Bu durum, Türkiye’de GSM hizmetleri konusundaki tekelleşmeyi ve vatandaşların alternatif iletişim imkanlarının yok denecek kadar az olmasını tekrar gündeme getirdi. Üç büyük operatörün hâkimiyetindeki piyasada, aylık yüksek faturalar ödemek zorunda kalan milyonlarca abone, hem ekonomik hem de teknik anlamda daha güvenilir bir alternatifin eksikliğini hissediyor.
Vatandaşlar, sadece fatura bedellerinden değil, afet zamanlarında çöken altyapıdan da şikayetçi. “Her ay düzenli olarak fatura ödüyoruz ama ihtiyaç duyduğumuz en kritik anda hizmet alamıyoruz,” diyen birçok kullanıcı, sosyal medyada tepkisini dile getirdi. Konu kısa sürede gündem olurken, GSM sektöründe alternatif bir yapılanma ihtiyacı daha yüksek sesle dile getirilmeye başlandı.
Yeni Bir GSM Operatörü Talebi Büyüyor
Kamuoyunda yükselen talep, sadece ekonomik değil, stratejik bir mesele olarak da görülüyor. Afet anlarında kesintisiz iletişimin sağlanabilmesi için altyapısı güçlü, daha uygun fiyat politikası izleyen ve kriz anlarında vatandaşa ulaşmayı başarabilen yeni bir GSM şirketinin faaliyete geçmesi gerektiği ifade ediliyor.
Uzmanlara göre, Türkiye’de yeni bir GSM operatörünün pazara girmesi hem rekabeti artırabilir hem de mevcut operatörlerin hizmet kalitesini artırmaları için bir baskı unsuru oluşturabilir. Ayrıca, devlet destekli bir alternatif operatör ya da mevcut altyapıların daha adil paylaşımıyla kurulacak yerli bir marka, afet anlarında hayati bir boşluğu doldurabilir.
Regülasyon ve Altyapı Gündemde
İletişim teknolojileri alanında regülasyonları düzenleyen BTK’nın (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu), bu konuda daha etkin politikalar üretmesi ve vatandaşların iletişim hakkını güvence altına alacak adımlar atması bekleniyor. Sivil toplum kuruluşları ise, GSM altyapısının afet senaryolarına uygun şekilde güçlendirilmesi ve yurttaşın mağdur edilmemesi gerektiğini savunuyor.
Türkiye, bir kez daha acı bir gerçekle yüzleşti: Afetlerde yalnız kalmamak için sadece sağlam binalara değil, sağlam bir iletişim altyapısına da ihtiyaç var.