Ekovitrin Medya Grubu'nun yapımcısı olduğu, benim de genel yayın yönetmenliğini yaptığım TRT Avaz kanalındaki Ay Yıldızın İzinde programının çekimleri için geçtiğimiz ay Bosna Hersek'teydim. Bu coğrafya Türkiye için çok önem arz ediyor. Çünkü Bosna'da 550 yıllık tarihi geçmişimiz ve kültürümüz var. Bosna ile olan kardeşlik bağlarımız Fatih Sultan MehmetHan ile başlayıp günümüze dek süregeldi. Atalarımız Bosna'ya ilim irfan,medeniyet götürmüş, o beldeleri imar etmiş,Osmanlı İmparatorluğu'nun insan odaklı yönetimi sayesinde Bosna Hersek'in ve diğer Balkan ülkelerinin halkları Osmanlı’ya sadakatle bağlıydı. Osmanlı’nın yüksek medeniyeti bu coğrafyanın halkının İslamiyet'i kabulünde çok önemli rol oynadı. Balkan ülkelerinde konuştuğumuz Boşnak, Arnavut, Karadağlı veMakedon birçok etnik gruptan Müslüman kardeşlerimizin kendilerini tanıtırken "Biz Osmanlıyız" dediklerine şahit oldum. Türkiye devleti, geçmişte Osmanlı’nın hâkimiyet kurduğu coğrafyalara ayrı bir önem veriyor ve Balkan coğrafyasındaki kardeş ülkelere hiçbir karşılık beklemeden maddi ve manevi yardım elini uzatıyor. Çünkü geçmişinde "İmparatorluk geleneği" olan Türkiye devletinin, tarihi ve kültürel bağları olan ülkelerden "dost elini" çekmesini, "bana ne!..." demesini bekleyemeyiz. Nitekim Türk askeri, 1992 - 1995 yılları arasında yaşanan dramatik savaşın başlamasının ardından, huzurun ve barışın tesisi için BM Koruma Gücü (UNPROFOR) bünyesinde Bosna Hersek’te görev aldı. Bugün Avrupa Birliği Gücü (EUFOR) ve NATO Saraybosna Karargahı bünyesinde yer alan Türk askeri 22 yıldan bu yana görevini başarıyla sürdürüyor. Türk askerini, Bosna'da güvenliği sağlamanın dışında birçok sosyal faaliyet ve hayır işlerinde de görebiliyoruz. Mehmetçik, Bosna Hersekli kardeşlerine yardım elini uzatıyor. Tıpkı geçmişte atalarının bu coğrafya insanına uzattığı yardım eli gibi. Bu yüzden Bosna Hersek halkı Mehmetçiği bağrına basıyor ve onu bir başka seviyor. Bosna'daki askeri birliğimiz uluslararası antlaşmalar gereği Avrupa Birliği Gücü (EUFOR) bünyesinde yer alıyor. Ancak, Bosna Hersek Türk Temsil Heyeti Başkanı sıfatıyla Topçu Kurmay Albay Savaş Celepoğlu'nun komutasında görevini sürdürüyor. Ekovitrin, Mehmetçiğin Bosna Kışlası'na girdi ve askerimizin Bosna'daki faaliyetlerini detaylı bir şekilde Şubat sayısında sayfalarına taşıdı.

TÜRKİYE'NİN GLOBAL ŞİRKETLERİ
Global Türk şirketlerini ele alan önemli bir araştırmayı Ekovitrin Şubat sayısının kapak konusu yaptık. Kadir Has Üniversitesi, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve ABD merkezli Columbia Üniversitesi işbirliğiyle hazırlanan "Çok Uluslu Türk Şirketleri" raporuna göre, Türk şirketleri ve holdinglerin yurt dışı yatırımları Antarktika dışındaki 5 kıtada Çin'den ABD'ye kadar dünyada 63 ülkede yoğunlaşıyor. Yabancı varlıklarına göre değerlendirilen en büyük 29 Türk şirketinin yurt dışındaki 426 iştirakine ait varlıkları 37 milyar dolar civarında. Koç, Sabancı, Yıldız Holding, Enka, TAV, Doğuş, Çalık, Borusan, Zorlu, Eczacıbaşı, Alarko, THY, Turkcell, Türk Telekom, TPAO gibi bir çok şirketimiz Türkiye'nin global gücü olarak dünya sahnesinde yer alıyorlar.

TÜRKİYE BİR DÜNYA MARKASI
Ekovitrin Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Kamuran Abacıoğlu ve Başkan Yardımcısı Şeref Özata, geçtiğimiz ay Almanya'nın Frankfurt şehrinde düzenlenen ve dünyanın en büyük ev tekstili fuarı olan Heimtextil ile Hannover şehrindeki Domotex Halı ve Zemin Kaplamaları Fuarı'nda incelemelerde bulundu. Bu fuarlara her yıl çok sayıda Türk şirketi katılıyor ve ürünlerini sergiliyor. Şirketlerimiz son yıllarda Ar-Ge çalışmalarına önem verdikleri için katma değeri yüksek, özgün ürünleriyle fuarlarda yerlerini alıyor. Bu yüzden Türk ev tekstili ve halıları dünyanın tercih ettiği ürünler oluyor. Kamuran Abacıoğlu ve Şeref Özata, Türkiye’nin bir dünya markası haline geldiğini bu fuarlarda gözlemlediler ve Türk sanayine yön veren iş adamlarımızla Almanya'da görüştüler. Bu özel dosya EKOVİTRİN Şubat sayısında yer alıyor.

GÖKTÜRKLERİN TORUNLARI
İlgiyle okuyacağınız çok özel bir dosyayı daha bu ay yayınlıyoruz. Ay Yıldızın İzinde programının sunucusu Yeliz Pulat ve görüntü yönetmeni Mehmet Turan, ata yurt Kırgızistan'da çetin doğa ve kış şartlarına rağmen binlerce kilometre yol katederek, Ergenekon Destanı'nı yazan Göktürklerin torunları “Türk atalar” ile görüştü. Arkadaşlarımız ayrıca Stalin tarafından 1944’te Batum’dan, Kırgızistan’a sürgün gönderilen "Karadenizli Türkler" ile "Türk dünyasının yetimleri Ahıska Türklerini" buldular ve onların 70 yıllık dramını kaleme aldılar. Yeliz Pulat'ın izlenimleri, Mehmet Turan'ın görüntüleriyle Kırgızistan dosyamızı ilgiyle okuyacaksınız. Önümüzdeki ay yine dopdolu bir EKOVİTRİN'de buluşmak üzere sevgiyle kalın.

Saygılarımla...