Finansmana erişimin zorlaştığını, üretici ve ihracatçının yüksek maliyetlerle mücadele ettiğini vurgulayan Avdagiç, kısa vadede hayata geçirilmesi gereken önlemleri sıraladı: Finansman maliyetlerinin düşürülmesi, kredi erişiminin kolaylaştırılması ve döviz kuru ile enflasyon arasındaki dengenin korunması.
Avdagiç, enflasyonu kontrol altına almak amacıyla uygulanan sıkı para politikasının, reel sektöre ciddi yük bindirdiğini ifade ederek, “Bu yük sadece iş dünyasının omuzlarına bırakılmamalı” uyarısında bulundu. Özellikle Türk lirasının aşırı değerli kalmasının ihracatçı için rekabeti zorlaştırdığını, ithalatı ise cazip hale getirdiğini söyleyen Avdagiç, bu durumun sürdürülebilir olmadığını belirtti.
“İhracatın üçte ikisi düşüşte, yatırım iştahı geriliyor”
İhracatta sınırlı artışlara rağmen, birçok sektörde daralma yaşandığına dikkat çeken Avdagiç, sektörlerin üçte ikisinin ihracatının azaldığını belirterek şunları söyledi:
“Türkiye finansal açıdan pahalı bir ülke haline geldi. Üretim maliyetlerimiz rakip ülkelerden yüksek. Bu ortamda sürdürülebilir ihracat yapmak zorlaşıyor. Yatırım yapma kabiliyetimiz zayıflıyor. Bu nedenle finansman maliyetlerinin düşürülmesi ve yatırımcıya yeni kredi kanalları açılması elzemdir.”
“500 milyar TL’lik kredi paketi kritik, hızla devreye alınmalı”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 500 milyar TL’lik “Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi” paketini olumlu bir adım olarak değerlendiren Avdagiç, paketin etkin şekilde uygulanması gerektiğini vurguladı. Faiz oranlarının yatırımcının lehine revize edilmesi ve yüksek teknolojili yatırımlara hızla tahsis edilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, son iki yılda Türkiye’nin yüksek teknolojili ürün ihracatının toplam ihracat içindeki payında düşüş yaşandığını, bu eğilimin tersine çevrilmesinin öncelikli hedeflerden biri olması gerektiğini belirtti.
“İhracat ithalatı geçmeli, 150 yıllık makus tarih sona ermeli”
Türkiye’nin dış ticaret dengesine de dikkat çeken Avdagiç, ihracatın ithalatın gerisinde kaldığı bu dönemden hızla çıkılması gerektiğini vurguladı. Mal ve hizmet ihracatının ithalatla başa baş seviyeye gelmesinin önemine değinen Avdagiç, “İhracatın cazibesini artıracak yapısal reformlar acilen uygulanmalı” dedi.
“Jeopolitik riskler karşısında Türkiye’nin ekonomik istikrarı korunmalı”
İTO Başkanı, Türkiye'nin içinde bulunduğu jeopolitik riskleri de hatırlatarak Gazze’de süregelen savaş, İsrail-İran gerilimi ve Rusya-Ukrayna çatışması gibi gelişmelerin bölgesel etkilerine işaret etti. Bu süreçte Türkiye’nin ekonomik istikrarını koruması için iş dünyasının beklentilerinin daha fazla dikkate alınması gerektiğini vurguladı.
Ayrıca Türkiye'nin Suriye'de ekonomik ve siyasi anlamda etkinliğini artırarak, yeniden yapılandırma süreçlerinde güçlü bir rol üstlenmesi gerektiğini de belirten Avdagiç, “Türkiye, Suriye’nin kalkınma sürecinde en büyük çözüm ortağı olmalıdır” ifadelerini kullandı.
“2026 Seçimleri İçin Adayım: Ustalık Dönemimiz Başlıyor”
Şekib Avdagiç, Ekim 2026’da yapılması planlanan İTO seçimleri için tekrar aday olduğunu açıkladı. “Bugüne kadar istişareye dayalı bir yönetim anlayışını benimsedik. Yeni dönemde de aynı kararlılıkla çalışacağız. Bu dönem bizim ustalık dönemimiz olacak” diyerek İTO’nun geleceğine dair vizyonunu da ortaya koydu.
Sonuç olarak, Şekib Avdagiç’in açıklamaları, üretim ve ihracattaki yavaşlamanın ekonomideki kırılganlığı artırdığına dair güçlü bir uyarı niteliği taşıyor. İş dünyası adına çözüm önerilerini açıkça ortaya koyan Avdagiç, karar alıcılara önemli mesajlar verdi: Türkiye, doğru politikalarla bu zorlu süreci atlatabilir ancak zaman kaybına tahammül yok.