alınması, fiyat politikasının çifte standartlı olduğunu gözler önüne seriyor. Euro bazında ücret belirlenmesi ise özellikle yerli turistler açısından eleştiri konusu. Zira döviz kuru dikkate alındığında, bu uygulama gün gün değişebilen adaletsiz bir yapıyı da beraberinde getiriyor.
"Bu Hizmet Ücretsiz Olmalıydı"
Plaj ziyaretçilerinden Merve Mavi, uygulamayı şu sözlerle eleştirdi:
"En azından biraz daha fazla indirim yapabilirler ya da ücretsiz olabilir. Çünkü plaj halka ait. Bir de çok buldum açıkçası. Çok gereksiz. Turistlere ayrı, Türklere ayrı fiyat, o da olmamış."
Mavi’nin eleştirisi sadece fiyatlara değil, aynı zamanda kamusal alanlarda hizmetin ücretlendirilmesine de işaret ediyor. Vatandaşlar, kamuya açık bir alanda temel ihtiyaçların ücretsiz veya sembolik ücretlerle karşılanması gerektiğini savunuyor.
Şezlong Tartışmasının Ardından Yeni Kriz
Kurban Bayramı tatilinde kişi başı 1000 TL olarak belirlenen giriş ve şezlong ücretleri büyük tepki çekmiş, Antalya Valiliği devreye girerek bu rakamı 500 TL’ye çekmişti. O dönem sosyal medyada paylaşılan fişlerde iki kişilik girişin 2 bin TL’yi bulduğu görülmüş, bu da kamusal alanların ticarileştirilmesine dair geniş çaplı bir tartışma başlatmıştı.
15 Milyonluk Kira, 64 Milyonluk Harcama
Antalya Valiliği’nden yapılan açıklamada, Mermerli Plajı’nın yıllık 15 milyon TL + KDV karşılığında kiralandığı ve restorasyon ile çevre düzenlemesi için toplam 64,7 milyon TL harcandığı belirtilmişti. Ancak “halka açık olacak” şartına rağmen uygulanan ücret politikaları, bu ifadenin pratikte ne derece geçerli olduğunu sorgulatıyor.
KAMUSAL ALANLAR TİCARİLEŞTİRİLİYOR!
Mermerli Plajı örneği, Türkiye’de kamusal alanların özelleştirilerek gelir kapısına dönüştürülmesinin çarpıcı bir yansıması. Denize erişimin ücretlendirildiği, tuvalet gibi temel ihtiyaçların Euro bazında fiyatlandırıldığı bir ortamda “halka açık işletme” tanımı anlamını yitiriyor.
Bu durum yalnızca maddi yük getirmiyor, aynı zamanda kamuya ait alanlarda vatandaşın ikinci sınıf muamele görmesine de kapı aralıyor. Turiste Euro, vatandaşa TL uygulaması ise sadece ekonomik değil, sosyal açıdan da ayrımcılık içeriyor.
Mermerli Plajı’nda yaşanan bu uygulama, yetkililerin “halka açık” tanımını yeniden gözden geçirmesi gerektiğini gösteriyor. Ücretsiz ya da makul fiyatlı hizmetler, turizmle birlikte yerel halkın da yaşam kalitesine saygı duyulduğunun göstergesi olabilir. Aksi halde bu alanlar sadece yüksek gelir grubunun erişebileceği ayrıcalıklı mekânlara dönüşür.