Donald Trump ABD Başkanlık koltuğuna oturduktan sonra geçen 100 günlük icraatlarıyla dünyada küresel ticaret savaşlarının fitilini ateşledi. Birçok ülkeye ek gümrük vergisi uyguladı ve küresel anlamda ciddi sorunlara yol açtı.
ABD’nin Çin’e karşı yüzde 145 gümrük vergisi uygulamasına Çin de karşılık verince dünyada gümrük duvar ları aşılamaz yeni savaş hatlarına dönüştü. Söz konusu tehlike giderek büyüyor… ABD ile Çin arasında başlayan ve adım adım küresel boyuta taşınan ticaret savaşla rı, sadece iki süper gücü değil, arada kalan ülkeleri de etkiliyor.
NE KADAR KRİZ, NE KADAR FIRSAT?
Tam da bu noktada Türkiye’nin konumu kri tik hâle geliyor. Avrupa ile Asya’nın kesiştiği, lojistik olarak avantajlı bir bölgede bulunan Türkiye, üretim üssü olma hedefini bir kez daha masaya yatırdı. Çin’e uygulanan yaptırımlar ve tedarik zincirindeki kırılmalar, birçok Batılı firmanın alternatif arayışına girmesine neden oldu. Bu da Türkiye’ye “jeopolitik fırsat penceresi” sundu. Ancak her fırsat, bir de risk taşır. Türki ye’nin ABD ve Çin ile ayrı ayrı geliştirdiği ekonomik ilişkiler, dikkatli bir denge politikası gerektiriyor. Türkiye için bir yandan Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’ne entegre olmak, diğer yandan NATO müttefiki ABD ile stratejik ilişkiler kurmak kolay olmasa gerek.
YERLİ ÜRETİM VE KORUMACILIK RÜZGÂRI
Küresel ticaret savaşlarının bir diğer sonucu ise ülkelerde yükselişe geçen korumacılık eğilimleri. Türkiye de bu trendden bağım sız değil. Son yıllarda yerli üretim çağrıları, ithalata getirilen ek vergiler ve “millî teknoloji hamlesi” bu politikanın ayak sesleri olarak ortaya çıkıyor. Ancak korumacılığın dozu iyi ayarlanmalı ki yurtiçindeki üretici korunur ken yabancı yatırımcı da kaçırılmasın! Ticaret savaşları salt süper güçlerin değil, tüm ülkelerin ekonomik kaderini etkile yen bir fırtına. Türkiye, bu fırtınada üretim, diplomasi ve strateji üçgenini iyi kurgulamalı ki ne yalnız Çin’e yaslanmalı, ne de sadece Batı rüzgârıyla yol almalı. Çünkü bu savaşta güçlü olanlar değil, yönünü doğru çizenler de kazanacak.
SİYASİ DENGE VE EKONOMİK BAĞLANTILAR
Küresel ticaret savaşlarının yalnızca ekono mik değil, bir de siyasi boyutu var. Türki ye’nin hem ABD hem Çin ile önemli ticari ilişkileri bulunuyor. Çin, Türkiye’nin en büyük ithalat partnerlerinden biri; aynı zamanda Kuşak ve Yol Projesi çerçevesinde önemli bir finansman ve yatırım kaynağı. Öte yan dan, ABD ile savunma ve finans alanlarında stratejik iş birlikleri sürüyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin dış ticaret ve yatırım politikalarını dikkatli bir diplomatik dengeyle yürütmesi, taraflar arasında gerilime yol açmadan kendi pozisyonunu güçlendirmesi gerekiyor. 25 yıldır Türk ekonomisine ışık tutan Eko vitrin bu sayıda dünya ticaret savaşlarındaki gelişmeleri mercek altına aldı. Ticaret Ba kanımız Sayın Prof. Dr Ömer Bolat ile dünya ticaret savaşlarının ortasındaki Türkiye’nin neler yaptığını, nasıl politikalar geliştirdi ğini konuştuk. Küresel ekonomik savaşa karşı uygulamaya başlanan ekonomik ve diplomatik çalışmaları kapak konusu olarak gündeme taşıyoruz.
DEĞERLİ EKOVİTRİN OKUYUCULARI
Alt yapısı yenilenen www.ekovitrin.com uygulamalarıyla dünyada olup biten tüm gelişmeleri anlık olarak sizlere tarafsız bir şekilde paylaşıyoruz. Dünyada neler oluyor ilk siz öğrenmek istiyorsanız telefonlarınıza İOS ve Play Store’dan Ekovitrin uygulaması nı indirin ki; her şeyden haberiniz olsun. Sağlıkla kalın