Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Prof. Dr. Coşkun Erüz, bölgedeki tabloyu “trajik” olarak tanımlıyor:
"Trabzon ve çevresinde yaklaşık 100 bin kaçak yapıdan bahsediyoruz. Bu bir afet. Devlet ‘görmedim, duymadım’ diyemez. Uydu görüntüleri her şeyi gösteriyor."
"Yaylalar hayvancılar için değil, artık betoncular için"
Doğu Karadeniz’in Artvin, Giresun, Gümüşhane, Rize ve Trabzon illerindeki yaylalar, özellikle 2018’deki “imar barışı” sonrası kaçak yapıların istilasına uğradı. Yasalar meraların sadece hayvancılık amaçlı kullanılmasına izin verirken, gerçek tablo bunun tam tersini yansıtıyor.
Erüz, “Mera Kanunu çok açık. Ne köy ne de belediye sınırlarında bir metrekare dahi yapılaşma olamaz. Ama Barma Yaylası gibi birinci derece sit alanlarına bile yüzlerce kaçak yapı kondurulmuş durumda” diye konuştu.
“Hayvancılıkla geçinen insanlar kovuluyor. Gerekçe? Hayvanlar koku yapıyormuş! Bu mantıkla gidersek birkaç yıl içinde yaylacılıktan, meracılıktan söz edemeyiz.”
Kaçak yapı varsa, devletin yolu ve elektriği neden var?
En çarpıcı eleştirilerden biri de altyapı yatırımlarıyla ilgili:
“Devlet kaçak yapının bulunduğu yaylaya yol yapıyor, elektrik götürüyor. Bu nasıl çelişki? Kaçaksa neden hizmet götürülüyor?”
Erüz’e göre sorunun çözümü basit: Mevcut yasaların tavizsiz uygulanması.
“Mera tapuya konu edilemez. Hiç kimse bu alanlara müdahale edemez. Devletin yapması gereken, görmemezlikten gelmek değil, yasa ne diyorsa onu uygulamaktır.”
Yaylaların Sahibi Kim?
Doğu Karadeniz’in doğası, kültürü ve geleceği tehdit altında. Bu sadece bir çevre meselesi değil; aynı zamanda kamusal malın göz göre göre yağmalanması.
Sorulması gereken soru şu: Yaylaların gerçek sahibi kim? Beton mu, doğa mı?




