Türkiye Cumhuriyeti Devleti 100 yaşında. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk ve silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle anıyoruz.

Cumhuriyetimiz ve devletimiz sonsuza dek yaşasın. Devletler tarihine bakıldığında 100 yıllık geçmişiyle Türkiye Cumhuriyeti genç bir devlet. Ancak temelleri üzerine inşa edildiği Osmanlı İmparatorluğu’nun 6 asırlık bir geçmişi var. Türk tarihinde 16 devletin kurulduğu göz önüne de alınırsa, dünyada bunun bir başka örneği yok. Cumhuriyetimizin kuruluşu ve Atatürk dönemi, merhum Adnan Menderes, merhum Turgut Özal ile AK Parti iktidarları Türkiye’nin en önemli kalkınma hamlelerinin yapıldığı dönemlerdir. Atatürk, Menderes, Özal ve Erdoğan dönemlerinin ortak özelliği ise “Güçlü Yönetim ve Güçlü Liderlik Dönemi” olması. Türkiye, ne zaman koalisyon hükümetleriyle yönetilmeye mahkûm olsa, kaybediyor.

AK PARTİ VE TÜRKİYE’NİN SON 20 YILI

Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde geçen son 20 yıllık süreci değerlendirdiğimizde, 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin en güçlü ve en görkemli dönemi diyebiliriz. Buna katılmayanlar olabilir, ancak ben bu görüşteyim. 100 yıllık Cumhuriyet tarihimizde yapılan yatırımların toplamından on kat fazlası bu son 20 yılda hayata geçirildi. Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki koalisyon hükümeti döneminde Şubat 2001’de yaşanan büyük ekonomik ve siyasi krizin ardından, 14 Ağustos 2001’de Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde kurulan AK Parti, 3 Kasım 2002’de yapılan genel seçimlerden birinci parti olarak çıktı ve iktidara geldi.

TÜRK SİYASİ TARİHİNDE BİR REKOR

Erdoğan ve AK Parti 2002’den bu yana girdiği her seçimi kazanarak Türk siyaset tarihinde bir rekora imza attı. Erdoğan ve AK Parti iktidarları bu süre zarfında hayata geçirdiği reformlar ve icraatlar ile Türkiye’yi küresel bir güç haline getirdi. Güçlü liderlik ve yönetimlerin ülkemizin kalkınmasında çok önemli rol oynadığına inanıyorum. Karar veren ve uygulayan güçlü liderler dönemi Türkiye’nin büyüdüğü ve dünyada itibarının arttığı dönemler oldu.

Mustafa Kemal Atatürk’ün güçlü liderliği sayesinde Türkiye Cumhuriyeti kuruldu ve milletimiz yedi düvele karşı bağımsızlık mücadelesini kazandı. Adnan Menderes’in gösterdiği güçlü siyasi liderlik döneminde Türkiye kalkınma hamlesini başlattı. Turgut Özal’ın güçlü liderliği ve iradesi sayesinde ülkemiz ekonomisi dış dünyaya açıldı ve ihracatın fitili ateşlendi. Recep Tayyip Erdoğan ise Türkiye’yi dünyada daha güçlü bir konuma getiren lider oldu.

Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye, üreten, sanayileşen ve dünya pazarlarına hızla açılan, kendi milli markalarını ihraç eden bir ülke konumuna geldi. Özellikle savunma sanayiinde dışa bağımlılığımız süratle azaltıldı ve milli üretim yüzde 80’lerin üzerine taşındı. Ekonomide pek çok reformu gerçekleştiren AK Parti hükümetleri ile Türkiye, en hızlı büyüyen ülkeler arasına girmeyi başardı ve G-20’de yer aldı. IMF’ye borçlar sıfırlandı.

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ

Türk siyasi hayatı ve yönetim şeklinde ise devrim niteliğinde gelişmeler yaşandı. Recep Tayyip Erdoğan, “Muhafazakâr Devrimci” kimliğiyle sistemi değiştirdi. Devlet kurumlarıyla, milleti kaynaştırdı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni, başka bir deyimle “Başkanlık” sistemini devlet yönetimi olarak kabul ettirdi. Rahmetli Turgut Özal dahil geçmişte bir çok liderin arzu edip de hayata geçiremediği bu güçlü liderlik ve yönetim sistemini Erdoğan hayata geçirdi.

Hem de bunu gayet demokratik bir şekilde ve milletin iradesiyle başardı. Devlet içinde kendini “devlet gibi gören”, darbeler yapıp, muhtıralar veren kurumların başındaki kişiler bugün adalete hesap veriyorlar. Bu kurumlar şimdi hukuk kuralları çerçevesinde asli görevlerini yapmaya başladılar ve devletin yeni yönetim anlayışını benimsediler.

ERDOĞAN VE TÜRKİYE’NİN KÜRESEL VİZYONU

Erdoğan’ın küresel vizyonu, Türkiye’nin dünyadaki saygınlığını da artırdı. Ukrayna-Rusya savaşıyla başlayan küresel krizde, barışın sağlanması için en aktif rolü üstlenen lider Erdoğan oldu. Dünyada aynı anda Zelenski ve Putin ile görüşebilen ve savaşan iki ülke liderini barış masasına davet eden tek lider Erdoğan. Tahıl koridorunun açılmasını sağlayarak, dünya gıda krizinin önlenmesinde Erdoğan’ın vizyonu ve izlediği politika çok önemli bir rol oynadı.

BM Genel Kurulu’nda “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek başkaldıran lider de yine Recep Tayyip Erdoğan. Dünyanın daha adil bir yönetimi hak ettiğini cesurca dile getirdi. Erdoğan bu çıkışıyla mazlum milletlerin sesi oldu. Recep Tayyip Erdoğan, rahmetli Özal’ın başlattığı, rahmetli Ecevit’in de arzu ettiği ancak ömürlerinin yetmediği bir büyük ideali de gerçekleştirdi. Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) kurulmasına öncülük etti. Türk devletleri böylece uluslararası bir kuruluşun çatısı altında birleşti. Cumhuriyetimizin 100. yılında, kardeş Türk devletleri ile birlikte “TÜRKİYE YÜZYILI” vizyonu ve hedefiyle güçlü bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Hayırlı olsun…