İstanbul Mayıs ayında oldukça hareketliydi. 02 - 05 Mayıs 2012 İstanbul Fuar Merkezi/Yeşilköy’de düzenlenen  Uluslararası Isıtma, Soğutma, Klima, Havalandırma, Yalıtım, Pompa, Vana, Tesisat, Su Arıtma ve Güneş Enerjisi Sistemleri Fuarı vardı. Yine aynı camiaya hitap eden, 35 yıldır yapı sektörünün tüm bileşenlerini bir araya getiren en büyük platform olan Yapı Fuarı - Turkeybuild İstanbul, 2 - 6 Mayıs 2012 tarihleri arasında, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi/Büyükçekmece’de gerçekleşti. Sektör iki merkez arasında gidip gelmekten heba oldu. Birbirinin benzeri devasa fuarlarda sergilenen ürünleri yeterince görememenin üzüntüsünü yaşadılar. Tüm bunların üstüne yüz binlerce insan iki merkez arasında mekik dokuyunca trafik kilitlendi. En değerli saatler yollarda harcandı… Biz basın mensupları ise nereye gideceğimizi şaşırdık. Programlara yetişememenin üzüntüsünü yaşadık. Erkene alınan açılış ve açıklamalar tüm gayretimizi ve planlarımızı alt üst etti. 10 gün sonra ise dünyanın en büyük fuarı olan EVTEKS Uluslararası İstanbul Ev Tekstili Fuarı, 16-20 Mayıs 2012 tarihleri arasında 18. Kez yapıldı. Yorgunluğumuzun üstüne tüy dikti… Tüm bunların üstüne yapı dünyamızın temel taşlarını oluşturan ürünlerin yabancıların kontrolünde olmasını görmek dizlerimizde derman bırakmadı. Öyle ya dünyanın 18.büyük ekonomisi olan ülkemizin raflarında ve vitrinlerinde elalemin  klima yapı kimyasalları ve benzeri ürünlerdeki ecnebi  istilası derdimize dert kattı. Hele hele güneş enerjisi gibi yurdumuzdan eksilmeyen enerjiyi saklayan ve harekete geçiren parçaları  imal eden yerli üreticinin üvey evlat muamelesi görmeleri ürünlerine uygulanan yüzde 18 Katma Değer Vergisi ile ilgili sızlanmalara epey üzüldük.

YENİ TEŞVİK BELGESİ
Konu ile ilgili konuştuğumuz Ezinç Metal Sanayi Makine mühendislerinden İsmail Alp karşılıklı görüşmemizde, ve proje sorumlusu Mustafa Sivas’ın yazılı olarak ileri sürdüğü fikirlerinde ısrarla sahipsiz olduklarını vurguluyorlar. Yeni Teşvik Belgesi’ne de değindiler. Alt yapısı olmayan yerlere verilecek desteklerin işe yaramayacağını iddia ettiler. Malumunuz  Güneş enerjisi özellikle 1973 yılındaki dünya enerji krizinden sonra önem kazanmış ve üzerinde en çok çalışılan konu olmuştur. Tükenmeyen temiz bir enerji kaynağı olması, mahalli uygulamalara elverişli olması ve işletme masrafının yok denecek kadar az olması ile zararlı atıklarının olmaması güneş enerjisini avantajlı kılmaktadır. ABD, Japonya, Avusturya ve İspanya gibi birçok ülkede meskenlerin sıcak su ihtiyacının büyük bir bölümü güneş enerjisi ile sağlanmakta ve bu ülkeler sektöre ciddi teşvikler vermektedir. Coğrafi konumu nedeniyle sahip olduğu güneş enerji potansiyeli yüksek olan Türkiye’nin yıllık toplam güneşlenme süresi:2.640 saattir.(Günlük toplam:7,2 saat-3,6 kWh/m²). Türkiye ihtiyacının önemli bir kısmını yerli yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılayabilecek bir potansiyele sahip olmasına karşın, bu kaynaklar ya hiç kullanılmıyor, ya da potansiyelin çok altında değerlendiriliyor. Fosil yakıtların kullanımı; dışa bağımlılık, ithalat giderleri ve çevre sorunları gibi önemli olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Azalan enerji kaynakları ve artan çevre problemlerinin tek çözümü alternatif enerjilerden yararlanmaktır.

AR-GE ÇALIŞMALARI DESTEKLENMELİ
Öncelikle Ulusal teknoloji oluşturmaya yönelik Ar-Ge çalışmaları desteklenmeli, yenilenebilir enerji kullanımını özendirecek teşvik uygulamalarının dünyadaki örnekleri incelenerek, yasal düzenlemelere yansıtılmalıdır. 2030 yılına kadar ülkemizin enerji ihtiyacının bugüne göre % 60 artacağı düşünüldüğünde yenilenebilir enerjinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Ülkemizin en büyük sorununun cari açık, cari açığın en büyük sebebinin ise enerji ihtiyacından kaynaklandığı düşünüldüğünde Türkiye’nin kendi kaynaklarına yönelerek, dışa bağımlılığını azaltması giderek  önem kazanmaktadır. Öncelikle sektör üzerinde bulunan KDV gibi vergi yüklerinin kaldırılması ve bu konularda teşvik verilmesinin sektörün önünü açacağı kanaatindeyiz. Dünya genelinde farklı ülkelerde özendirici yasalar ve zorunlu standartlar bulunmakta olup, bu pazarın gelişimine önemli destek verilmektedir. Yani devlet politikaları bu sektörü geliştiriyor. Ülkemizde ne yazık ki bu sektöre yönelik hiçbir özendirici yasa ve zorunlu standart olmamasından dolayı pazarda sıkıntılar mevcuttur. Dileğimiz bu sıkıntıları giderici önlemlerin alınmasıdır. Sözün Özü: Destekler sözde değil özde olmalıdır. Katma değeri yüksek ürünleri imal edilecek bilim adamlarının yetişmesine özel önem verilmelidir. Cari açıkları kapatmayı sağlayan mevcut firmaları ise Katma Değer Vergisi ve, dolaysız vergilerden arındırmalı, kümesteki kazları yolmaktan vazgeçmeliyiz. Hele hele destek verirken can bezdiren bürokrasi en aza indirilmelidir. Bilmem anlatabildim mi?