Acil Tıp Uzmanı, Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Kurucu Başkanı Mustafa Feridun Çelikmen, çok radikal kararlar alınıp, yarın deprem olacakmış gibi adımlar atılmazsa İstanbul’un durumunun kötü olduğunu belirtti. Çelikmen ayrıca, “Erzincan’da oturan herkes yerin 7 bin metre, 7 kilometre altına giden minimum bir yarığın üzerinde, kırığın üzerinde yaşadığını bilecek” dedi.

Erzincan Kent Konseyi tarafından düzenlenecek olan “Deprem ve Yaşamak” adlı panele panelist olarak katılmak üzere Erzincan’a gelen AKUT Kurucu Başkanı Doç. Dr. Mustafa Feridun Çelikmen, İhlas Haber Ajansı muhabirine önemli açıklamalarda bulundu.

‘Asrın felaketi’ diye adlandırılan 6 Şubat’taki Kahramanmaraş merkezli depremlerin hemen akabinde, ilk gün Hatay’a gittiğini söyleyen ve yaşananları anlatan Doç. Dr. Çelikmen, “Çok net bu 6 Şubat depremi bugüne kadar gördüklerim içerisinde en büyüğü. Kıyamet gibi bir afet. Alan Bulgaristan kadar bir alan. Kırılan fay İngiltere’yi ikiye bölecek kadar, bunlar bilimsel verilerle. Çok büyük bir kırık. Yıkım ve can kaybı da 50 binlere doğru gidiyor. Bunun yanında çok ciddi sağlık problemleri var. Bu depremlerle de çok ciddi, radikal, kafamıza dank diye vuracak dersler çıkarmazsak 17 Ağustos sonrası gibi 1 ay sonra başka şeyler konuşmaya başlarız. Bir şanssızlık diyeyim seçim dönemine de denk geldi bu afet. Benim özellikle orada geride bıraktığımız canlar, yakınını kaybeden bir sürü insan bir gecede her şeyini yitirdiler. O kadar büyük felaket, çok büyük bir saha, çok büyük yıkım ama temeline baktığınız zaman yılların maalesef ihmali. Bu 10 - 20 yıl değil bakın çok net söylüyorum. Amik Ovası tarım alanı. Adında ova olan her yerde kentleşmeyi kılı kırk yararak yapmak lazım. Diktiğin her binanın bir gün kafana geçeceğini düşünerek yapmak lazım” diye konuştu.

“Ders almamız lazım, almazsak ölürüz”

Doç. Dr. Mustafa Feridun Çelikmen, yaşanan depremlerden ders çıkarılması gerektiğini kaydederek, “Bu yalnızca müteahhit işi de değil. Oradaki ustasına kadar. Çünkü müteahhit en kolay, en ekonomik halletmeye çalışıyor. Usta tutuyor, usta demiri bağlarken, yaptığı harcı kararken yani bir eksik olduğu zaman, o binada bir zaaf olduğu anda, bir ustanın, bir demircinin, bir müteahhidin eksiği olduğu zaman yüzlerce insan hayatını kaybetti. Bu kadar büyük bir travma. O yüzden artık çok ciddi sorgulamamız lazım. Başka ülkeler nasıl çözüyor örnekler almamız lazım. Çünkü bundan daha büyük depremlerin olduğu ülkeler var. Japonya, Şili, Peru, Meksika gibi. Bizden aman aman ileride ülkeler değil. Onlar 9 büyüklüğündeki depremlerle boğuşuyorlar. Ders almamız lazım. Almazsak ölürüz. Sen ölmesen de komşun ölürse sen de kendini ölmüş say. Öyle bir hale geldi olay. Gördüklerimiz çok feci durumdaydı. Evi yıkılmayanın da yıkılacak durumdaydı, hasarlı. İçerisine girip oturamazsınız” dedi.

“Hatay’da ilk gün 12 can kurtardık”

Doç. Dr. Çelikmen, İstanbul’dan ilk gün hemen Hatay’a gittiklerini ifade ederek, “Biz Hatay’a ilk gün gittik. Çok hızlı hareket ettik. İlk gün 12 tane can çıkardık. 7’si çocuk 5’i gelişkin insan. Yüzlerce hastaya da sağlık hizmeti verdik. Acil tıp uzmanları tıbbın afet gibi gidip cephesinde savaşan hekimler. Gidip orada konuşlandığımız Hatay Şehir Hastanesi ön cepheden çok şık bir bina gibi gözüküyor arkasına bir döndük hastane kullanılamaz halde. Yazık olmuş. İzolatör mü konmamış, arazi seçimi mi yanlış yapılmış bunları konuşmak lazım. Utanmadan, sıkılmadan bunları konuşmazsak aynı hatalar devam eder. Zemin seçimi, bina yapımı işte bunlar öldürüyor. Artık kilişeleşmiş bir laf deprem öldürmez bina öldürür. Burada kaybediyoruz, ders almıyoruz. Tesisatçı gidiyor kolonu kesiyor, elektrikçi gidiyor kirişi kesiyor. Yani enteresan bir olay. Maalesef kaygıyı doğru yönlendirip bundan insanların en azından cinayet suçu olduğunu kafalara kazımak lazım inşaat yapanların. Bunun başka yolu yok. Başka türlü bunu aşamayız. Abuk sabuk tadilatlar cinayete sebep. Maalesef Kahramanmaraş’ta böyle oldu” şeklinde konuştu.

“İstanbul’un durumu kötü”

17 Ağustos depreminden hala ders çıkarılmadığını kaydeden Çelikmen, “İstanbul’da 17 Ağustos’tan sonra 66. Mekanize Tugay Komutanı AKUT’un başındaydık yanımızda 8 kişi 20’den fazla asteğmen verdi. Bayrampaşa, Gaziosmanpaşa, Esenler, Bağcılar, Zeytinburnu. 1 ay buraları gezdik. O dönemden bugüne o kadar az değişiklik var ki hala o kötü binalar duruyor. Kentsel dönüşüm açık söylemek gerekirse, yüksek binalar yetkili merciler yatay mimari demesine rağmen rantsal dönüşüme devrilmiş durumda. Bunların getirdiği sıkıntılar içerisinden çıkılmaz bir kördüğüm yumağı halinde. Çok radikal kararlar alıp hızla yarın deprem olacakmış gibi adımlar atılmazsa İstanbul’un durumu kötü” diye konuştu.

“Erzincan’da oturan herkes yerin 7 kilometre altına giden minimum bir yarığın üzerinde yaşadığını bilecek”

Ovaya kurulan Erzincan’ın zemininin oldukça riskli olduğunu, inşaatlarda dere kumu kullanılmasını da doğru bulmadığını belirten AKUT Kurucu Başkanı Doç. Dr. Mustafa Feridun Çelikmen, “Erzincan için de şunları söyleyeyim. Erzincan’da oturan herkes yerin 7 bin metre 7 kilometre altına giden minimum bir yarığın üzerinde kırığın üzerinde yaşadığını bilecek. Özellikle ova kesiminde tektonik oluşum zamanlarında bu hareketlenme sonucunda toprak o kadar verimli hale gelmiş ki aynı Amik Ovası gibi. Deprem olduğu zaman da işte bu hale geliyor. Buraya yapılan her binanın, her atılan betonarmenin, çadır dışında her yapının çok iyi denetlenmesi lazım. Çok iyi yapanlar tarafından işlenmesi lazım. Yarın burada çoluk çocuğum, konum komşum sattıysa binayı eğer kimse alan bunların mezar olacağını kafasına kazıması lazım. Yoksa baştan kaybederiz. Arama kurtarma yaraya sadece merhem. Erzincan için de geçerli. Benim gördüğüm şu. Ova olan her yerde on kere düşünmek lazım bina yaparken. Mümkün ise yamaçlara çıkmak lazım. Bunu niye söylüyorum. Hatay’da kenar mahalleleri de gezdik. Amik Ovası’nda, Asi Nehri’nin kenarında taş taşın üstünde kalmamış ama yukarılarda çok daha mütevazi çok daha eski evler duruyor, çatlak yok. Kayalık zeminler olduğu için. Erzincan için de güvenli kenarlara yükselmek lazım. Fay hattından uzakta. Ovaya mümkün oldukça az bina yapmak lazım. Çünkü yine örnek vereyim Malatya’da Yeşilyurt’ta villalar bir iki kat gidin görün yerle bir olmuş durumda. Siz binada ödün verirseniz yapı standartlarında, denetlemezseniz, zemini kötü seçerseniz hiçbir şansımız yok yani” ifadelerine yer verdi.