2022 yılı Aralık ayı son 52 yılın en sıcak Aralık ayı olarak kayıtlara geçti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre son üç ayda geçen yıla göre yüzde 29 azalma göstermesiyle kış kuraklığı yaşanıyor. Kuraklık haritalarına göre Marmara, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kuraklık daha çok hissediliyor. Ülke genelinde ekilen buğdayın çimlenme ve topraktan çıkışları normale yakın gerçekleşti. Ürünün büyümesi ve gelişimini tamamlaması için yağmur ve kar yağışları olumlu gitmesi bekleniyor. Bahar yağışlarının normal seyretmesi kuraklıktan kaynaklanan verim kayıplarının azalacağı öngörülüyor. Buğday, arpa ekimi yapan çiftçiler; yağışın olmaması nedeniyle maliyet yüksek olsa da kuyulardan su çekerek sulama yapıyor. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin hububat alım politikasıyla bu yıl buğday ekiminde ülke genelinde bir miktar artış oldu. Yağışlar mevsim normallerine göre giderse ekiliş fazlası rekolteye yansıyacaktır.

EN BÜYÜK ENDİŞE İLKBAHAR YAĞIŞLARININ YETERSİZ KALMASI

Buğday ve arpanın gelişimi, çeltik ve bakliyat grubunun ekilişi için bahar yağışları çok önemli. İlkbaharda çeltik, fasulye, nohut, mısır, patates, yem bitkileri, sebze başta olmak üzere birçok üründe ekim yapılacak. Bu ürünlerin ekilişi için topraktaki nemin uygun olması gerekiyor. Ayrıca; yağışlar olmadığı için barajlardaki su seviyesi çok düşük ve yeraltı su rezervi azalıyor. Bu nedenle de önümüzdeki günlerdeki yağışlar çok önemli.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ KAR YAĞMASINA ENGEL OLUYOR

Türkiye’de ve Güney Avrupa’nın önemli bir bölümünde uzun süreli ortalamalara göre kar yağışında azalma var. Kar olmazsa tarım havzaları, orman ekosistemleri, barajların dolulukları bakımından sıkıntı yaşanabilir. Kar yağışıyla akarsular, yer altı suları ve toprak besleniyor. İç Anadolu ve Doğu Anadolu gibi karasal iç bölgelerde toprağın ve bitkilerin üzerini örterek soğuktan, don ve buzlanmayı önler, ani sıcaklık değişimlerine karşı koruma sağlar, ayrıca bitkileri haşerat ve zararlılara karşı korur. Türkiye’de, kar yağışının yerde kalma süresinde, kar yağışlı gün sayısında, karın kalınlığında ve karla kaplı alanın genişliğinde azalma var. Bilim insanları bunun önemli bir bölümünün de iklim değişikliği ile bağlantılı olduğuna işaret ediyor.

İKLİM KRİZİ GIDAYI TEHDİT EDİYOR

Uluslararası raporlara göre; iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek olan Akdeniz Havzası’nda bulunan Türkiye’nin gelecekte daha uzun ve şiddetli kuraklıkların sıklıkla yaşanacağı öngörülüyor. İklim değişikliği tarımsal üretimi ve gıda kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. İnsanoğlunun temel gereksinimlerinden beslenme ve su ihtiyacını karşılayabilmesi için öncelikle kaynakların sürdürülebilirliği sağlaması gerekir. Tüm dünyada; küresel ısınma, iklim değişikliği, kentleşme, çevre kirliliği ve benzeri sebeplerle suyun gittikçe daha zor bulunur hale geldiğini görüyoruz. Türkiye’de son aylardaki yağışların azlığı ve barajlardaki su doluluk oranlarının düşmesi, kuraklık riskini yeniden gündeme getirdi. Türkiye suyun yüzde 74’ünü tarımda kullanıyor. Ülkemiz genelinde acilen tarım, sanayi sektörü ve evde tüketilen suyun tasarruflu kullanılmasını sağlayacak önlemler alınmalıdır. Tarımsal sulamada basınçlı sulama yöntemlerinin geliştirilmesi suyun etkili ve verimli kullanılmasını sağlayacaktır. Basınçlı sulama imkanlarının arttırılması sulama maliyetlerini düşürecektir. Bir musluktan her saniyede boşa akan 1 damla su, yılda 9 bin litre suyun ziyan olmasına neden oluyor.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TARIMDAKİ SORUNLARI DERİNLEŞTİRİYOR

Yağışlar mevsim normallerine göre yetersiz kaldığı için ekilişler istenilen zamanda gerçekleşmiyor. Küresel iklim değişikliği pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de ekim alanlarını bozuyor, ekiliş tarihlerini, üretim desenini ve ürünün yetişme sürelerini değiştiriyor. Ayrıca verimliliğin düşmesiyle toplam üretim miktarı azalıyor. Çiftçilerimiz bu değişime uyum sağlamakta oldukça zorluk çekiyor. Verim düşüklüğü riski ile tedirgin oluyor. Artık tarımsal üretimin değişen iklime göre yeniden şekillendirilmesi gerekiyor. İklimin zorladığı koşullara uyum sağlayacak şekilde yapılacak üretim planlaması, verim artıracak, çiftçimiz bol kazanç sağlayacaktır. Kuraklığa, soğuğa ve hastalıklara dayanıklı, daha az su gereksinimi olan tohum çeşitleri kullanımının yaygınlaştırılmasıyla kalite ve rekolte artacaktır. Ülkemizde olduğu gibi 2023 yılında Avrupa ve diğer ülkelerde kuraklık riski var. Ülkemizde 2023 yılı hasat dönemine kadar gıda arzında bir sorun öngörülmüyor. Ancak hasat sonrası 2023-2024 arz talep dengesi için güvenlik stoklarının dikkatli ve sürekli takip edilmesinde fayda var. 2022-2023 tarımsal üretim döneminin verimli geçmesi için tüm bölgelerimizde yeterli yağışın alındığı, çiftçilerimizin bol kazanç sağladığı, kalite ve rekoltenin yüksek olduğu bir yıl olmasını diliyoruz.