Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdülhalim Orta, kuraklıkta tüm canlılar için ekosistemin durduğunu, o çaresizlikte göçler yaşandığını, Trakya’da da böyle bir sonu beklediğini ifade ederek, "2040 yılından itibaren herkes geldiği yere geldiği gibi geri dönecek. Bunun aksini düşünmek mümkün değildir" dedi.

Tekirdağ’ın Süleymanpaşa ilçesinde her yıl 22 Mart’ta kutlanan Dünya Su Günü dolayısıyla program düzenlendi. Programa çeşitli kurumların yanı sıra çok sayıda öğrenci katılırken, programda Prof. Dr. Abdülhalim Orta, suyun önemi ve kuraklığın getireceği zararların sonuçlarından bahsetti.

"Hazır olun, geldi"

Prof. Dr. Abdülhalim Orta yaptığı açıklamada, "Depremin gölgesinde çok canımız yandı. Çok üzüldük, kuraklığı unuttuk. Hazır olun, geldi. Biraz sonra anlatacağım ve çok sıkı geldi kuraklık. Hemen yeri gelmişken söyleyeyim. Kuraklık, dünyanın tanımladığı 31 doğal afetin içerisinde tüm canlıları oluşturduğu olumsuzluk nedeniyle birinci sıradadır. Deprem falan değil, kuraklık. Neden biliyor musunuz? Tüm canlıları etkiler, çok sinsi gelir, ne kadar kalacağı belli olmaz. Tüm canlıları çaresiz bırakır. Depremde insanlardan başka çok ölen olmadı ama kuraklıkta tüm canlılar ekosistem durur, istop eder her şey. O çaresizlik içerisinde ne kadar süreceğini de bilemezsiniz ve o çaresizlikte göçlere kadar süre gider. Trakya’da böyle bir sonu bekliyorum. Doğaya karşı, doğaya rağmen bir mücadele olmaz. Bizim planlamadığımız, planlayamadığımız nüfusu ve sanayiyi hiç merak etmeyin, doğa planlayacak ve ters göç Trakya’dan çok uzun sürmeyecek arkadaşlar. Nüfus artışı ile beraber de 2060 yılına kadar artacağız. 2060 yılından sonra Türkiye’nin nüfusu azalmaya başlayacak. Bence Trakya’nın en fazla şurada çekeceği 20 yıllık bir sıkıntısı var. 2040 yılından itibaren herkes geldiği yere geldiği gibi geri dönecek. Bunun aksini düşünmek mümkün değildir" diye konuştu.

"Bizi zor bir yaz bekliyor"

Orta, "Bölgemizde ciddi bir kuraklık yaşıyoruz. Bu kuraklığı sıcaklık ve yağış verileriyle ortaya koyduğumuzda görüyoruz ki, su yılının başlangıcı olan 1 Ekim 2022 yılından itibaren aylık ortalama sıcaklıklarda 2-3 santigrat dereceye varan artışlar, yağışta ise yüzde 75 düzeyinde azalmalar olduğunu görüyoruz. Yani uzun yıllar ortalamasının sadece yüzde 25’i kadar yağış aldığını görüyoruz. Nereden görüyoruz, toplam 5 aylık rakama baktığınızda olması gereken 320 mm yağışın biz sadece 80 mm civarını almışız. Bu meteorolojik kuraklık olarak belirlenen bu kuraklık halihazırda bölgede tarımsal yani özellikle bitkilerin, hububatın gelişmesi için ihtiyacımız olan suyun sağlanmamasında, dolayısıyla tarımsal kuraklıkta ve yer altı su kaynakları ile birlikte yer üstü su kaynakları baraj ve göletlerdeki su seviyelerin azalmasıyla tanımlanan hidrolojik kuraklıkta da ciddi sıkıntılar oluşturuyor. Her ikisi açısından baktığımızda bizi zor bir yaz bekliyor. Trakya’da ve özellikle Trakya’da da Çerkezköy, Kapaklı, Çorlu, Muratlı, Lüleburgaz açıklığında daha da çarpıcı bir kuraklık görüyoruz. Burada ısınma biraz daha fazla karşımıza çıkıyor. Sanayinin etkilediği çok yoğun olduğu bir bölge, bu ısınma bundan kaynaklanır, kaynaklanıyor olabilir diye ağırlıklı olarak düşünüyoruz. Umarım bahar aylarında biraz etkili yağışlar alarak en azından bu yazı bölgede sıkıntısız atlatabiliriz. İnancım ne kadar? Yüzde 50’yi geçmez, ciddi endişe içerisindeyiz" ifadelerini kullandı.