1 Mart 2023 tarihinde yayımlanan “Merkez Bankası Şubat toplantısından ne anlıyoruz?” başlıklı Ekovitrin’deki ilk yazımızda TCMB’nin Şubat ayı toplantısındaki politikasını yorumlamıştık. Yüzde 9 olan politika faizini 50 baz puan düşürerek yüzde 8,5’e indiren TCMB’nin gelecek dönem için atacağı adımlara yönelik projeksiyon yapmıştık… Yazımızda “TCMB, ekonomiyi finanse edecek tüm imkânları zorlarken her şeye rağmen para politikasında hedeflenen enflasyon ve faiz seviyesine biraz daha yaklaştığını gösteriyor” demiştik. Yine aynı yazımızda, “TCMB’nin ‘Türkiye Tek Yürek’ kampanyasında 30 milyar lira bağışla zirvede yer aldığını ve söz konusu bağışı kârından karşılayacağını unutmayalım. Demek ki banka kârından dahi büyük bir bağış yapacak kadar gücüne güç katmış…

Buradan anlaşılıyor ki TCMB, depremin ekonomiye verdiği menfi etkiyi, liralaşma modeliyle en uygun finansal koşulları oluşturarak zayıflatacak ve ekonominin düzlüğe çıkmasında yine en önemli sâikler arasına girecek” yorumuyla genel durumu izah etmeye çalışmıştık.

İDDİALAR NİÇİN TEKRARLANIYOR

Makalemizde yazımızı, “Şubat ayı PPK toplantısından benim anladığım; depremden sonra da başta fiyat istikrarı olmak üzere ekonomiyi desteklemek için liralaşmayla ‘TCMB genişleme politikaları’nın tüm hızıyla devam edeceği yönünde. Zaten olması gereken bu değil mi?” diye sorarak tamamlamıştık.

Evet, ülkemizde maalesef “Faiz artışı enflasyonu düşürür” yanılgısı mevcut olduğu gibi bu görüşte ısrar edenler oldukça fazla... Peki, niçin faiz artışının enflasyonu düşürdüğü yolunda iddialar sürekli tekrarlanıyor? Kanaatimi ifade edeyim… Gelişmiş ülkeler enflasyon kaynaklı faiz artırdığında, gelişen ülkelerde bulunan fonlar çıkış yaparak gelişmiş ülkelere dönüyor. Rezerv paraya sahip gelişmiş ülkelerde, fonların geri dönüşü sebebiyle enflasyon düşüyor. Ancak bu defa dövizin terk ettiği gelişen ülkelerde enflasyon çıkışa geçiyor. Yükselen enflasyona karşı faizler arttırıldığında ise üretim maliyetleri yükseldiğinden enflasyon daha da alevleniyor. İşte Türkiye’deki bazı aklı evveller, dogma ekonomik bilgiler ile düşünebildiklerinden veya yurtdışı fonların sözcülüğünü yaptıklarından “faiz artışları”nı savunuyor.

PARA POLİTİKASINA GÜVEN

Hâlbuki Türkiye gibi gelişen ülkelerde yapılması gereken şey; enflasyonu düşük faiz oranlarıyla baskılamak… O da şöyle olur: Üretici kesimin finansman maliyetleri faizler indirilerek azaltılır ve üretim desteklenir. Yani üretim maliyetleri aşağı çekilerek üretimin artması sağlanır. Böylece üretimin artmasıyla enflasyon düşürülür. Eğer Türkiye gibi enflasyon yaşayan gelişen bir ülkede faizleri artırırsanız, yüksek finansman kârlarını banka kasalarına, büyük külfeti de tüketicinin sırtına yüklemiş olursunuz.

Dolayısıyla her fırsatta faizleri düşürme gayreti içinde olan Merkez Bankası’nın (TCMB) takip ettiği para politikası gayet yerinde. TCMB reel ekonomiyi, daha doğrusu üretimi destekleyen bir modeli uygularken tüketiciye daha uygun fiyatlarla ürün sağlamada baskı unsuru oluyor. Banka ayrıca kur korumalı mevduat (KKM) ile enflasyonun baş etkenlerinden dövizin yükselmesini engelliyor ve Türk Lirası’nı korunaklı hale getiriyor.

Enflasyonu düşürmede döviz kurunu gerçekçi olarak tutmanın ve Türk Lirası’nı değerli hale getirmenin asıl yolu; dış ticaret fazlasına bağlı cari fazla vermek ve TCMB rezervlerini artıya getirmek. Nitekim cari dengede 2023 Ocak’ında beklentiler doğrultusunda 9,8 milyar dolar açık oluştu. Geçen yılın aynı dönemindeki açık 6,9 milyar dolardı. Yıllık bazda 3 milyar dolarlık bozulmada temel belirleyici 3,9 milyar dolar artışla 12,4 milyar dolara ulaşan dış ticaret açığı. Ayrıca 2022’deki güçlü ekonomik büyüme, kurdaki zayıflık, küresel resesyon ve emtia fiyatlarındaki yüksek seviyeler cari açıkta gözlenen bozulmanın başlıca nedenleri arasında sayılmalı.

Diğer taraftan 2022 Ocak’ta 1,7 milyar dolar şeklinde gerçekleşen altın ve enerji hariç “çekirdek cari denge”de 2023 Ocak’ta 2,6 milyar dolarlık fazlanın oluşması ile net altın ithalatında yakın dönemde gözlenen sıçramanın dikkat çekici olduğunu not etmek gerekir. Diyeceğim şu: Perde arkası kur ve döviz spekülasyonları hakkaniyetle yapılırsa düşük enflasyona giden yolun önemli bir bölümü katedilmiş olur.