Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve Üsküdar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. İbrahim Öztek, “14 Mart, Türkiye’de ‘Tıp Bayramı’ olmaktan başka aynı zamanda; tıbbiyelilerin işgalci emperyalist güçlere karşı çıkışının da yıldönümüdür” dedi.

14 Mart Tıp Bayramı çerçevesinde tıbbiyelilerin işgal yıllarındaki mücadeleleri hakkında açıklama yapan Üsküdar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. İbrahim Öztek; “Hakim güçler, Osmanlı Devletini tarihe gömmek ve Türk’ü yok etmek ve sahip olduğu değerlerini elinden almak için dört yıl dünyayı, özellikle de bizim coğrafyamızı kana buladılar. Çanakkale’de boğazın sularına gömdüğümüz o yenilmez denilen donanma maalesef 3 Kasım 1918 günü İstanbul önlerine demirledi. Vatanın dört bir bucağı işgal altında inliyordu. İşgal kuvvetleri İstanbul’daki Askeri Tıbbiye binasını karargah edinmişlerdi. (Haydarpaşa Lisesi olarak bilinir.) Türk bayrakları indirilmiş, her taraf işgal kuvvetlerinin bayraklarıyla donatılmıştı.

14 Mart 1919 günü düşmanları dehşete düşüren bir olay yaşandı. Askeri Tıbbiyeli Hikmet ve arkadaşları İstanbul’un her tarafından görülebilecek büyüklükte dev bir Türk bayrağını tıbbiye binasının iki kulesi arasına asmışlardı. Hem de İşgal kuvvetleri karargahında. Bu ne büyük vatan sevgisi, bu ne büyük kahramanlık örneğiydi. İstanbul o sabah istiklalinin meşaleleri ile uyanmış, halkı bir sevinç almış ve kurtuluş savaşımızın ilk meşalesi böylece alevlenmişti. Bu alev sonsuza dek sönmeyecektir. O gün ülkemizde planlanan ilk 14 Mart Tıp Bayramı kutlamasıydı. Bu olay ile Tıbbiyeliler işgale ve emperyalizme karşı kurtuluş mücadelesini başlatmış oldular. 14 Mart Türkiye’de ‘Tıp Bayramı’ olmaktan başka aynı zamanda; tıbbiyelilerin işgalci emperyalist güçlere karşı çıkışının da yıldönümüdür."

Öztek açıklamalarını şöyle devam etti; "Şimdi biraz daha eskilere gidelim ve gerçek 14 Mart’a ulaşalım. Sultan II. Mahmud yeni kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusuna modern anlamda hekim yetiştirmek için 14 Mart 1827 günü Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amireyi kurdu. Tıbbiye 1839’da Galatasaray’a taşındığı zaman Mektebi Tıbbiye-i Adliye-i Şahane adını aldı.

II. Mahmut açılış töreninde şöyle konuşuyordu, “Çocuklar, bu yüksek binaları tıp okulu şeklinde düzenleyerek adını Mektebi Tıbbiyei Adliyei Şahane koydum. Burada insan sağlığının hizmetinde çalışılacağından bu okulu diğerlerinden üstün tuttum. Türk tıp kitapları Arapça yazıldığı ve eski bilgiler içerdiği için eğitim Fransızca ve tıbbın yenilikleri çerçevesinde olacaktır. Daha sonra siz bu ilmi Türk dili üzerine yayın. Yabancı olarak ve tabip sıfatı ile birçok ne idüğü belirsiz kişilerin yurdumuzda yerleşmesinden ve şurada burada şarlatanlık yapmasından memnun değilim. Allah’ın izni ile okulunuzu bitirerek, diplomanızı aldıktan sonra büyük rütbelere erişeceğinizi ve her çeşit ihtiyacınızın karşılanacağını belirtmek isterim. Yiyeceklerinizde sıcak kebaptan, soğukluk çileğe kadar vardır. Bu hafta sizler için özel olarak yaptırttığım nişanlarınızı da göndereceğim. Sizlere yüce Allah’tan başarılar dilerim. İstemek sizden, vermek bizden.

Bundan 196 yıl önce Sultanın Tıbbiye ve Tıbbiyeliye verdiği önemin ne denli büyük olduğunu görüyoruz. Modern Türk tıbbı İbni Sina’dan Aziz Sancar’a dünya çapında pek çok doktor yetiştirmiştir. Bundan sonra da benzerlerini yetiştirmek bize düşüyor. 14 Mart Tıp Bayramı’mız kutlu olsun.”