Geçtiğimiz yıl ile bu yılın araştırma sonuçları karşılaştırıldığında, “Kendimi/ailemi geçindiremiyorum” diyenlerin oranı yüzde 51,1’den yüzde 57,2’ye ve “Ekonomik olarak daha kötü durumdayım” diyenlerin oranı yüzde 51,8’den yüzde 55,4’e yükselmiş gözüküyor.

Katılımcıların gözünden Türkiye’de yakın dönemde yaşanan ekonomik zorlukların temel nedenlerine bakıldığında ilk üç sırayı “faizlerin yüksek olması” (yüzde 20,7), “yüksek dış borçlanma” (yüzde 14,8) ve “göçmen ve mülteciler” (yüzde 14,4) alıyor.

Ülkenin yönetim tarzı olarak katılımcıların yüzde 55,7’si Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni tercih ederken, yüzde 44,3’ü Parlamenter Sistem’i benimsediğini belirmiyor. Bu oranların geçen yıla göre önemli bir değişiklik geçirmediği görülüyor.

2010 yılından bu yana Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Aydın koordinasyonunda akademik bir ekip tarafından yürütülen ve 11 yıldır Türkiye’nin nabzını tutan ‘Türkiye Eğilimleri Araştırması’nın 2021 yılı saha çalışmaları 23 Ekim-5 Kasım 2021 tarihleri arasında Akademetre Araştırma ve Stratejik Planlama tarafından gerçekleştirildi. Araştırma kapsamında Türkiye temsiliyetine sahip 26 ilde (İstanbul, Ankara, Konya, Bursa, Kocaeli, İzmir, Aydın, Manisa, Tekirdağ, Balıkesir, Adana, Antalya, Hatay, Zonguldak, Samsun, Kastamonu, Kayseri, Kırıkkale, Trabzon, Gaziantep, Diyarbakır, Mardin, Malatya, Bitlis, Erzurum, Ağrı), kent merkezlerinde ikamet eden 18 yaş ve üzeri bin kişi ile görüşüldü.

‘Türkiye Eğilimleri 2021’ araştırmasının sonuçları 4 Ocak 2022 tarihinde Prof. Dr. Mustafa Aydın, Prof. Dr. Mitat Çelikpala, Prof. Dr. Erinç Yeldan, Prof. Dr. Murat Güvenç, Prof. Dr. Osman Z. Zaim, Prof. Dr. Banu Baybars Hawks, Dr. Öğr. Üyesi Kerem Yıldırım, Dr. Öğr. Üyesi Berkay Ayhan, Dr. Öğr. Üyesi M. Kerem Çoban ve Sezen Kaya’dan oluşan araştırma ekibinin düzenlediği toplantıda kamuoyuyla paylaşıldı.

Türkiye Eğilimleri araştırmasının, 11 yıldır topladığı data ile Türkiye’nin dönüşümünü anlamak ve takip etmek için çok değerli bir kaynak sunduğunu ifade eden Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Global Akademi Genel Koordinatörü Prof. Dr. Mustafa Aydın, “Bu çalışma ile Türkiye’nin sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel değişimleri ve halkın yaşam alışkanlıkları objektif bir şekilde ölçülüyor; Türkiye’nin toplumsal değişiminin takibi ve öngörülmesi mümkün oluyor. Kadir Has Üniversitesi ve Global Akademi olarak böyle bir araştırmayı gerçekleştirmekten büyük mutluluk duyuyoruz” dedi.

EKONOMİK SORUNLAR, MÜLTECİLER, KORONA

Araştırma sonuçlarına göre Türkiye halkının gündemindeki en önemli mesele yüzde yüzde 22,7 ile “ekonomide yaşanan sorunlar” olarak tespit edildi. Sıralamada ikinci sırayı, oranı geçen yılki yüzde 6’dan yüzde 17,9’a yükselen “mülteciler” alıyor. Geçtiğimiz yıl ilk sırada yer alan “Koronavirüs salgını” ise bu yıl yüzde 15,8’lik oranıyla üçüncü sıraya gerilemiş gözüküyor. Dördüncü sırada yer alan “hak ve özgürlüklerin sınırlanması” yüzde 12,3’ten yüzde 7,3’e; beşinci sıradaki “terörle mücadele” ise yüzde 8’den yüzde 7,2’ye düşmüş. Bu maddeleri yüzde 0,1 ile “eğitim” takip ediyor.

Sonuçları coğrafi bölgeler bazında incelediğimizde, Akdeniz ve İç Anadolu’da ekonomik sorunlar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da mülteciler, Marmara ve Ege’de Koronavirüs salgını, Karadeniz’de ise terör önplana çıkıyor.

GEÇİM SIKINTISI ÇEKENLERİN ORANI YÜKSELİYOR

Geçtiğimiz yıl ile bu yılın araştırma sonuçları karşılaştırıldığında, “Kendimi/ailemi geçindiremiyorum” diyenlerin oranı yüzde 51,1’den yüzde 57,2’ye ve “Ekonomik olarak daha kötü durumdayım” diyenlerin oranı yüzde 51,8’den yüzde 55,4’e yükselmiş gözüküyor. Borçlarının seviyesinden endişe duyanların oranı yüzde 48,9’dan yüzde 45,8’e düşerken, gelirinin aylık tüketim harcamalarını karşılamaya yeterli olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 33,4’ten yüzde 40’a çıkıyor.

Katılımcıların gözünden Türkiye’de yakın dönemde yaşanan ekonomik zorlukların temel nedenlerine bakıldığında ilk üç sırayı “faizlerin yüksek olması” (yüzde 20,7), “yüksek dış borçlanma” (yüzde 14,8) ve “göçmen ve mülteciler” (yüzde 14,4) alıyor.

Türkiye ekonomisi açısından önemli görülen konular arasında ise faizlerin yüksekliği (yüzde 85,6), enflasyonun yüksekliği (yüzde 84,7), gıda ürünleri fiyatlarında artış (yüzde 82,3), Türk lirasının değer kaybetmesi (yüzde 81,9), kira/ev fiyatlarında artışlar (yüzde 80,4), işsizlik (yüzde 79,6), vergi oranlarının yüksekliği (yüzde 79,3), dış politikada yaşanan sıkıntılar (yüzde 79,1), dış borçların yüksekliği (yüzde 78,9) ve gelir dağılımındaki eşitsizlik (yüzde 78,7) gibi unsurlar dikkat çekiyor.

Türk halkının sadece yüzde 5,4’ü “Aylık ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra tasarruf yapma imkânı” olduğunu belirtirken, tasarruf yapma yöntemi olarak açık ara “Altın alırım” (yüzde 54,6) ve “Döviz alırım” (yüzde 38) ilk iki sırayı paylaşıyor. Buna karşılık “TL olarak bankada faiz hesabında değerlendiririm” diyenler yüzde 14,5’te, “Borsada değerlendiririm” diyenler yüzde 10,3’te kalıyor.

TÜRK HALKININ SİYASİ YELPAZEDEKİ YERİ

Türk halkının siyasi yelpazedeki yerini de ortaya koyan araştırmada, “Kendinizi siyasi görüşünüz açısından nasıl tanımlarsınız?” sorusuna en çok “muhafazakâr” yanıtı veriliyor (yüzde 27,5). Bu tanımı “milliyetçi” (yüzde 19,9) ve “Kemalist” (yüzde 19,2) takip ediyor. Kendisini “Siyasal İslamcı” olarak tanımlayanların oranı (yüzde 9) geçen yıla göre önemli bir değişiklik göstermezken, “sosyal demokrat” diyenlerin oranı yüzde 13,9’dan yüzde 8,3’e düşmüş; buna karşılık “Kemalist” olarak tanımlayanlar yüzde 10,3’ten yüzde 19,9’a yükselmiş gözüküyor.

Kendini “muhafazakâr” veya “siyasal İslamcı” olarak tanımlayanlar özellikle 41-55 yaş arasında; “milliyetçi” veya “Kemalist” olarak tanımlayanlar ise 18-20 yaş arasında öne çıkıyor. “Muhafazakâr” veya “siyasal İslamcı” olduğunu belirtenlerin toplamında yıllar içinde yaşanan değişime baktığımızda ise en yüksek oranı yakaladığı 2017’de yüzde 47,4 olarak kaydedilirken geçtiğimiz yıl yüzde 34,6’ya kadar düştüğünü, bu yıl ise hafif bir yükseliş yakaladığını (yüzde 36,5) görüyoruz.

SİYASİ YÖNETİM TARZI TERCİHİ

Ülkenin yönetim tarzı olarak katılımcıların yüzde 55,7’si Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni tercih ederken, yüzde 44,3’ü Parlamenter Sistem’i benimsediğini belirmiyor. Bu oranların geçen yıla göre önemli bir değişiklik geçirmediği görülüyor.

Öte yandan, kendilerine sunulan yönetimsel ifadeleri değerlendirmeleri istenen katılımcıların yüzde 55,3’ü (2020’de yüzde 60,8) “Demokratik siyasal sistem ile yönetim” tercihini çok iyi ve iyi olarak değerlendirirken, yüzde 51,2’si (2020’de 46,6) “Parlamento ve seçimlerle uğraşmak zorunda kalmayan güçlü bir lidere sahip olmak” tercihine olumlu yaklaşıyor. Bunları yüzde 38,2 ile “Hükümet yerine uzmanların, ülke için en iyi olduğuna inandıkları şeyi yapmaları”, yüzde 28,1 ile “Ülkeyi dini liderlerin yönetmesi” ve yüzde 25,2 ile “Ülkeyi ordunun yönetmesi” şıklarını olumlayanlar takip ediyor.

Benzer şekilde, katılımcıların yüzde 58,4’ünün “Gençlere Türk milletinin manevi değerlerine sahip çıkmayı öğretmenin demokrasi eğitimi vermekten daha önemli” olduğunu belirttiği görülüyor. Diğer taraftan katılımcıların yüzde 50,3’ü (2019’da yüzde 35,5) “Türkiye demokratik bir ülkedir” önermesine katıldıklarını belirtiyor.

ERKEN SEÇİM VE SEÇMEN TERCİHLERİ

Katılımcılar “Haziran 2023’te yapılması öngörülen cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinin öne alınmasına gerek var mıdır?” sorusuna yüzde 64,5 oranında “Hayır” yanıtını veriyor. Erken seçimin yapılmasını gerekli görüp “Evet” diyenler (yüzde 16,9) arasında, yönetimin değişmesi, ekonomi, sistemin kötü olması, genel durumunun kötü olması ve adalet olmaması gibi gerekçeler öne çıkıyor.

“İdeal bir Cumhurbaşkanının sahip olması gerektiği düşünülen özellikler” sıralamasında bu yıl “Başarılı bir siyasi geçmişi olmalı” önermesi 5 sıra yükselerek yüzde 70 ile 1. sıraya yerleşirken, onu sırasıyla “Yönetim tecrübesi olması” (yüzde 68,8), “Dürüst ve ahlaklı olması” (68,7), “Yüksek değerlendirme becerisine sahip olması” (67,9) ve “Halk ile iç içe olması” (67,5) ve takip ediyor.

“Bugün bir seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz?” sorusuna ise katılımcılar sırasıyla AKP (yüzde 35,9), CHP (yüzde 24,6), MHP (yüzde 9,7), İYİ Parti (yüzde 9,4) ve HDP (yüzde 9) yanıtını verirken oy vermeyeceğini belirtenlerin oranı yüzde 5,3’te, kararsızların oranı ise yüzde 3,6’da kalıyor.

EN GÜVENİLEN KURUMLAR ARASINDA POLİS İLK SIRADA

Araştırma sonuçlarına göre, Türk halkının en güvendiği kurumlar sıralamasında son yıllarda ilk üç kendi arasında yer değiştiriyor: 2021’de Polis yüzde 65,4 ile ilk sıraya yükselirken, onu ikinci sırada Jandarma (yüzde 65,4) ve üçüncü sırada Türk Silahlı Kuvvetleri (yüzde 62,4) takip ediyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi (yüzde 57) dördüncü, Cumhurbaşkanlığı (yüzde 56,9) da beşinci sırayı alıyor.

Geçtiğimiz yıl ilk kez ölçülen Türk Tabibleri Birliği bu yıl oranını yükselterek altıncı sıraya yerleşirken (yüzde 56,7), listenin devamındaki Milli İstihbarat Teşkilatı, Anayasa Mahkemesi, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Türkiye İstatistik Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Barolar gibi kurumlara güven geçen yıla oranla hafif artış gösteriyor.

HÜKÜMETİN DIŞ POLİTİKA KARNESİ

Hükümetin dış politikasını başarılı bulma oranı 2019’da yüzde 28,5, 2020’de ise yüzde 46,5 olarak kaydedilmişti. Bu yıl yükseliş devam ediyor ve katılımcıların yüzde 50,6’sı hükümetin dış politikalarından memnun olduğunu dile getiriyor.

Bununla birlikte hükümetin Suriye politikalarındaki memnuniyetsizlik giderek artıyor. Suriye konusunda izlenen politikaları başarılı bulanların oranı 2019’da yüzde 36, 2020’de yüzde 32,1 olarak kaydedilirken 2021 araştırmasında bu oran yüzde 27,4’te kalıyor. Başarısız bulanların oranı ise bu yıl yüzde 23,6’dan yüzde 38,1’e yükseliyor.

Dış politikada Türkiye’nin işbirliği yapması gerektiği düşünülen ülkeler arasında ilk sırayı bu yıl yüzde 17,5 ile Müslüman Ülkeler alıyor. Rusya önemli bir yükseliş kaydederek ikinci sırada (yüzde 16,4) geliyor. Geçtiğimiz iki yılın araştırmalarında (yüzde 24,6 ve yüzde 19,5’lik oranlarla) ilk sırada yer alan Türki Cumhuriyetler ise bu yıl yüzde 14,1 ile üçüncü sıraya geriliyor. Bu ülkeleri ABD (yüzde 14,1), AB Ülkeleri (yüzde 12,7) ve NATO Ülkeleri (yüzde 10,1) takip ediyor.

Türk halkının tehdit olarak algıladığı ülkeler sıralamasında uzun zamandır ilk sırayı bırakmayan ABD, bu yıl sıralamada üçüncülüğe (yüzde 56,1) geriliyor ve yerini Ermenistan’a veriyor (yüzde 60,9). İkinci sıradaki İsrail (yüzde 60,5) ve dördüncü sıradaki Irak (yüzde 49,6) halen önemli tehditler olarak görülmekle birlikte, 2021 tehdit algısında esas çıkışı yüzde 36,4’ten yüzde 44,6’ya yükselen oranı ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi kaydediyor.

Öte yandan, “Türkiye’nin yabancı ülkelerde asker bulundurmasına destek, yüzde 29,1 ile bugüne kadarki en düşük oranı yakalarken, “Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarına destek” de yüzde 33,7 ile yine bugüne kadarki en düşük oranında tespit ediliyor.