Şubat ayı enflasyon verileri piyasaları umutlandırdı. Mayıs ayında azalma sürecinin başlayacağına odaklanmış piyasa oyuncuları, bu eğilimi şubat ayında gözleyince sevindiler.  Gerek Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) gerekse Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) şubat ayında beklentilerin altında arttı. Yıllık çekirdek enflasyon da yüzde 8.4'ten, yüzde 8.1'e indi. Şubat enflasyonuna ilişkin beklentiler ağır geçen kış şartlarının gıda fiyatlarını yükselteceği, enerji fiyat artışlarının ulaştırma maliyetlerini etkileyeceği ve düşük faiz oranlarının tüketici kredileri talebini fazla kesemeyeceği üzerinde yoğunlaşınca, TÜFE'nin artış hızının azalmayacağı düşünülüyordu.

Beklenen olmadı.
TL'nin değer kaybının tersine dönmesi, önümüzdeki bir ya da iki yıla ilişkin enflasyonist bekleyişlerin yüzde 7'lerde çıpalanması, uluslararası enerji fiyatlarındaki artışların ulaştırma fiyatlarına yansımasının ortaya çıkmaması ve ucuzluk mevsiminin giyim ve ayakkabı fiyatlarını düşürmesi TÜFE'nin son üç aydaki 0.6 oranındaki artış hızını değiştirmedi. ÜFE ise grafikten de izleneceği gibi döviz kurlarıyla yakın ilişkisi nedeniyle şubatta da azalış trendini sürdürdü.
Çekirdek enflasyonun ise düşüş göstereceğini Merkez Bankası Başkanı zaten ifade etmişti.

YIL SONU HEDEFİ TUTAR MI?
Kanımca, Merkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon hedefi olan yüzde 6.5 oranına ulaşılması olasılığı, şubat ayındaki bu tatlı sürprizle arttı. Tabii yıl sonuna daha 10 ayımız var. Ancak göstergeler bu düzeylerde bir enflasyona olanak veriyor.

■ Enflasyon bekleyişleri yüzde 7 civarında çıpalanmış bir durumda.
■ Geçen yılın olumsuz baz etkisi mayıs ayında bitiyor.
■ Çıktı fazlası azalıyor.
■ Avrupa Merkez Bankası'nın piyasalara verdiği 1 trilyon Euro'luk likiditeden bize yönelecek kaynaklar, TL üzerindeki baskıyı azaltacak.
■ Kiralar başta olmak üzere hizmet sektörü enflasyonu kontrol altında.
■ TÜFE'de yer alan kalemlerin ağırlığında ocak ayında yapılan revizyonla gıda maddelerinin enflasyon üzerindeki etkisi azaldı.

RİSKLER
Bu olumlu yanlara karşın enflasyonist riskler var.
■ Enerji fiyat artışları,
■ Sürpriz vergi ve zam olasılığı,
■ Büyümenin gereği kadar yavaşlatılamaması,
■ Faiz oranlarının düşürülmesi,
■ Dış kaynakların yeterince gelmemesi ve risk iştahı artışından gerekli payı alamamamız.
Ben bu risk faktörlerinin enflasyon üzerindeki etkilerinin yıl sonunda minimum düzeyde kalacağını bekliyorum. Ne var ki şu gerçeği de unutmayalım. Hedefi tuttursak bile bu oran dünyada hâlâ yüksek bir enflasyonu temsil ediyor.