Kampüslerde gözlemlere göre birçok kafe neredeyse her saat dolup taşarken, öğrencilerin büyük bölümü derslere gitmek yerine arkadaşlarıyla vakit geçirmek için bu mekanları tercih ediyor.
Öğrenciler, kafe ortamının sosyalleşme, ders çalışmayı daha keyifli hale getirme ve hızlı yemek ihtiyaçlarını karşılama açısından daha cazip olduğunu belirtiyor. “Ders aralarında arkadaşlarımızla buluşmak için kafeye koşuyoruz, dersleri internetten takip edebiliyoruz” diyen öğrenciler, kampüs kafelerinin adeta bir buluşma noktası haline geldiğini ifade ediyor.
Eğitimciler ve uzmanlar ise durumdan endişeli. Üniversitelerin, öğrencilerin sadece teorik bilgi değil, aynı zamanda pratik yapma ve mesleki beceri kazanma alanları olduğunu hatırlatan uzmanlar, kafelerin aşırı yaygınlaşmasının eğitim sürecini gölgeleme riskine dikkat çekiyor. “Okullar açıldı, dersler başlamış gibi görünüyor ama öğrencilerin çoğu zamanını kafelerde geçiriyor. Bu, eğitim hedefleri açısından düşündürücü” diyorlar.
Bazı akademisyenler, okulların içinde bu kadar çok kafe ve restoranın açılmasının eğitim ortamının önceliklerini değiştirdiğini belirtiyor. Öğrencilerin sosyal alan ihtiyacının normal olduğunu ancak akademik başarının ve mesleki becerilerin geri planda kalmaması gerektiğini vurguluyorlar.
Üniversite yönetimleri ise derslerin ve akademik etkinliklerin önemine dikkat çekmeye çalışıyor. Bazı kampüslerde derslerin daha ilgi çekici hale getirilmesi ve kafelerin kapasitesine uygun düzenlemeler yapılması yönünde çalışmalar sürüyor. Kampüs kafeleri, öğrenciler için hem sosyal yaşamın merkezi hem de ders aralarında kısa molaların verildiği alanlar olarak öne çıkıyor.





