Türkiye ekonomisinin acilen halletmesi gereken üç mesele var. İlki orta ve uzun vadede yüksek enflasyon… İkiz açıklar dediğimiz ve bu yıl içinde çözülmesi gereken bütçe ve cari açık… Şu anda yüksek enflasyon, bütçe ve cari açıklar ekonominin üç sert virajı diyebiliriz.

Ülkede her kesim kendine göre bir yol bulmuş. Politikayı bırakın ekonomide dahi birinin beyaz dediğine, öteki siyah diyor. Tabii ki önemli olan çözüm oluşturucu gerçek kriterleri yürürlüğe koyabilmek.

Mesela iktidarın seçimi kaybedeceğine ve yüksek faiz hayallerine kapılan bir kesim, Kur Korumalı Mevduat (KKM) sisteminin agresif faiz artışıyla bir anda ortadan kaldırılabileceğini ileri sürüyor. Acaba halen yüzde 8,5 olan politika faizininin bir anda yüzde 50’lere ve piyasa faizinin yüzde 70’lere dayandığında ekonomideki hâlin nasıl olacağı düşünülüyor mu?

***

Aynı kesim; AK Parti’nin seçimi kazanması durumunda doların 30 - 35 lira olacağını, muhaliflerin iktidarı alması durumunda ise dövizin sabit kalacağını, ilerleyen dönemde de yurtdışının desteğini alan CHP merkezli ittifakın önemli miktarda yabancı sermayeyi yurda getireceğini ve bilhassa yabancı sermaye olmadan ekonominin dönmeyeceğine yönelik iddialarda bulunuyor.

Ancak unutulan şeyler var… Birincisi; milli ve yerli gücüne inanmayan hiçbir zaman başarılı olamaz… İkincisi; “Demokrasilerde çareler tükenmez!”

***

Merkezi yönetim bütçesinden başlayalım… Seçimden sonra elbette ek bütçe yapılacak. 100 milyar dolarlık deprem maliyetinin yanında EYT, kamu işçileri zamları, asgari ücrette iyileştirme, refah payı dahil emekli ve memurlara yapılacak maaş artışları tabii ki bütçe açığını büyütecek. Bu yılki açığının 1,5 trilyon lirayı aşacağı yolunda tahminler yok değil. Yani bütçe hedefi rakamı ikiye katlanacak. Malumunuz, Orta Vadeli Program’a (OVP) göre 2023 yılsonu bütçe açığı büyüklüğü, GSYH’nin yüzde 3,5’i olan 660 milyar lira olarak hedeflenmişti.

Merkezi yönetim bütçesinde Nisan ayı verileri seçimden sonra açıklanacak. Mart ayı bütçesi 47,2 milyar lira açık vermişti. Yılbaşından bu yana deprem felaketinin de etkisiyle 3 aylık bütçe açığı 250 milyar lira oldu. Çok eleştirilen Kur Korumalı Mevduat (KKM) için Mart ayında bütçeden aktarım yapılmadı. 

***

Kimseye işini öğretecek değiliz ama enflasyonun önemli kaynaklarından olan bütçe açığını kapatmak için öncelikle bütçe gelirlerini arttırmanın yolları aranmalı…

Bunun ilk adımı vergi gelirlerini büyütmek... İkincisi, bütçe giderlerini küçültmek. Hükümet kamu yatırımlarını bir müddet askıya alarak bütçe giderlerini aşağı çekebilir.

Hazine de borçlanarak bütçe açığını kapatabilir. Hazine çıkardığı tahvil ve bonoları Merkez Bankası (TCMB) satın alır ve bütçeye finansman sağlar. Belki diğer seçenek de para basmak olur.

Söz konusu bütçe açığı, enflasyonu yukarı yönlü tetikler mi, evet. Ancak bütçe açığını düşürücü tedbirler alınırsa enflasyonla ilgili hedeflerde sapmalar olsa da bütçe açığı tahminleri tutturulabilir.

Siyasetçilerin vergileri artırması, yatırım ve destekleri kesmesi pek beklenmese de serbest piyasa ortamında bütçe açığını kapatmanın çokça yolu olduğu şüphesiz. Burada lâzım olan akıl, gayret ve milli olmak. Maharetli ekonomi yönetimleri için bu işler zor olmasa gerek! Ayrıca Türkiye’nin ekonomik aktivitesini enflasyonla yürüttüğünü unutmayalım!

Üç tehlikeli virajdan cari açığı bir sonraki yazımıza bırakalım…