2014-2016 Orta vadeli programı açıklandı özet olarak ekonomik büyümeler aşağı, enflasyon tahminleri yukarı yönlü değişiklikler içeriyor.
2002 yılı hükümet programı üzerinde çalışırken aldığımız doğru ve önemli kararlardan biri de Kamu İdaresinin ve özel sektörün güven duyarak önünü daha iyi görebilmesi için yıllık program hedefleri yerine üçer yıllık program hedefleri belirlenerek bir nevi ekonomik yol haritası hazırlamak oldu.
Ancak programınız ne olursa olsun sonucu uygulamaların belirlediği gerçeğini bir kez daha yaşıyoruz. 
İlki OVP 2006-2008 sonra OVP 2009-2011 derken neredeyse her yıl gelecek yıllar revize edilerek yenilerini açıklar olduk, daha önce OVP'lerin  (2011-2013) ve OVP (2012-2014) açıklandığı dönemlerde yaptığımız yorumlarda hedeflerin oldukça iyimser yani gerçeklerden uzak hazırlandığını yazmıştık (**) . Bugün açıklanan tablo da fazlaca değişen bir yapı görülmüyor, zira açıklanan beş OVP döneminde (***) büyümede yüzde 167, cari dengede yüzde 87, ihracatta yüzde 26, ithalatta yüzde 38, işsizlikte yüzde 34 gibi önemli saplamalar yer alıyor. 
Yatırım - üretim – ihracat hedefli büyümeyi ilke edinen hükümetimizin ve ilgililerin önceki yazılarımızda da konu ettiğimiz gibi özet olarak aşağıdaki hususlara tekrar dikkatlerini çekmek isteriz.
a) Dış Pazarlar:
Kurlardaki değişim, ihracat pazarlarındaki durgunluk, mevcut dış pazarların kaybedilme riskleri.
b) Cari Açık:
Ekonomimizin önemli rahatsızlıklarından biri olan özellikle dış ticaretten kaynaklanan cari açığın artarak devam etmesi
2009 döneminde ortalama 18 milyar $ , 2011 döneminde ortalama 39 milyar $ iken tablodan görüldüğü gibi 2012'de 47,8 ve 2016 yılında 102,5 milyar dolar gibi bir artışla seyretmektedir. 
                                
c) Sıcak para:
Ekonomimizin ikinci önemli sorunu ise son yıllarda sıcak para girişinde ki memnuniyet verici olarak karşılanan artışlarla birlikte oynaklığının ve güvensizliğinin doğurabileceği risklerin dikkate alınmayışı.
d) Bütçe açıkları:
Özelleştirme gelirleri, vergi, SSK primleri, servet, barış uygulamaları, 2B arazi satış gelirleri gibi geçmiş yıllardan kaynaklanarak olumlu seyreden bütçe açıklarının mali yapımızı sarsacağı hususunun yeterince önemsenmediği gerçeği.
e) Yukarıda özet olarak verilen önlemleri derinden etkileyen bir önemli hususta tasarruflarda ki azalışın veya artmayışın yanı sıra israfı önleyici tedbirlere yeterince yer verilmediği dikkati çekmektedir.
Özellikle son yıllarda kamu harcamalarında yer alan lüks yapılı ve çok lüks dekorasyonlu binalara sahip olma merakımız diğer taraftan piyasalarda bilinçsizce süregelen hevese, gösterişe dayalı tüketim ekonomisi toplumda israf ekonomisini tetiklemektedir. 
Geçte olsa Sayın Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın “Ayağını yorganına göre uzat” öz değişimizi çağrıştıran “Kazancından çok harcama” anlamına gelen açıklamalarını memnuniyetle karşıladık, umarız mali politikalardan taviz verilmez ve açıklanan programlar büyük ölçüde gerçekleşir.
Unutulmamalı ki, dünyanın her hangi bir yerinde siyasi, ekonomik, sıcak, soğuk çatışmalar ülkemizi anında etkilemektedir. Kaldı ki, komşumuz Suriye başta olmak üzere Arap Baharı adıyla sürdürülen müdahaleler sonucu yaşanan gelişmeler Türkiye'yi zor günlerle karşı karşıya bırakabilecek bir eğilim göstermektedir.
Son olarak halkımızı bunaltan; gelir dağılımındaki süregelen dengesizlik, enflasyon, işsizlik, barış süreci ile devam eden terör olaylarında ki belirsizliklerin kendi mecralarında devam ettiğini dikkate almak zorundayız.
Yazımızı sık sık tekrarladığımız uyarı cümlemizle bitirelim.
Kazanımlarımızı kaybetmeden, rehavete ve karamsarlığa kapılmadan tedbiri elden bırakmayalım.

Sevgi ve dualarımla.