Yaşadıkları Avrupa ülkelerinden yıllık izinlerini Türkiye'de sevdikleriyle birlikte geçirmek için gelen gurbetçiler, geri dönüş yoluna geçti. Tatillerini tamamlayan gurbetçiler, dönüş yolunda Avrupa'da yaşamanın ve hayat şartlarının çok zorlaştığını ifade etti.
Avrupa'ya dönüşte bazı gurbetçiler hava yolu ve kara yolunu tercih ederken, bazı gurbetçiler ise arabalı treni tercih ediyor. Edirne Tren Garı'nda hareket eden arabalı tren, saatler süren yolculuğun ardından Avusturya'nın Villach şehrinde son buluyor. Yaşadıkları Avrupa ülkelerine geri dönmenin burukluğunu yaşayan gurbetçiler, ülkeden hüzünle ayrılıyor. Arabalarını oto kuşet vagonlara yükleyen gurbetçiler, kompartımanda yolculuk yaparak saatler süren yolculuğun ardından ülkeye Yunanistan ve Bulgaristan'a sınırı olan Edirne'den Avrupa'ya giriş yapıyor.
Avusturya'nın Villach şehrinden hareket eden Optima Express Treni, Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan ve Bulgaristan'ın ardından Edirne Tren Garı'na ulaşıyor.
Dönüş yolundaki gurbetçiler, Türkiye'den Avrupa'ya gitmek isteyen vatandaşlara ülkenin kıymetinin bilinmesi gerektiğini ve Avrupa'da sanıldığı gibi bir hayatın olmadığını ifade etti. Almanya Tübingen yaşayan gurbetçi Doğanay Bayrak, Avrupa'da kimsenin para hediye etmediğini belirterek, “Tabii ki orada da çalışıyorsunuz. Orada da her şey pahalı. Hayat şartları orada da zor” dedi.
"İki devlet arasında perişan olduk"
42 senedir Almanya'da yaşadığını belirten gurbetçilerden Süleyman Avşar, Almanya'da yabancı Türkiye'de Almancı olarak görüldüklerinden dolayı bu durumdan yakınarak, “Burada bize Almancısınız diyorlar ve bizi dışlıyorlar. Orada da yabancısınız diye dışlıyorlar. İki devlet arasında o kadar çaresiz bir halde yaşıyoruz. Perişanlığımızı siz de görüyorsunuz. 1980 yılından beridir Almanya'da yaşıyorum. Orada 3 çocuğum oldu ve 3 çocuğumu da büyüttüm. Çocuklarım orada doğdu, büyüdü ve okudular ama hala da yabancılar. Benim kızım Almanya'da gördüğü yabancılık muamelesi yüzünden İstanbul'a gelerek öğretmenlik mesleğini sürdürmeye karar verdi. Kızım kendi insanımıza hizmet edeceğim dedi ve İstanbul'a geldi. Ülkeye girişte Kapıkule Sınır Kapısı'nda bayrağımızı görünce çok heyecanlanıyoruz. Bayrağımızı görünce tüylerimiz diken diken oluyor. Bu duyguyu hiç anlatamam. Biz memleket hasreti ile Almanya'da yaşıyoruz. Senede 1 defa tatil yapabiliyoruz. Memleket hasreti ile geliyoruz ama maalesef burada vatandaşlar, siz Almancısınız deyip bizi dışlıyorlar, hor görüyorlar. Ben bu sene hor görüldüğümüzü daha çok hissettim. Çok üzüldüm. Orada zaten yabancıyız diye horluyorlar, burada Almancısınız diye horluyorlar. İki devlet arasında perişan olduk” şeklinde konuştu.
"50 yıldır Almanya'da köle gibiyiz, Avrupa zor"
Almanya'nın Stuttgart şehrinden Türkiye'ye gelen Recai Aytekin ve Nurşen Aytekin çifti, Almanya'da robot gibi yaşadıklarını vurgulayarak, “Her gün sabah işe akşam eve dönüyoruz. Çalıştıktan sonra har vurup harman savurursan tabii ki de geçinmek her yerde zordur. Şu an Almanya'da çalışmak da geçinmek de zor. Orada her şey zorlaştı, aldığımız aylıklar yine aynı aylıklar. Kiralar çok yükseldi, pahalılık var. Eski Almanya yok artık. Almanya'ya gitmeyi kimseye tavsiye etmiyorum. Kendi memleketimiz gibisi yok. En güzel bizim ülkemiz, devletimiz. Burada çalışacaksın, yaşayacaksın, yiyip içeceksin ve Allah'a şükredeceksin. 50 yıldır Almanya'dayız, köle gibiyiz, Avrupa zor. Orada sabah işe akşam eve, sosyal hayatın yok. Memleketimiz Almanya'dan daha güzel. Almanya'ya gelmek isteyen buyursun gelsin ama bir gün bile çalışamazlar. Almanların işlerine bir gün bile katlanamazlar. Almanya göründüğü gibi değil. Türkiye'de istediğin gibi hareket edebilirsin ama orada öyle bir şey yok. Vatandaşlarımız Türkiye'de kalsın ve iş sahibi, meslek sahibi olsun. Kendi memleketi için çalışıp uğraşsın gençler. Gençler, devletine milletine saygılı sevgili olsunlar” ifadelerini kullandı.