Hepimizin bildiği gibi; insanlık için varoluşsal bir tehdit olan iklim değişikliği ile gün geçtikçe daha ciddi bir şekilde karşı karşıyayız. Bununla mücadele edip edemeyeceğimiz ise; kaderimizi belirleyecek en önemli nokta. Bizler, dünyadaki bio çeşitliliğin yüzde 70’ni yok ettik. Geldiğimiz noktada her yıl birçok ülkede sıcaklık rekorları kırılıyor. Dışarıda iş gücüyle çalışanlar için hava koşulları dayanılmaz bir hal alıyor. Dünyanın bazı bölgelerinde iklim değişikliğine göre üretim daha kolaylaşacakken, bazı bölgelerinde şehirler ya sular altında kalacak ya da çok sıcak olacak. Ve bu, önümüzdeki süreçte giderek artan büyük mülteci hareketleri olacağı anlamına geliyor. Bu noktada artık eylemsizlik, eylemden daha pahalıya mal oluyor. Çünkü yenilenebilir enerjinin20 yıl öncesine göre yüzde 80 daha ucuz olduğunu görüyoruz. Güneş ve rüzgâr enerjileri büyük avantaj sağlıyor. Her türlü temiz teknoloji de ucuzluyor. Bina yönetim teknolojileri, yapay zeka ve depolama alanında... Gün geçtikçe elektrikli araç sayısı artıyor. Dünyanın önemli ülkeleri önümüzdeki 15 yıl sadece elektrikli araçlara izin verme taahhüdü veriyor.

TEDARİKTE GEREKEN KURALLAR

Toplumlar da bilinçleniyor. Binalarımızı nasıl inşa ettiğimiz, yiyeceklerimi nasıl ürettiğimiz ve nasıl taşıdığımız, nasıl tatil yaptığımız dramatik bir şekilde değişiyor. Şeffaflık, bu noktada önemli çünkü insanlar temiz ürünlerin içinde ne var bilmek istiyor. Kim üretmiş, üreticinin eline geçimini sağlayacak bir ücret geçmiş mi, karbon ayak izi nasıl, su ayak izi nasıl; artık bu konuları detaylı bir şekilde inceliyor.

Büyük şirketler açısından bakarsak, hemen hepsi tedarik zincirlerinde sıkıntı yaşıyor. Dolayısıyla onlar da tedarikçilerinin sürdürülebilirlik alanında ne yaptığına bakıyor. Örneğin Sales Force’un tedarikçilerinin karşılaması gereken belirli kurallar var. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu; halka açık şirketlerin birinci ve ikinci kapsam emisyonlarını raporlamalarını zorunlu hale getiriyor. Birinci kapsam; fosil yakıt emisyonları, ikinci kapsam; elektrik yakıtı alınan şirketten kaynaklanan emisyonlar, kapsam üç ise; tedarik zincirinizin ve müşterinizin ayak izi anlamına geliyor. Kapsam üç; aslında değer zinciri ayak izinizin çoğunluğunun bulunduğu yer. Büyük şirketler, kapsam üçe nasıl ulaşacağı ve nasıl çözeceği konularında beyin fırtınaları yapıyor.

KAZANÇ İLE İYİLİK BİR ARADA

Yatırımcılar artık iklim değişikliğinin ve sürdürülebilirliğin etkilerini, bilançolara ve gelir tablolarına yönelik riskleri görüyor ve daha fazla soru soruyor. BlackRock gibi yönettiği 10 trilyon dolar ile dünyanın en büyük varlık yöneticilerinden bazıları dünyanın CEO’ları ve yatırımcıları ile iletişim kuruyor daha fazla veri ve daha fazla metrik istiyor. Sürdürülebilirliğin kârı etkilemediğini artık biliyorlar. Dahası, sizin bu alanda ne kadar uyum sağladığınız ve özen gösterdiğiniz ise çalışanlarınızın sizinle çalışmak istemesi hatta müşterilerinizin tercih sebebi olmanız anlamına geliyor. Değer zincirinizdeki insan haklarını takip etmek de önemli. Global Steering Group for İmpact İnvestment Kurucularından Sir Ronald Cohen’e göre; eğer dünyaya zarar verecek bir yatırıma imza atmak istiyorsanız kimse size yatırım yapmak istemiyor. Yatırımcılar ve işletmeler için artık hedefler değişti. Para kazanabilirsiniz ama iyilik de yapmanız gerekiyor. Tesla böyle bir girişimdi ve ilk yatırımcıları çevreye duyarlı olan kişilerdi, diye ekliyor. Dolayısıyla dünyada girişimcilik de bu alanda evrimleşiyor.

HEAD STARTER NOKTASI

Türkiye’deki şirketlere bakarsak; Arçelik, bu alanda lider firmalardan biri. Hedef olarak karbon salınımını baz alıyor. Yeni yaptığı birleşmeler ile dünyada ikinci büyük beyaz eşya üreticisi haline geliyor ve bunun altında yatanın sürdürülebilirlik stratejisi olduğunu görüyoruz. Özellikle CEO Hakan Bulgurlu’nun bu konuda şirketi “head starter” dediğimiz bir noktaya getirmiş olması ve şirketin finansal başarısı kadar sürdürülebilirlik başarısını da hedefe koyan bir lider olması büyük avantaj. Everest’e çıkarak bu konudaki hassasiyeti ve şirketinin stratejisini tüm çalışanlarına göstermiş ve inandırmış örnek bir lider... Bir başka örnek şirket de Unilever. “Karbon Ayak İzi”ni azaltıyor. Lojistik alanında ve elektrik kullanımında etkili çalışmalar yapıyor. Konya’daki ve İzmir’deki fabrikalarının çatılarına güneş paneli kurarak “Yenilenebilir Enerji” sağlıyor. Dizel kamyon filosunu elektrikli araç filosuna dönüştürüyor. Dondurma kamyonlarının büyük çoğunluğunu elektrikli kamyona dönüştürüyor. “Temiz Teknoloji Fonu” isimli bir fonları var. Ve tamamen “Sürdürülebilirlik” alanındaki projelerine yatırım yapmak için oluşturdukları bir yatırım havuzu bu fon.

İKLİM SORUNU BÜYÜK TEHDİT

Bu güzel örneklere rağmen maalesef ki; iklim sorunu bir gerçek ve insanlık için artık büyük bir tehdit. Önümüzdeki süreç çok zorlu geçeceğe benziyor. Bunu kabul ederek önlemleri hızlandırmak gerekiyor. Bilinçli şirketler ve bilinçli yöneticiler bu konuda öne geçiyor. Yine de tüm kötü senaryolara rağmen umutlu olmakta fayda var. Her birimiz kişisel olarak dönüşürsek, tüketim alışkanlıklarımızı değiştirirsek ve kendi alanımızda yapabilecek olduğumuzun en iyisini yaparsak birçok şeyi değiştirebiliriz. Bu elbette ki bitmeyecek bir mücadele ama yine de yarınlarımız, geleceğimiz ve dünyamız için savaşmaya değer...