Son yıllarda müteahhitlik sektörünün büyük bir atılım içinde olduğu aşikar. Yurtiçinde giderek daha büyük ölçekli projeler yapılıyor ve projelerin mimari kalitesi gözle görülür şekilde yükseliyor. Hemen her yıl birkaç proje yurtdışındaki bir yarışmadan ödül alarak dönüyor. Bu gelişim yurtdışından gelen yatırımcılar tarafından da teyit ediliyor. Artık müteahhit firmalarımız dış ülkelerde ortak proje geliştirmek üzere davet ediliyor. Benzer şekilde inşaat teknolojisinde de çok iyi seviyelere geldik. Türk firmaları birçok dış ülkede büyük projelerin inşaatını yürütüyor ve oldukça kısa sürelerde başarılı teslimler yapıyorlar.

Tüm bu iyi gelişmelere rağmen müteahhitlik sektöründe halen çözülemeyen bazı sorunlar da yok değil. Bunların ilki, sektördeki firmaların bir türlü kurumsallaşamaması. Firmaların neredeyse tamamı aile yönetiminde ve hala kuruluş dönemlerinden kalan çekirdek yapılanmalarıyla büyük projeleri yürütmeye çalışıyorlar. Türk şirketleriyle ortaklık kurmak isteyen yurtdışı bazı firmalar maalesef Türk firmalarında karşılarında profesyonel kadrolar bulamamaktan muzdaripler. Ayrıca halen kültürel anlamda son derece muhafazakar davranan firmalarımız profesyonellerle çalışma kültürüne oldukça uzaklar. Bazı durumlarda danışmanlarla çalışmalarına rağmen, bu kadrolarla da nasıl çalışacaklarını ve onlardan neler beklemeleri gerektiğini bilmiyorlar. Patron şirketlerinin en büyük handikapı; ekibe ve danışmanlara dahi güvenememeleri ve herşeyi bizzat kontrol etmeye çalışmaları. Beklenebileceği gibi bu şekilde büyük projelerin yönetiminde başarılı olunması çok mümkün değil.

İkinci sorunlu alan ise, firmaların satış ve pazarlama alanındaki bilgi yetersizliği. Projelerin ölçeklerinin büyümesine rağmen satış ve pazarlama halen muhafazakar Türk şirketlerinde bir uzmanlık alanı olarak görülmüyor ve bu konularda her firmanın geçmiş tecrübelerinden kaynaklanan bir takım dogmaları var. Bir kere TV kampanyasında yada gazete ilanında başarılı olan bir firma bunun her zaman işe yarayacağını düşünüyor. Üstelik pazarlama bütçelerinin etkin şekilde kullanılması konusunda büyük hatalar yapılıyor ve gereğinden yüksek bedeller ödeniyor. Önceki yıllardaki talep fazlasından kalma alışkanlıklarla firmalar projeyi yaptıklarında hemen satabileceklerini düşünüyorlar, ancak günümüzde koşullar alıcı piyasasına dönmüş durumda ve satış ve pazarlamada fark yaratmadan satış yapmak mümkün değil. Satış konusu o kadar ihmal edilen bir alan ki, milyonlarca dolarlık geliştirme ve reklam masrafı yapılan projeler hiçbir satış eğitimi almamış satıcıların eline bırakılabiliyor. Maalesef patronlar satışın en temel yakıtı olan prim sistemlerinin dahi gereğinin farkında değiller ve yüz binlerce liralık konutları ayda 1500-2000 lira verdikleri satıcıların şevkle! satmasını umuyorlar.

Giderek yabancı yatırımcıların ilgi odağı haline gelen gayrimenkul sektöründe artan talebe paralel olarak büyüyen ve zenginleşen müteahhitlik firmalarının bir an önce kurumsallaşma yolunda gereken adımları atması ve iyi eğitimli profesyonel kadrolarla yapılarını kuvvetlendirmeleri gerekiyor. Bu ihtiyacın en yoğun hissedildiği alanların başında ise pazarlama ve satış geliyor. Kabul etmeliyiz ki müteahhitlik sektörü son derece karlı bir sektördür, zira müteahhitler son derece düşük özsermaye kullanarak geometrik olarak büyümektedir. Yanlızca geçtiğimiz yılın vergi rekortmenlerine bakıldığında dahi müteahhitlik sektörünün getirileri kolaylıkla görülebilir. Bankacılık gibi yine yüksek kar ve büyüme oranına sahip bir sektör en kaliteli insan kaynağını çekebiliyor ve neredeyse eşzamanlı olarak dünyada pazarlama alanındaki gelişmeleri takip ediyorken, müteahhitlik sektörünün bu kadar içine kapanık kalması anlaşılır gibi değildir. Okuduğum bir röportajda, Türkiye’nin büyük müteahhitlerinden birisi onca büyük projesiyle hala kendisinin ilgilendiğini ve kullanılacak mermeri bile kendisinin seçtiğini söyleyerek bununla övünüyordu. Bu küçük örnek bile aslında patronların halen kendi fonksiyonlarını dahi anlamamış olduklarını ve yeniden organize olmaya nekadar ihtiyaçları olduğunu gösteriyor. Bir sektörün gelişmişliğinin en önemli göstergesi; çekebildiği insan kaynağı kalitesidir.