Yüksek faiz oranı büyümeye engel teşkil ederek kalkınmayı yavaşlatıyor ve bu yüzden işsizliğe yol açıyor. Türkiye’de faiz oranında indirime gidilmesi halinde, yabancı yatırımcının çıkmasıyla sıcak para çıkışı yaşanabilir.

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu son açıklanan faiz oranı kararında beklentiler dahilinde herhangi bir değişikliğe gitmemişti. Banka gecelik borçlanma faizini yüzde 7.25, politika faizi olan bir haftalık repo faiz oranını yüzde 7,5 ve faiz koridorunun üst bandı olan gecelik borç verme faizini de yüzde 10.75 olarak açıklamıştı. Açıklamalarında sadeleştirme ifadesinin olmadığı görülürken para politikası kararlarının enflasyon görünümüne bağlı olacağı her fırsatta yetkililer tarafından dile getiriliyor. Kurul ayrıca her ne kadar son iki toplantıda bahsetmese de VIX ve MOVE endekslerindeki gidişata bakarak küresel oynaklığı takip etmeye devam edecektir. Enerji fiyatlarının olumlu katkısının enflasyon üzerinde süreceği gözüküyor. Merkez bankası gerekli görülen süre boyunca likidite politikasındaki sıkı duruşun devam edeceği her fırsatta ifade ediyor. Ayrıca küresel piyasaları değerlendirip FED’in atacağı adımları da önemle izlemeyi sürdürecektir.

Genel görüş faizler düşerse yatırım ve istihdamın artacağı yönünde
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Merkez Bankası’nın faiz politikasını eleştirerek, Dünya’daki birçok ülkenin faizlerini indirirken bizim merkez bankamız niye faiz oranında indirime gitmediğinin eleştirisinde bulunmuştu. Erdoğan bu faiz oranları ile yatırım yapılamayacağını ve küçük ve orta boy işletmelerin zorluk çekeceğini konuşmalarında birçok kez dile getirdi. Türkiye’de Ticaret ve sanayi Odası Başkanlarının büyük bir kısmı Cumhurbaşkanı ile aynı görüşleri belirtiyorlar. Genel görüş ise faizler düşerse yatırım ve istihdamın artacağını yönünde. İş adamları da yüksek faiz oranlarının yeni girişimciler ve ihracatçılar için dezavantajlı bir durum olduğu görüşünü bildirirken faizlerin düşmesinin iç piyasayı canlandırıp, borç yükü olanların yükünü hafifletebileceğini dile getiriyorlar. İş adamları yanında kredi kullanan bireysel tüketiciler de mevduat ile kredi faizleri arasındaki farkın büyüklüğünden yakınıyorlar. Genel faizlerin yüksek olmasından her iki tarafın da şikâyetçi olduğunu söyleyebiliriz. İş adamları yüksek olan faiz oranlarından her seferde şikâyet ederken, bankalarda maliyetlerin yüksek olduğundan şikâyetçi olduklarını dile getiriyorlar. Mevduatın üzerine eklenen munzam karşılık, sigorta primi, BSMV gibi maliyetlere dikkat çekiyorlar. Maliyetlerde indirim yapılması halinde kredi faizlerine yansıyacağını savunuyorlar. Faiz oranlarında bir indirim yapılması halinde, sisteme büyük bir kaynak yaratacak. Ayrıca, munzam karşılıklarının azalması bankaların daha rahat davranabilmelerini sağlayacaktır. Bankaların maliyetlerinde de ise bir azalma görülecektir. Ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek, bankalara yapılan eleştirilere karşı bankaların yanında yer aldı. Şimşek bankaların ve reel sektörün birbirinin partneri olduğunu söyledi ve biri iyi durumdaysa diğerinin de bu durumundan olumu etkileneceğini söyledi. Şimşek ortada bir sorun varsa bunun kaynağının bankalar değil finans sektörünün sığ olmasından kaynaklandığını dile getirdi.

Faizlerin yüksek tutulması ülke ekonomilerine zarar veriyor
Yüksek faiz oranı büyümeye engel teşkil ederek kalkınmayı yavaşlatmakta ve bu yüzden işsizliğe yol açmakta. Eğer bir ülke ödeme güçlüğünde değil ise faiz oranları genelde düşük seviyelerdedir. Enflasyonun önlenmesi için istihdam seviyesinde önemli bir toparlanma olması gereklidir. Genel olarak faizlerin yüksek tutulması ülke ekonomilerine zarar vermektedir. Faiz oranlarında indirime gidilebilmesi için öncelikli olarak enflasyon ve işsizlik oranı gibi temel makroekonomik gelişmelerin iyileşmesi gereklidir. Türkiye’de faiz oranında indirime gidilmesi halinde, yabancı yatırımcının çıkmasıyla sıcak para çıkışı yaşanabilir. İş adamları ve sanayi sektörü çalışanları Türkiye’deki yüksek faizin bir maliyet olduğunu ve yatırımları azalttığı görüşünde hemfikirler. Faiz oranının yüksek seviyede olması üretimin önünü kesmiş oluyor ve insanlar yatırım yapmak yerine ranttan para kazanmaya yöneliyorlar. Fakat Merkez Bankası ise faiz oranlarını yüksek tutarak, finans sisteminde yaşanacak bir belirsizlik sonrasında yaşanacak fon çıkışı ve enflasyon oranlarını baskı altında tutmaya çalıştığını söyleyebiliriz. Orta ve uzun vadede faiz probleminden kurtulabilmenin tek yolu yapısal reformların artırılmasıdır.