Kırklareli Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda Bulgaristan’dan 1950 yılında yurda göç eden Türk kadınların üzerinde kürk olmasının sebebini paylaştı. LIFE dergisi fotoğrafçısı JackBirns tarafından 1950 yılında Edirne Tren Garı'nda çekilmiş olan fotoğrafı paylaşan Kesimoğlu, “Ömürlerinde hiçbir zaman kürk giyme fırsatı bulamayacak olan bu kadınlar, ellerindekini satıp parasıyla kürk alıyorlardı ki; Türkiye'ye geçtiklerinde kürkü satarak en azından bir miktar paralarını kurtarmış olabilsinler..,” şeklinde açıkladı.
Paylaşımın altına yapılan çeşitli yorumlar ve kıyaslamalar dikkat çekerken, Kesimoğlu sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşım çok sayıda beğeni alırken, fotoğrafın altında şu ifadelere yer verdi;

''GÖÇ'' - 1950
Bu fotoğraf, LIFE dergisi fotoğrafçısı JackBirns tarafından 1950 yılında Edirne Tren Garı'nda çekilmiş.
Kadınların hepsinin üzerinde kürk olmasının nedeni ise; Bulgaristan'ın göç eden Türklerin yanlarına sadece elbiselerini almalarına izin vermesi.
Ömürlerinde hiçbir zaman kürk giyme fırsatı bulamayacak olan bu kadınlar, ellerindekini satıp parasıyla kürk alıyorlardı ki;
Türkiye'ye geçtiklerinde kürkü satarak en azından bir miktar paralarını kurtarmış olabilsinler..,
Dünya tarihinin en üzücü sahnelerinden biri de 1950'li yıllarda Bulgaristan Türklerinin maruz kaldığı insanlık dışı muameledir.
Bu süreçte taşınmaz mallarının bir çoğunu arkasında bırakan Bulgaristan Türkleri taşınabilir mülklerini yanlarında götürmek istemiştir; ancak faşizan bir yönetime sahip Bulgar hükümeti Türklerin yalnızca kıyafetleri ile gitmesine izin vermiştir.
Gidecekleri yurtta kendilerini neyin beklediğini bilmeyen Bulgaristan Türkleri hem daha sıcak tutması hem de her yerde satıldığında iyi para etmesi sebebiyle kürk satın alarak Türkiye'ye gelmişlerdir.
Kürklerle zengin bir hanım portresi çizilse de aslında fotoğrafın ardında bir dram vardır.”

1950 Bulgar-Türk Göçü
Türkiye Cumhuriyeti, geçtiğimiz yüzyıl içerisinde, topraklarında göç hareketlerininn geniş ölçüde cereyan ettiği ülkelerden birisi olmuştur. XIX.yy’da Kırım Savaşı sonrasında Kafkaslardan başlayan göç dalgasını 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra Bulgar çetelerinin imha hareketiyle karşılaşan Rumeli Türkleri yaşadıkları toprakları terk etmek zorunda kalmışlardır. 1912-1913 Balkan Savaşları ertesinde Rumeli’den gelen göçler tekrar başlamıştır.
Balkan Savaşları’nın akabindeki I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele Hareketi sonrasında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında bu göç olgusu aralıklarla devam etmiş ve zaman zaman genç cumhuriyet için çözülmesi güç siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlar yaratmıştır. Türkiye’ye yapılan göçler konusunda Bulgaristan Türklerinin durumu bir bakıma upuzun bir göç tarihi olarak cereyan etmiştir. Vaktiyle Anadolu topraklarından Rumeli’ye göç etmiş olan ve uzun yıllar bu topraklarda yaşayan Türklerin, zaman içerisinde değişen şartlar nedeniyle tekrar ata topraklarına zorunlu göçe zorlanması, kanayan bir yara gibi, XIX.yy’dan günümüze kadar sürüp gitmiştir. Bulgaristan Türklerinin uzun bir zamana yayılan bu göç hareketi kimi zaman artmış, kimi zaman azalmış ama hiç eksilmemiştir.
Bulgaristan Türklerinin XX.yy’daki ikinci büyük kitlesel göç hareketi 1950-1951 yılları arasında gerçekleşmiştir. Dönemin Bulgar yönetiminin uyguladığı “Tek bir ulusun yaratılması” siyasetine en büyük engel olarak Bulgaristan’da yaşayan en büyük azınlık olan Türkler görülmüş ve yaklaşık 200.000 Türk vatandaşı zorunlu göçe tabi tutulmuştur.
Kaynak: Edirne'nin Sesi