ATO’nun sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda düzenlediği “Karbon Fiyatlandırması ve Emisyon Ticaret Sistemi Paneli”nde konuşan Baran, yeşil dönüşüm sürecinde işletmelerin karşılaşabileceği risklere de dikkat çekti. Panelde İklim Değişikliği Başkanı Halil Hasar da yer aldı.
"İklim değişikliği ticaretin de konusu"
Sanayileşme ile birlikte artan sera gazı emisyonlarının iklim krizini derinleştirdiğini ifade eden Baran, 2023’ün en sıcak yıl olarak kayıtlara geçtiğini hatırlattı. "Çevre ve iklim değişikliği konuları 50 yılı aşkın süredir dünyanın gündeminde. Ancak artık bu meseleler sadece çevreyle sınırlı değil, ticaretin de doğrudan konusu haline geldi" dedi.
"Sınırda karbon düzenlemesi 2026’da yürürlüğe giriyor"
Baran, Avrupa Birliği’nin 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 55 oranında azaltmayı, 2050’de ise karbon nötr olmayı hedeflediğini belirterek, bu kapsamda sınırda karbon düzenlemesinin 1 Ocak 2026’da yürürlüğe gireceğini söyledi. Özellikle tekstil ve hazır giyim sektörlerinin bu süreçten en fazla etkilenecek sektörler arasında olduğunu ifade etti.
“KOBİ’ler için adil ve destekleyici düzenlemeler gerekli”
Karbon fiyatlandırma ve emisyon ticaret sistemlerinin doğru kurgulanmadığı takdirde KOBİ’ler üzerinde ağır yükler oluşturabileceğine dikkat çeken Baran, "Bu durum üretim kapasitesinde daralma, rekabet gücünde zayıflama ve istihdam kaybı gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir" dedi. Yeni düzenlemelerin adil, kademeli ve destekleyici şekilde uygulanması gerektiğinin altını çizdi.
“İklim artık sadece çevre değil, finansal ve sosyal bir problem”
Panelde konuşan İklim Değişikliği Başkanı Halil Hasar ise iklim sorunlarının artık yalnızca çevresel bir mesele olmaktan çıktığını belirtti. Hasar, "İklim finansal bir problem. Aynı zamanda sosyal ve güvenlik boyutu da olan küresel bir mesele" dedi. Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşabilmesi için bütüncül bir yol haritasına ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.
ATO’nun düzenlediği panel, iş dünyasının yeşil dönüşüm sürecine uyum sağlaması ve iklim politikalarının ekonomi üzerindeki etkilerinin daha geniş kitlelere anlatılması açısından önemli bir adım olarak değerlendirildi.