Uzmanlara göre, bu yükseliş yalnızca fiyat hareketi değil, küresel ekonomik düzenin yeniden şekillendiğinin de bir göstergesi.
Altın Yeniden Rezerv Sistemi İçin Stratejik Bir Araç
Ekonomik analizler, 2024 ABD seçimlerinin ardından şekillenen yeni politikalarının, FED’in temkinli faiz duruşunun ve artan jeopolitik gerilimlerin altına güçlü bir zemin hazırladığını gösteriyor. Ulus devletlerin altını yeniden rezerv sisteminin merkezine yerleştirdiği ifade edilirken, 4.200 dolar seviyesinin geçici bir zirve değil, “yeni dönemin başlangıç noktası” olduğu değerlendiriliyor.
4.200 Dolar Bir Tavan Değil, Yeni Normalin Eşiği
2025 boyunca altın fiyatlarını yukarı taşıyan temel unsurlar arasında merkez bankalarının hızla artan rezerv talebi, arzın sınırlı olması ve jeopolitik risklerin tırmanması öne çıkıyor. Yılın ikinci çeyreğinden itibaren yaşanan küresel tedarik zinciri kırılmaları ve güvenli liman arayışı, altının yapısal bir yükseliş trendine girmesine neden oldu. Uzmanlar, 4.200 dolar seviyesinin bir “tavan” olarak görülmemesi gerektiği, güçlü talep nedeniyle yeni bir normalin eşiği olduğuna dikkat çekiyor.
Gümüş Enerji Dönüşümünün Stratejik Metali Oldu
Gümüş piyasasında da yıl boyunca 30–35 dolar aralığında dalgalı bir seyir izlendi. Güneş enerjisi teknolojilerinde ve batarya sistemlerinde artan kullanım, gümüşü yalnızca güvenli liman olmaktan çıkararak enerji dönüşümünün kilit materyallerinden biri haline getirdi. Analistler, gümüşün gelecekteki seyrinin teknolojik altyapı yatırımlarıyla birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.
Küresel Finans Kuruluşları 2026 İçin Daha Yüksek Seviyeler Öngörüyor
Uluslararası finans kuruluşlarının 2025–2026 değerlendirmelerinde altının yapısal yükselişini sürdüreceği yönünde ortak bir görüş hakim. Kuruluşlar, 2025 kapanışı için 4.350–4.500 dolar aralığını, 2026’nın ilk çeyreği için ise 4.500 dolar üzerinde kalıcılık ihtimalini öne çıkarıyor. Jeopolitik şokların artması durumunda 4.600–4.700 dolar bandının da mümkün olduğu yorumları yapılıyor.
Altına Talep Zayıflamıyor
Piyasalarda fiziki altın talebi yıl boyunca güçlü seyrini korudu. “Altın düştüğünde alım yapan kazanıyor” yaklaşımının hem Türkiye’de hem dünyada yatırımcı davranışlarına yerleştiği görülüyor. FED’in faizleri ani şekilde indirmeye yanaşmaması, altını doğal bir güvenlik aracı haline getirirken, çok kutuplu yeni küresel ekonomik düzenin para ayağı giderek altına doğru kayıyor. Özellikle BRICS ülkeleri tarafından atılan adımlar, altının sistemik güç merkezi rolünü daha da pekiştiriyor.
2026 Beklentisi: Altında Stratejik Rol Güçlenerek Devam Edecek
Enerji talebini artıran veri merkezi yatırımları ve küresel maliyet baskıları, 2025 ve 2026 için daha yüksek enflasyon beklentilerini beraberinde getiriyor. Piyasalarda istikrarın korunması halinde altının yılı 4.400 dolar civarında kapatabileceği, jeopolitik baskıların artması halinde ise sert sıçramaların mümkün olduğu değerlendiriliyor. Gümüşte ise 38–40 dolar seviyeleri olası görülüyor.
2025 yılı, altın ve gümüş piyasalarının yalnızca fiyat anlamında değil, küresel ekonomik mimari açısından da yeni bir dönemi başlattığı yıl olarak tarihe geçiyor. 2026’ya girerken “dünya altına, altın da dünyaya yön veriyor” değerlendirmesi, küresel finans çevrelerinde her zamankinden daha güçlü bir karşılık buluyor.




