Değerli Okuyucularımız;

Kurban Bayramı öncesi Diyarbakır’da “Halkbank Üreten Kadınlar Buluşması”na davetliydim. Bu özel buluşmaya beni davet eden Ayyıldız İletişim Ajansı’nın sahibi değerli dostum Cengiz Ayyıldız bana projeden bahsettiğinde iş programımı mutlaka ayarlayıp üreten kadınlara destek olmak için orada olmaktan büyük mutluluk duyacağımı söyledim.

Çünkü üreten bir kadın olarak; ülkemizde üreten kadınların Halkbank’ın bu müthiş desteği gibi maddi ve manevi ne kadar çok desteğe ihtiyaçları olduğunu bizzat görüyor ve biliyorum.

Kadının bile kadına destek olmadığı bir dünyada birçok kadın ne annesinden ne babasından ne ailesinden ne eşinden ne de dostundan üretime katılmak için, aile ve ülke ekonomisine katkıda bulunmak için destek göremiyor malesef...

Bu alanda öyle hikayeler var ki; her kadın Allah’a sığınıp çıktığı iş ve kariyer yolunda kendi mücadeleleri ve emeklerini bu hikayeler yanında bazen iyi bile görüyor.

Mesela bu hikayelerden biri; artık ailemden biri olarak gördüğüm ve birçok kadın girişimcilik toplantısında hikayesini içtenlikle paylaşan ve hala Güneydoğu’da bir kadın olarak diğer kadınlara örnek olmak ve istihdam oluşturmak için var gücüyle çabalayan Aysel Dondurmacı gibi...

Ben bu dünyada elimden geldiğince ve Allah nasip ettiği sürece; o ve onun gibi kendi ayakları üzerinde durmak, ilerlemek, yükselmek hatta dahası başka kadınların da başarabilmeleri için çabalayan, tüm ablalarımızın, tüm annelerimizin ve tüm yüreği sevgi dolu paylaşımcı kadınlarımızın her zaman yanında olmaya çalışıyorum ve çalışmaya da devam edeceğim.

Tabi her kadının hikayesi başlı başına bir emek örneği...

Çünkü erkek egemen bir dünyada siyasetten iş dünyasına, bürokrasiden ticarete, kurumsaldan özel sektöre her alanda kadın; birçok zorluk ve baskı ile karşılaşıyor. En ufak bir durumda erkekler tarafından bel altı vurulan kadın; kimi zaman bir anne, kimi zaman bir kardeş, kimi zaman bir genç kız, kimi zaman bir çocuk olarak iş dünyasında var olmaya ve hem ailesine hem de ülkesine katkıda bulunmaya çalışıyor.

Zor mu ???

Çok zor...

Bu kadar engel ile karşılaşan kadın; bazen yükselmek istediği alanda başka bir kadının varlığını ve başarısını kıskanıp, o kadına tıpkı onun varlığını ve Allah tarafından kadınlara bahşedilmiş hem çocuk doğurmak, hem çocuk büyütmek, hem evi çekip çevirmek, hem de dışarıda iş hayatında çalışmak gibi birçok şeyi bir arada yapabilme kabiliyetini çoğu zaman yok saymaya çalışan erkekler gibi çelme takmaya, zarar vermeye ve ezmeye çalışıyor.

Halbuki; imanlı (Allah’a teslim olmuş) bir insan bilir ki; her kulun rızkına Yüce Allah kefildir. Kuşlar bile her sabah yuvasından çıkarken bugün aç kalacak mıyım korkusu taşımazken... Allah’a güvenip teslim olmuşken... Ve bir insan evladının yiyeceği de giyebileceği de kısıtlı ömründe belki en fazla 100 lokma iken...

Üstelik bu ne artacak ne de azalacakken... ( Salih çabamız ile Allah ne kadar kazanacağımızı ve rızkımızı ne kadar arttıracağını bildiği için bu dünyada kaç lokma yiyeceğimiz ezelde ve ebedde bellidir.)

Dolayısıyla insanoğlunun nedir bu bitmek bilmez hırsı, öfkesi, kıskançlığı, kini ve düşmanlığı...???

Hele ki bu topraklarda aynı acılardan geçmiş kadının; kadına düşmanlığı ve kıskançlığını anlamak ve kabul etmek mümkün değil.

O yüzden ben her kadınının; anaç ve sevgi dolu bir anne, ezilmiş, çoğu zaman hor görülmüş ve yok sayılmış -ki cahiliye döneminde diri diri toprağa gönülmüş bir kız çocuğu- ve iş hayatında var olmaya çalışan bir kardeş olarak görülmesi ve tüm emeklerinin saygı, sevgi ve takdirle karşılanması gerektiğini savunanlardanım!

Bu amaçla da her zaman sunduğum ya da moderatörlüğünü yaptığım tv programlarında, zirvelerde, konferanslarda, kongrelerde, toplantılarda, organizasyonlarda, protokollerde ve törenlerde, verdiğim eğitimlerde kadınların olması, orada yer alması, söz sahibi olması ve var olabilmesini destekledim.

Kimi zaman sözüm ile... Kimi zaman yazım ile... Kimi zaman da bir davranışım ile...

Bu yüzden geçtiğimiz ay “Kültepe Zirvesi”nin moderatörlüğü için gittiğim Kayseri’de, ASKON’un yönetim kurulunda nakliyat, dış ticaret ve tekstil gibi erkek egemen sektörlerde başarılı olmuş iki iş kadını Betül Eren Işık ve Nurgül Çubukçu Kirzuk’u görmek, beni, tıpkı tüm iş dünyası derneklerinde ve iş dünyasında, TOBB’da, İTO’da, İSO’da, TİM’de, TBMM’de ve Bakanlarımızın arasında kadınları gördüğümde duyduğum mutluluğu yaşattı. Nurgül Hanım’ın tır şoförlerinin sofrasına konuk olarak birlikte yaptıkları kahvaltılar bile o insanların gözlerinde sebep olduğu mutluluğa ancak bir kadın hassasiyetinin vesile olabileceğinin kanıtı…

Kadın; kadının düşmanı değil dostu olmalı -ki yeterince düşmanı olan bir insan evladının-kendini tüm dünyaya kabul ettirebilmesi ancak bu yolla olacaktır.

Anaçlığımızı, sevgimizi, merhametimizi, vicdanınızı, kadınlığımızı kaybetmeden, üretebilmek, istihdama, üretime, aile ve ülke ekonomisine katkıda bulunabilmek, iş dünyasında var olabilmek ve erkekleşmeden var olabilmek için...

Bu yüzden bu anlamlı organizasyon çok takdire şayan... Bu kadar çok üreten ve başarılı kadını bir araya getiren ve destekleyen Halkbank’ı ve Halkbank Genel Müdürü Sn.Osman Arslan’ı tebrik ederim. Projenin mimarlarından değerli dostum Cengiz Ayyıldız ve onun nezdinde tüm proje ortaklarını da kutluyorum.

Peki bu projenin detayları nedir?

Özetlemeye çalışacağım...

Halkbank; kadınlara finansman olanaklarına erişebilmeleri için imkanlar oluşturmaya ve girişimcileri desteklemeye önem veriyor. Bu amaçla dönem dönem özel ürün ve hizmetler geliştiriyor. Mesela ilk defa işini kuracak ya da işini kurmuş olan kadınlarımıza yönelik “Kadın Girişimci Kredisi” ürününü hayata geçirdi. Kadın girişimcilerin finansmana erişimini kolaylaştırmak ve iş fikirlerine imkan tanımak amacıyla 100 bin liraya kadar destek sunuyor.

Bu arada kadın girişimcilere pozitif ayrımcılık da yapmakta. Mesela; “KOSGEB KOBİ Finansman Destek Paketi” kapsamında sunulan azami limiti 50 bin lira olan girişimci kredisini, kadın girişimci olması durumunda 70 bin lira olarak sunuyor. Bu çok olumlu ve pozitif bir ayrımcılık...

Kadın girişimciler;

Hazine ve Maliye Bakanlığı destekli sıfır faizli kredilerden de faydalanabilmekte. Genç kadın girişimciler, esnaf ve sanatkarlar için; 100.000 TL limitli ve en az 1 yıllık ustalık belgesine sahip kadın girişimciler, esnaf ve sanatkarlar içinse; 225.000 TL limitli, sıfır faizli kredi kullanma imkanı sunuyor.

2020 yılında 180 bin 500 kadın esnaf ve sanatkara bir kısmı sıfır faizli olmak üzere toplam 8 Milyar TL, Hazine ve Maliye Bakanlığı faiz destekli kredi kullandırılmış.

İlk yıl için öngörülen 100 bin kadın girişimci hedefini aşarak, "Türkiye genelinde Kadın Girişimci Kredi Destek Paketi” ile Haziran ayı itibarıyla 125 bin kadın girişimciye ve 13,6 milyar liralık kredi hacmine ulaşmışlar.

Bir başka pozitif ayrımcılığı da satın almalarda yapıyorlar. Bankanın yaptığı tedarik anlaşmalarında, mal ve hizmet satın alımlarında; kadın girişimciler, kadın kobi ve esnafa ve kadın kooperatiflerine her zaman öncelik veriyor.

Böylece yaratıcı fikirlerini hayata geçirmek, üretmek isteyen ayrıca toplumda kadınların, ekonomik yaşamın her alanında var olmaları gerektiğini düşünen kadınlarımızın yanında olmaya çalışıyor.

“Halkbank Üreten Kadınlar Zirvesi” ile de ilham veren kadınların hikayelerini paylaşırken, girişimci kadınlarımıza da ilham vermek istiyor. Kendi işini kurmuş veya kurmak isteyen girişimci kadınlarımızı cesaretlendirerek, onları teşvik etmeyi ve yılmadan yollarına devam etmeleri için moral aşılamayı hedefliyor.

İşte bu amaçla Türkiye’nin yedi bölgesinde “Üreten Kadın Buluşmaları” düzenliyor. Kadınların; başaran kadınların hikayelerinden ve başarılarından ilham almalarını, cesaretlenerek, üretim ve istihdama katılarak aynı zamanda da birbirlerini desteklemelerini sağlamayı amaçlıyor.

Ve bu buluşmalar vesilesi ile de gerçekleştirdiği “Üreten Kadınlar Yarışması” ile Türkiye'nin başarılı kadın girişimcilerini maddi desteklerin yanı sıra eğitim, tanıtım ve yaşam boyu bankacılık hizmet paketleriyle de ödüllendiriyor.

İşte bu projenin Diyarbakır ayağına ben de misafir olarak katıldım. Yüzlerce kadın; kimileri kooperatif kurarak diğer kadınların çalışmasına destek olmuş, kimileri kendi işini kurarak hem kendi çalışıp hem de yine başka kadınların istihdamına katkıda bulunmuş, kimileri henüz karar aşamasında ve gerekli cesareti zirvedeki başarmış kadınlardan alıyor, kimileri yola bankanın desteği ile daha kolay ve özgüvenli çıkmak üzere, kimileri zirvede tanıştığı kadınlar ile ortaklaşa iş kurmak üzere, kimileri başardığı için diğer kadınların da başarmasına mentorlük etmek istiyor, kimileri ise “biz yaptık siz de yapabilirsiniz” demek için orada bulunuyor.

Peki ben...?

Ben de Türkiye’de ve dünyada kadının başarmasına; gerek kelamım gerek kalemim ile, gerek fikirlerim gerek cesaretim ile, gerek eğitimlerim gerekse maddi manevi desteğim ile hem ilham vermek hem de ilham almak için oradayım. Takdir, sevgi ve pozitif enerji ile kadının kadına katkısı çok kıymetli... Çünkü kadın isterse başaramayacağı hiçbir şey yok! Yeter ki zihinlerimizdeki engelleri aşalım. Yeter ki birlikte yükselmeyi öğrenelim!

İşte şimdi siz değerli okuyucularıma da ilham verebilmek ve onlara da katkıda bulunabilmek için bu buluşmaya katılan kadın üreticilerimiz ve kooperatiflerimizin bazılarını sizlere tanıtmak istiyorum:

Muhsine Bozkurt: Batman Sason Girişimci Üretim ve İşletme Kooperatifi:

Çilek pestili, doğal kokulu ve muhteşem bir lezzete sahip çilekler - ki meşhur Ereğli Çileği ile yarışır- erik pestilleri gibi çeşitli doğal pestiller üretiyorlar. Mardin Kooperatifi... Muhsine Bozkurt, Sözdan Demir ve Sevim Akatak; Batman Sason Girişimci Üretim ve İşletme Kooperatifini temsil eden kıymetli üreten kadınlarımız... Bana da ikram ettikleri pestilleri hele ki hafif ekşimsi erik ve çilek pestilleri çok güzeldi. Törenin ev sahiplerinden Hazine ve Maliye Bakanımız Sn.Dr.Nureddin Nebati; birlikte standları gezerken kadınlarımızın üretimi pestilleri tadarak beğenisini dile getirdi.

Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi- Şemim Sabunları:

Mardin- Artuklu bölgesinde geleneksel yöntemler ile “Halep Tekniği” ile sabun üretiyorlar. Şemim Bıttım Sabunları… Antep fıstığı tohumu yağı ile üretiliyor. Sabunlar; bir yılda üretiliyor. Tamamen doğal... Diğer sabunlarda da zeytinyağı kullanılıyor. 2019 yılında, Yves Rocher Vakfı tarafından verilen Toprağın Kadınları Ödülleri’nde Şef Ebru Baybara Demir’in Birincilik ödülünü kazanması ve bu sebeple kendisine verilen para ödülü, bu projenin devam etmesi için can suyu olmuş. Eski Mardin’de iki katlı tarihi bir konak aslına uygun şekilde restore edilip, üreten kadınların faaliyetlerine devam edebilmeleri için Ebru Baybara Demir tarafından sabun üretimi ve kooperatif merkezi olarak kullanılması adına 10 yıllığına Topraktan Tabağa Kooperatifi’ne bedelsiz olarak tahsis edilmiş.

Şimdi sabun üretimleri; Artuklu Topraktan Tabağa Kooperatifi bünyesinde devam etmekte.

Kekik Kadın Kooperatifi-Mardin Yeşilli:

Yerel ve mülteci kadınların ortak el lezzeti... Yöresel nar ekşisi, muhammara, zahter, kekik salamurası, mezrone üzüm pekmezi ve daha birçok doğal ürün üretiyorlar. Rengin Yavuz, Helin Buket Bingül, Neval Yıldırım; Kekik Kadın Kooperatifi’ni temsil eden kıymetli üreten kadınlarımız... Halkbank’tan bu kooperatifi destekleyen kişiler ise; Ferda İlhan ve Seval Aknil Meraler, Rukiye Tanrıkulu Yapsan.

Kilizi Tarımsal Kalkınma Kooperatifi- Kilis İli Organik Zeytin Üreticiler Birliği:

Zeytinyağı, zeytin, doğal zeytinyağı sabunu ve zeytinyağından yapılan ürünler üretmekteler. Hamide Polat; Kilizi Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve Hüseyin Polat; Kilis İli Organik Zeytin Üreticiler Birliği’ni temsil eden kıymetli üreten kadın kooperatifçimiz ve eşi...

Standlarını Mardin’de, Mardinli kadınların cesareti, hüneri ve başarısının ürünü olarak doğan Cercis Murat Konağı’nın kurucusu, başaran ve diğer kadınların da başarmasına ön ayak olan, üreten kadınlarımızdan ve Ebru Baybara Demir ile incelerken, Hüseyin Bey bize özel taş baskı ve soğuk sıkım ürünlerinden tattırdı.

Ebru Hanım; bu zeytinyağını sabahları ilaç ve şifa niyetine içmek gerektiğini söyleyerek üründen almak istedi. Bu noktada şahit olduğum çok özel bir durum var: Ebru Hanım üreten bir kadın olarak emeğin ve üretmenin değerini bilen özel bir insan. Kendisine hediye edilmek istenen bu özel zeytinyağını kabul etmeyip ancak satın alırsa alabileceği konusunda ısrar etti. Bu o kadar takdire şayan bir durum ki...

Günümüzde herşeyi hediye, ücretsiz ve emeğin değerini bilmeden (özellikle sosyal medya da...) almak ve tüketip atmak isteyen insanoğlunun; üreten, çalışan, kendi ayakları üzerinde duran, başarılı ve cesur kadınlarının emeğin ve üretmenin değerini ne kadar bildiğini ve saygı gösterdiğini görmek beni çok mutlu etti ve gururlandırdı. Bu zerafet ancak bir emekçiye ve üreticiye yakışırdı. Ve Ebru Hanım’a da çok yakıştı.

Keşke söz ile, davranış ile, ürettiğimiz ürünler ve yiyecekler ile, düşüncelerimiz ile, yazılarımız ile, tarladan sofraya ulaştırdığımız sebze, meyve, bakliyatlar ile, güler yüzümüz ile, sevgimiz ve saygımız ile, güzel sözlerimiz ve insanlığımız ile bir insana bile hatta haycanlara ve dünyaya kattığımız tüm katkılar ve üretimlerimiz görülebilse, fark edilse, değer, sevgi ve saygı bulsa...

Ürettiğiniz ve başka bir insana kattığınız pozitif bir söz ve güler yüz bile olsa emek; emektir...

Üretimdir...

Değerlidir...

Kıymetlidir...

Yeter ki; üretelim.

Yeter ki; bir çocuğu bile yetiştiriyorsak onu en güzel şekilde ve sevgiyle yetiştirelim. Zaten sevgiyle yapılan her üretim; dünyanın en değerli şeyidir.

Bu noktada Mardin için ayrı bir paragraf açmak istiyorum.

Birkaç yıl önce Mardin’e gezi amaçlı gittiğimde merkezde Maridin Otel’de kalmıştım. Otele yakın olan Cercis Murat Konağı’na bir akşam o bölgenin tatlarını denemek için gittik. Gittiğimizde soğuk ve sıcak hazırlanan çeşitli mezeler, etli yemekler, yemeklerin bakır ve gümüş tepsiler ve kaşıklar ile sunumu, oraya özgü içecekler, yemek sonrası el yıkamak için ikram edilen ibrik ve taslar, çalınan müzikler, konağın ambiyansı, mimarisi ama en önemlisi kadınlar tarafından yönetilen, kadın bir şefin başında olduğu ve kadınların ürettiği ürünlerin sunulduğu bu konak beni çok etkilemişti.

Mardin’e giderken son derece tereddüt etmeme rağmen güvenlik açısından ne kadar rahat olduğunu, merkezde gece 24’e kadar sadece bizim gibi yerli ve yabancı turistlerin değil, yerli halkın da kadınlı, çoluklu çocuklu dışarıda olduğunu gördüm.

Taş evlerin mimarisini, o toprak ve taş karışımı ve ustaca işlenmiş bezemeleri ve motifleriyle ne kadar farklı bir atmosferi sunduğunu bizzat yaşadım.

Kaldığım otelde yer altına inen demir kapı ile kapalı bir kapı çok ilgimi çekmişti. Bu vesile ile Mardin’in birçok bölgesinde bu yer altı geçitlerinin olduğunu öğrendim.

Keza Mardin çöreği; o mis gibi kokusu, yöreye özgü baharatların karışımı ile damakta muhteşem bir tat ve koku bırakan bir lezzet...

Nar ekşisi, şekerli bademleri, Mardin işi gümüş takılar ve tesbihleri… Hepsi kadın üretimleri… Muazzamdı.

Ben Mardin’e gitmemiş olsam ve belki de sadece ufak bir kısmını gördüğüm bu güzellikleri yaşamasam, bana ne kadar anlatılırsa anlatılsın ülkemizin ve hep söylediğim gibi Anadolu’muzun ne kadar kıymetli bir mücevher olduğunu anlamayacaktım.

Alevi, Müslüman, Hristiyan, Süryani, Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi, Türk,... el ele ve iç içe, dostlukla yüzyıllarca bu topraklarda yaşamış. Ve herkes birbirinden etkilenip birbirine kültürel ve yerel lezzetlerini, öğelerini nakletmiş...

Ortaya Mardin çöreği gibi; özel bir lezzet, özel bir doku, özel bir insan zenginliği çıkmış…

Tıpkı tarçın, yenibahar, karanfil, anason, karabiber, mahlep, pekmez,... gibi ilginç esansların bir araya gelmesiyle yiyenleri kendine hayran bırakan Mardin Çöreği gibi...

İşte bizim topraklarımızın zenginliği...

İşte bizim topraklarımızın güzelliği...

Bizler dost ve kardeş kültürler; yüzyıllarca bir arada sevgi, saygı ve hoşgörüyle yaşamışız. Bunu devam ettirmek ve dış güçlerin oyununa gelmemek bizim bu topraklara ve atalarımıza en büyük borcumuz.

Açtığım bu özel Mardin paragrafından sonra üreten kadınlarımızın ürünleri ve kooperatiflerimiz ile kaldığımız yerden devam...

Şehitkamil Kadın Girişimci Kooperatifi:

Kadın el emeği ile üretilen el oyaları, tel kırmalar ve daha birçok el emeği göz nuru ürünler üretmekteler. Başkan Emine Duman ve Başkan Yardımcısı Nesrin Dağdeviren. 60 kadının çalıştığı bir kooperatif burası... 16 kadın ortaklar... Bu ne güzel bir bilgidir öyle değil mi?! 16 kadının bir araya gelip 60 kadının istihdamına katkıda bulunmaları ve üretmeleri...

Moringantep Kadın Girişimi Kooperatifi:

Moringa Çayı, Moringa Sabunu, Moringa Şampuanı ve Moringa’dan üretilen çeşitli doğal ürünler üretiyorlar. Peki Moringa nedir diyeceksiniz? Moringa; 300’e yakın hastalığa iyi gelen bir bitki. Mucize ağaç olarak da adlandırılan bu bitkinin bu adla adlandırılmasının sebebi; hemen hemen her parçasının ayrı bir değerinin olması. Zira tohumundan köküne, sapına kadar bitkinin her parçasından yararlanılmakta.

Tohumları Malezya'da fıstık olarak yeniliyor. Kalınlaşmış kökleri yaban turpu gibi yenilebilmekte. Son derece besleyici olan yaprakları yeşillik olarak; salatalarda, sebze yemeklerinde yenilebiliyor. Yaprakları aynı ağırlıktaki portakalın yedi misli C vitamini, sütün dört misli kalsiyum, havucun dört misli A vitamini, sütün iki misli protein ve muzun üç misli potasyum içeriyor.

Ayrıca Filipinler’de ve birçok ülkede yaprakları çorba, yemek yapımında ve gıda endüstrisinde kullanılıyor. Yine yaprakları toz haline getirilip temizlik ve dezenfekte etmek içinde kullanılabiliyor. Kurucusu Aysel Eskici; bir iktisatçı, ziraat mühendisi, kırsalda kadın çalışmaları ve proje uzmanı.

Bismil Kadın Girişimi Kooperatifi Diyarbakır:

Melek Arslan- Remziye Budak; Bismil Kadın Girişimi Kooperatifi’ni temsil eden kıymetli üreten kadınlarımız... Çeşitli meyve kuruları üretiyorlar. Kurdukları çilek bahçesinden de çilek ürünleri üretmekteler. Aynı zamanda patlıcan ve biber kuruları da üretimleri arasında...

Kozluk Erzen Kadın Girişimi Kooperatifi:

Canan Işık Kurtboğa, Figen Altan; Kozluk Erzen Kadın Girişimi Kooperatifi’nin kıymetli üreten kadınları... El işi ve geri dönüşüm çanta ve çeşitli ürünler üretmekteler.

Hepsi birbirinden yetenekli ve hepsi birbirinden çalışkan… Gurur duyulası…

Onlar yedi bölgeden Güneydoğu Bölgesi’nin üreten ve parlayan kadınları…

Bu yılki çalışmalarının sonuçlarını merakla beklediğim Halkbank; geçtiğimiz sene de Türkiye’nin 7 bölgesinde “Üreten Kadınlar Toplantıları”nı düzenleyerek, tüm bu çalışmalarının sonuçlarını 8 Ekim 2021’de İstanbul’da düzenlendiği “Üreten Kadınlar Türkiye Zirvesi”nde duyurmuştu.

Ve zirvenin onur konuğu; Cumhurbaşkanımız Sn.Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Sn.Emine Erdoğan olmuştu.

Sn.Emine Erdoğan zirveye katılarak şu sözleri ile kadınlara destek olduğunu ortaya çok net koymuştu:

“Kadın girişimci ekosisteminin destekleniyor olmasını son derece umut verici buluyorum. Tabii kadınların ekonomik olarak güçlenmesi yalnızca para kazanmaları anlamına gelmiyor. Kadınlar, gelecek nesillerin yetişmesi ve ailenin idame ettirilmesinde en önemli aktörlerdir. Dolayısıyla kadınların güçlenmesi ve donanımlarını artırmaları toplumu da şekillendiriyor.

Yani güçlü kadınlar güzel bir geleceğin köprüleri hâline geliyorlar. Bununla birlikte güçlü kadınların sayıca çoğalması, kadınlarla ilgili yaygın sorunların da önüne geçiyor. Kadına yönelik şiddet, insan haklarının korunması, fırsat eşitliği gibi konularda farkındalık artıyor. Bildiğiniz gibi kadınların yalnızca çalışan olmalarını değil, girişimci olarak karşımıza çıkmalarını arzu ediyoruz.

Dijital dönüşümün nefes kesen bir hızla gerçekleşmekte, herkesin tüketici olduğu teknoloji dünyası erkek egemen bir kültüre sahip ve kadınlar bu alanda üretici ve tasarımcı olarak yer almazlarsa gelecek tek taraflı olacak.

Eğer kadınlar tasarlayan, üreten ve karar veren tarafta olurlarsa, kendilerine ait değerler bütününü de iş ortamına taşıyacaklar ve üretim anlayışı tamamen değişecektir.”

Sn.Emine Erdoğan’ın önemle vurguladığı sözlerinden de anlaşılacağı gibi: üreten kadınlar; toplumsal sorunların da azalmasına vesile oluyor.

O halde ben köşe yazarınız Neslihan Maltepe;

aynı zamanda bir spiker, bir televizyon programcısı, bir iletişim eğitmeni ve iletişim uzmanı, NM Kurumsal İletişim kurucusu girişimci multidisipliner biri olarak, ikinci yılında “Üreten Kadınlar Projesi”ni hepiniz adına destekliyor,ve bizzat ben de üreten bir kadın olarak,her bir köşe yazımı,-ki büyük emekler vererek, ön araştırması, yazması, imla ve yazım kuralları, düzenlemesi, kurgusu, fotoğrafları, zaman ayarı, başlığı, girişi, bitişi ve editörlüğü olmak üzere sizlerin huzuruna sunduğum, okuması belki 5-10 dakika ama yazması 15-30 gün arası süren yazılarımdan birini ürettiğim nadide bir emek ve üretimim olarak,tüm üreten ve üretmek isteyen kadınlarımızı desteklemek adına sizlere armağan ediyorum.

Önemle vurgulamak istiyorum ki:Her bir köşe yazımı,

Hayattaki en değerli şeyleri;

Büyük bir zamanımı ayırarak,

Eğitimimi,

Tecrübemi,

Bilgi birikimimi,

Donanımımı,

Büyük bir emeğimi ve sevgimi katarak yazıyorum.

Benim üretimim; tarlada, bağda, bahçede, alın teri ile üreten bir kadının üretimi kadar tamamen helal, alın teri ve gerçek bir emektir! Tıpkı her üreten insanın olduğu gibi…

Üreten kadına ve üretimine saygı duyan herkese selam olsun...