Bu yıl bal hasadının geçen yıllara göre vasat geçtiği belirtiliyor. Özellikle yağış eksikliği, sıcak rüzgarlar ve kırağı düşmesi bal oluşumunu olumsuz etkiledi. Uzmanlar, son on yılın en verimsiz sezonlarından birinin yaşandığını vurguluyor.
Bölgedeki çiçek çeşitliliğine rağmen arıcılar, iklimsel engeller yüzünden üretim için Gümüşhane, Bayburt, Erzurum ve Van gibi illere gitmek zorunda kalıyor. Trabzon’da üretilen orman gülü balı, içerdiği toksik maddeler nedeniyle yasal onay almadığı için satışa sunulamıyor. Kestane balında ise son yıllarda ortaya çıkan gal arısı, çiçeklenmeyi engelleyerek verimi düşürüyor. Oysa kestane balı, yüksek antioksidan içeriği sayesinde sağlık açısından en değerli ballar arasında yer alıyor.

Arıcılık sektörü yalnızca iklimsel değil, sosyal sorunlarla da mücadele ediyor. Genç neslin arıcılığa ilgi göstermemesi ve mevcut arıcıların yaş ortalamasının giderek yükselmesi üretimin geleceğini tehdit ediyor. Gençlerin bir kısmı eğitim alarak büyük çaplı üretime adım atsa da çoğu, arı sokma korkusu veya ekonomik kaygılar nedeniyle sektöre uzak duruyor.
Bal ihracatı da geçmişte yaşanan kalite sorunları nedeniyle darbe aldı. Yurt dışına gönderilen bazı ürünlerin geri çevrilmesinin ardından ihracatta düşüş yaşandığı, kalite kontrol süreçlerinin iyileştirilmesiyle ihracatın yeniden artabileceği belirtiliyor.
Bir diğer önemli sorun ise yaylalardaki hızlı betonlaşma ve baraj projeleri. Çiçek açacak alanların azalması, arıların beslenme sahalarını daraltıyor. Uzmanlar, bu yapılaşmanın iklimi ve ekolojik dengeyi bozduğunu, arı kayıplarının artmasına neden olduğunu belirtiyor.




