İnsanlar, hedeflerine tek başlarına ula şamadıkları için başkaları ile iş birliği yapıp topluca yaşar ve ihtiyaçlarını birlikte karşılarlar.
Karşılıklı bu ilişki ler planlama ve yönetim ile gerçekleşir. Planlama ve yönetim, “evrensel bir süreç” olarak kâr amacı olsun veya olmasın her organizasyon için gereklidir.
Harran Üniversitesi hocalarından Metin Arslan’ın dediği gibi, “Yönetim ve organizasyon, modern iş dünyasının temel yapı taşlarından biri olarak, işletmelerin başarısı ve sürdürülebilirliği için kritik bir öneme sahiptir. Yönetim ve organizasyon kavramları derinlemesine ele alarak, işletmelerin etkin bir şekilde yönetilmesi ve organizasyonel yapıların geliştirilmesi için kapsamlı bilgi sunumu hedeflenmektedir.
İşletmelerin karmaşıklığının ve rekabetin arttığı günümüzde, yönetim bilimi, bilimsel ve pratik yaklaşımlarla sürekli gelişmektedir. Planlama, organizasyon, yöneltme, koordinasyon ve kontrol gibi temel yönetim işlevleri, işletmelerin stratejik hedeflerine ulaşmalarını sağlamada hayati bir rol oynamaktadır. Bu işlevler, işletmelerin günlük operasyonlarını düzenlerken, aynı zamanda uzun vadeli başarıyı da sağlamaktadır…”
YÖNETİM ALANLARININ İŞLEVLERİNİ OPTİMİZE ETMEK
Metin Arslan Hoca şöyle devam ediyor: “Satın alma ve üretim yönetimi, pazarla ma yönetimi, muhasebe yönetimi, finans yönetimi, insan kaynakları yönetimi, araştırma ve geliştirme yönetimi gibi spesifik yönetim alanları, işletmelerin çeşitli işlevlerini optimize etmek için gereklidir. Bu alanlar, işletmelerin rekabet avantajı ve pazarlarında sürdürülebilir bir şekilde bü yümelerini sağlar. Organizasyon geliştirme yönetimi ve verimlilik yönetimi, işletmelerin iç süreçlerini iyileştirerek, daha etkin ve verimli bir şekilde çalışmalarını hedefler. Yeni yönetim ve organizasyon teknikleri, günümüzün dinamik iş ortamında işletme lerin değişen ihtiyaçlarına cevap verir ve yenilikçi çözümler sunar. İş ahlâkı ve sosyal sorumluluk, işletmelerin sadece kâr amacı gütmeyip, aynı zamanda toplum ve çevre üzerinde pozitif etkiler için sorumluluk taşımaları gerektiğini vurgular. Bu ilkeler, işletmelerin uzun vadeli sürdürülebilirliğini artırır."
PLANSIZLIĞIN PLANI: KAOSUN KURUMSALLAŞMASI
Analizimize “Plansızlığın Planı: Kaosun Kurumsallaşması ve Yönetimin Tıkanma Noktası” başlığıyla başlıyoruz, diyebiliriz. Modern yönetim anlayışı bize plan yap manın zorunlu olduğunu öğretir. İşletme fakültelerinden devlet yönetimine, proje yönetiminden bireysel kariyer planlarına kadar hemen her alanda planlı olmak başarı ile eşanlamlıdır. Ancak Türkiye gibi ülkelerde, uzun vadeli planlardan çok, günlük çözümler ve anlık kriz yönetimleriy le ilerleyen yapıların daha yaygın olduğu gözlemlenir. Bu noktada karşımıza şu çarpıcı soru çıkar: “Plansızlık gerçekten bir eksiklik mi, yoksa bilinçli bir yönetim tarzı mı?” Bu soruya yanıt vermek, sadece yönetsel değil; aynı zamanda sosyolojik, kültürel ve stratejik bir farkındalık gerektirir.
I. PLANSIZLIĞIN GİZLİ MANTIĞI
1. Belirsizlikten Güç Devşirme
Bazı yöneticiler, net hedeflerin olmadığı, rollerin flu bırakıldığı ortamlarda daha etkili olduklarına inanırlar. Böylelikle plan eksikliği, otoriteyi merkezileştirir. Kurumda ne yapılacağı belli olmadığında, herkes dönüp “liderin” ne diyeceğine bakar. Bu ortamda: • Sorumluluk dağılır, • Hesap verilebilirlik düşer, • Bürokratik karmaşa “doğal sis perdesi” hâline gelir.
2. Kriz Kültürüyle Yönetim Alışkanlığı
Sürekli yangın söndürmeye alışmış organizasyonlar, önleyici değil, tepki verici davranırlar. Planlama zaman alır; kriz anı ise bir refleks üretir. Bu durum: • Liderleri “kahraman” gibi gösterir, • Çalışanları “bekle-gör” psikolojisine iter, • Kurumu öğrenmeyen, tekrar eden döngü lere hapseder.
II. PLANSIZLIĞIN TOPLUMSAL VE KÜLTÜREL YANSIMALARI
1. Kolektif Geçicilik Hissi
Toplumsal bellek, uzun vadeli düşünme ye elverişli değilse, birey ve kurumlar da kendilerini sürekli “idare etme” modunda bulurlar. “Bugünü kurtaralım” refleksi, sür dürülebilirlikten daha baskın hâle gelir.
2. İlişki Tabanlı Sistemler
Kurumsal yapıdan çok, bireyler arası ilişkilerin belirleyici olduğu yapılarda yazılı planların fazla değeri yoktur. Burada işler “kim kimi tanıyor”, “kim neye razı olur” üzerinden yürür. Dolayısıyla yazılı plan, “güvensizlik” olarak bile algılanabilir.
III. PLANSIZLIĞIN YÖNETİMSEL SONUÇLARI
ALAN Plansızlık Etkisi
STRATEJİ Geleceği öngörememe, fırsat kaçırma
İNSAN KAYNAĞI Belirsizlik nedeniyle motivasyon düşüklüğü
İNOVASYON Sürekli kriz yönetimi, yenilik için alan bırakmaz
FİNANSMAN Kaynaklar günü kurtarma ya yönlendirilir
İTİBAR Kurum dışı algı zayıflar, güven kaybı yaşanır
IV. “PLAN YAPAR GİBİ YAPMAK”: YALANCI PLANLAMA
Bu noktada yeni bir kavram devreye girer: Yalancı Planlama.
Kurum içinde yıllık planlar hazırlanır, Excel tablolarda hedefler yer alır, takvimler çizilir…
Ama aslında bu belgeler sadece “hazırız” imajı vermek için kullanılır.
Bu tip yapılarda:
• Planlar uygulanmaz,
• Takip mekanizmaları yoktur,
• Değerlendirmeler yapılmaz,
Sorun çıktığında planlara dönülmez. Yani plan vardır ama ruhu yoktur.
V. PLANSIZLIĞIN PLANINI BOZMAK: NE YAPMALI?
1. Kültür Değişimi Başlatılmalı: Plan yapma refleksi sadece sistemsel değil, kültürel bir değişimle gelişir. “Sürprize açık olmak” değil, “sürprizi yönetebilmek” esas olmalı.
2. Mikro Planlar – Makro Hedefler: Özellikle gelişmekte olan toplumlarda esneklik ve adaptasyon önemlidir. Bu nedenle uzun vadeli hedeflerle uyumlu, kısa vadeli, uygulanabilir mikro planlar yapılmalı.
3. Sorumluluk Haritaları Oluşturulmalı: Kim neyi, ne zaman, hangi kaynakla ya pacak? Bu soruların net yanıtı yoksa, plan işlemeyecektir. 4. Ölçüm & Geribildirim Mekanizma ları: Planlar sadece yapılmak için değil, izlenmek için yapılır. Kurum içi denetim sistemleri ve “plan-sonuç” karşılaştırmala rı teşvik edilmelidir.
5. Liderlik Değişimi: En kritik konu budur. Plansızlık kültürünü sürdüren liderlik anla yışının değişmesi gerekir. Vizyoner, şeffaf, öğrenmeye açık liderler bu dönüşümü başlatabilir.
PLAN, GELECEĞE KARŞI VEFADIR
Plansızlık, sadece bir eksiklik değil; birçok yapıda örtük bir tercihtir. Ancak bu tercih, büyümeyi, kurumsallaşmayı ve sürdü rülebilir başarıyı sürekli erteler. Gerçek dönüşüm, bu gizli tercihle yüzleşmekle başlar. Çünkü planlama, sadece hedef koymak değil; geleceğe karşı sorumluluk almaktır. Plansızlığın planını bozmak, geleceğe sahip çıkmaktır.