Fiyat ve finansal istikrar yolunda Türkiye Yüzyılı’na yaraşır adımlar ardı ardına geliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ifadesiyle ekonomide rasyonel bir zemin oluşmaya başladı.

Türkiye Ekonomi Modeli’nde şeffaflık, tutarlılık, öngörülebilirlik ve en önemlisi toplumsal refahı yükseltmek öncelik olunca sular birden sakinleşiyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gibi ekonomi modeli de ortodoks ve heterodoks yaklaşımları meczederek yeniden yapılanma ile yoluna devam ediyor ve “Yok efendim, faiz yükseldi, faiz düştü” ekonomide mesele olmaktan çıkarılıyor.

HEDEF DÜŞÜK FAİZ

Yerli ve milli ekonomi yürüyüşünde işlerliğini kaybeden mevcut piyasa araçlarının yerine yenileri getiriliyor belki ama faizler bugün için yükseltilse de gelecek için asla “düşük faiz politikası”ndan vazgeçilmiyor. Neticede uygulanan politikalar ile; reel büyüme sağlanacak, enflasyon makul seviyeye çekilecek... Dış ticaret ve cari denge fazlaya dönüşecek... Kamuda tasarrufun yaygınlaşması ve adil vergi sistemiyle bütçe dengelenecek... Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) rezervleri artıya geçecek...

Ülke doğrudan ve portföy yatırımlarıyla dolarizasyon belâsından kurtulacak ve Türk Lirası gerçek değerini alacak. Böylece “fiyat ve finansal istikrar” beraber tesis edilmiş olacak. Ekonomide bir ülkenin durumu genelde “5 yıllık kredi temerrüt takası” denilen risk primi CDS’ler üzerinden değerlendiriliyor. Yapılacak bir şey yok!.. Dönemin ölçü birimi bu! Ülkedeki siyasi, sosyal veya ekonomik riskler veya iyi gidişat CDS’leri belirliyor. 14 Temmuz 2022 tarihinde Türkiye’nin CDS’i 900 puanı geçmişti.

2008 Küresel Kriz’den sonra Türkiye en düşük CDS primine 2013 yılının Nisan ayında 119 seviyesiyle ulaşmıştı. Mayıs 2023’teki Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerin ikinci turundan hemen önce Türkiye’nin risk primi 700 puanın üzerinde seyrediyordu. Seçimlerden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında kurulan hükümetin aldığı tedbirlerle enflasyondaki yüksekliğe rağmen piyasada nispi denge sağlandı ve CDS’ler bir aylık zaman zarfında 300 puan birden aşağı geldi ve 400 puanın altını gördü. Yeterli değil tabii.

PİYASA İLETİŞİMİ GÜVEN DEMEK

Türkiye elbette bu CDS’leri hak etmiyor. Kısa zamanda 100’lerin altını görmeliyiz ki “Ekonomi rayına girdi” diyebilelim. Peki yurtiçindeki mevduat faizlerine ne dersiniz! 1 ay içinde tam 15 puan birden düştü. Yani politika faizindeki artışa rağmen yüzde 40 – 45’lerde gezinen mevduat faizleri birden yüzde 30’ların altına indi. Ekonomide “şeffaflıktan ve realite”den bahsettik. İşte bu iki unsur “güven” tesis etmede baş aktörler. Ekonomideki gerçek durum kamuoyuna iyi iletilirse yani iletişim gerçekçi olursa “güven ortamı” çok çabuk sağlanıyor. 20 Temmuz’daki TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan piyasa ile iletişim adına ilk müspet ve müşahhas adımı attı...

2023 yılsonu enflasyon tahminini yüzde 22,3’ten yüzde 58’e, 2024 yılsonu enflasyonunu yüzde 8,8’den yüzde 33’e ve 2025 yılsonu enflasyonunu yüzde 5’ten yüzde 15’e yükseltti. Özellikle kimsenin inanamadığı gıda enflasyonunu da yüzde 27,9’dan yüzde 61,5’e çekti. En sert muhalif ekonomistleri dahi şaşırtan bu yaklaşım piyasa tarafından “gerçekçi, inandırıcı ve olumlu” bulundu. Faiz artırımında elini dengede tutan TCMB Başkanı Hafize Gaye Erkan 250 baz puan artışla politika faizini yüzde 17,5’e çıkardı ve yüzde 20’den aşağı faiz beklemeyenlere ters köşe yaptı. Muhtemelen 24 Ağustos’ta gerçekleşecek PPK toplantısında politika faizi yüzde 20’yi ya bulur ya da yine yüzde 20’nin altında kalır.

ABD ve Avrupa’da enflasyon yüzde 4-5’lerde… Bizde 40 – 50’lerde. Yani arada 10 kat fark var. Sanki faiz artırım ve indirimlerde buna dikkat etmek lâzım. ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) 25 baz puan faiz artırıyorsa bizde de bunun on katı 250 baz puan artırılıyor herhâlde! Ekonomideki gelişmeleri dirsek teması izlemeye devam ediyoruz.