Mustafa Kemal Atatürk’ün kendi ifadesiyle “milletin esenliği için halk adına” yapılan ve yeni Türk devletini çağdaş bir devlet haline getirmeyi amaçlayan Atatürk inkılapları kısaca açıklamaları ne anlama gelmektedir, hep birlikte hatırlayalım.

  • Saltanatın Kaldırılması – 1 Kasım 1922
  • İzmir İktisat Kongresi’nin Toplanması – 17 Şubat 1923
  • Cumhuriyetin İlanı – 29 Ekim 1923
  • Halifeliğin Kaldırılması – 3 Mart 1924
  • Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun Çıkarılması – 3 Mart 1924
  • Aşar Vergisinin Kaldırılması – 17 Şubat 1925
  • Şapka ve Kıyafet Kanunu’nun Çıkarılması – 25 Kasım 1925
  • Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması – 30 Kasım 1925
  • Medeni Kanun’un Kabulü – 17 Şubat 1926
  • Harf Devrimi – 1 Kasım 1928
  • Kadınlara Seme ve Seçilme Hakkının Tanınması (1930, 1933 ve 1934)
  • Üniversite Reformu – 1933
  • Soyadı Kanunu – 1934

Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)

Kurtuluş Savaşı’nın başarıyla sonuçlanmasının ardından yapılacak olan barış görüşmelerine hem Ankara hükümetinin hem de İstanbul hükümetinin resmen davet edilmesi bu süreci hızlandırmış ve 1 Kasım 1922 tarihinde TBMM’nin kabul ettiği kararname neticesinde saltanat kaldırılmıştır. Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ardından fiilen sona ermiş olan Osmanlı İmparatorluğu, saltanatın kaldırılması ile birlikte ise resmen sona ermiştir.

İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat 1924)

17 Şubat ile 4 Mart arasında yapılan bu kongrede kazanılan siyasi bağımsızlıktan sonra ekonomik bağımsızlık üzerinde durulmuştur. Kazım Karabekir başkanlığında toplanan bu kongrede, özel teşebbüse kredi verecek bir devlet bankası kurulması ve küçük işletmelerden süratle fabrikalara geçilmesi gibi önemli kararlar alınmıştır.

Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)

Saltanatın kaldırılması ve Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasının ardından mecliste tartışılan en önemli konulardan biri yeni devletin yönetim şekli olsa da bu sorun 29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyetin ilan edilmesi ile sona ermiştir.

Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)

Devletin laikleşmesi adına atılan en önemli adımlardan biri olan halifeliğin kaldırılması, TBMM’nin 3 Mart 1924 yılında çıkardığı bir kanunla gerçekleştirilmiştir.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)

Eğitimde var olan iki başlılığı kaldırmak ve modern, milli bir eğitim sistemi kurmak adına çıkarılan bu kanunla eğitimde birlik sağlanmıştır.

Medeni Kanun’un Kabul Edilmesi (17 Şubat 1926)

İsviçre Medeni Kanun’u örnek alınarak hazırlanan bu kanunla birlikte aile içinde kadın ve erkek eşitliği sağlanmış, resmi nikah zorunluluğu getirilmiş, tek eşle evlilik getirilmiş ve kadınlara istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanınmıştır.

Harf Devrimi (1 Kasım 1928)

Harf Devrimi ile birlikte Latin harflerini esas alan Türk alfabesi yürürlüğe girmiş ve Osmanlı alfabesini resmiyeti sona ermiştir.

Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkının Tanınması (1930, 1933 ve 1934)

Türk kadınları 1930 senesinde belediye seçimlerinde seçme, 1933 yılında muhtar seçme ve köy heyetine seçilebilme, 1934 senesinde ise milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olmuştur.

Soyadı Kanunu (1934)

Soyadı sahibi olmamanın günlük hayatta arattığı zorluklar neticesinde çıkarılan soyadı kanunu ile herkes kendine uygun bir soy isim seçmekle yükümlü kılınmıştır.

indir-5

Atatürk İlkeleri

Türk ulusunun o günkü ve gelecekteki tüm ihtiyaçlarını karşılayacak bir düşünce sistemi olan Atatürk ilkeleri şunlardır:

  • Cumhuriyetçilik
  • Milliyetçilik
  • Halkçılık
  • Devletçilik
  • İnkılapçılık
  • Laiklik

Atatürk İlkeleri ve Açıklamaları

Cumhuriyetçilik

Devletin idare edilmesinde milli egemenlik ve iradeyi esas kılan bir yönetim şekli olan cumhuriyet; halkın kendi kendini yönetebilmesi sebebiyle demokrasinin en gelişmiş biçimi olarak ifade edilmektedir. Egemenliğin herhangi bir kişi, bir grup ya da bir zümre ile paylaşılmadığı bu sistemde, millet kendi seçtiği temsilcileri aracılığıyla egemenlik hakkını kullanmaktadır.

Milliyetçilik

Atatürk ilkelerinden bir tanesi olan milliyetçilik; Türk milletini bir kültür, dil ve ideal olarak birbirine bağlayan ve ırkçılığı reddeden bir anlayışa sahiptir. Atatürk’e göre millet, geçmişte bir arada yaşamış gelecekte de bir arada yaşama inancında ve kararında olan insan topluluğudur. Buradan hareketle Atatürk’ün bahsettiği milliyetçilik herhangi bir ırk, din ayrımı gözetmeyen ve aynı vatana sahip olan insan topluluğunu tamamen kapsamaktadır.

REKLAM

Halkçılık

Halkçılık ilkesi; Türk toplumu içinde yaşayan herhangi bir ailenin, grubun ya da zümrenin ayrıcalık sahibi olamayacağı ve herkesin yasalar önünde eşit yurttaş olarak yer alacağı görüşünü savunmaktadır. Tamamen ulusal egemenliği ön planda tutan, halkın refahı ve mutluluğunu önceleyen ve tüm ulusun, devletin sağlamış olduğu hizmetlerden eşit ölçüde yararlanmasını hedefleyen halkçılık ilkesi, çağdaş bir demokrasinin yerleşmesine aracılık etmektedir.

Devletçilik

Devletçilik; milli mücadele ve Kurtuluş Savaşı’nın ardından kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin en kısa sürede kalkınmasını ve özellikle ekonomik alanda, toplum içinde yaşayan bireylerin kendi başlarına yapamayacağı yatırımların devlet eliyle yapılmasını esas alan bir Atatürk ilkesidir. Dönemin gereksinimlerine uygun olarak hazırlanmış bu ilkeye göre bireysel ekonomik faaliyetler de büyük bir öneme sahiptir. Bu anlayışa göre devlet, bireysel girişim ve yatırımların yetersiz kaldığı anlarda devreye girecek ancak bireylerin ekonomik alanda özgürlüklerinin önünde herhangi bir engel oluşturmayacaktır.

İnkılapçılık

İnkılapçılık ya da bir diğer ifadeyle Devrimcilik ilkesi; akıl, bilim ve ihtiyaçlar doğrultusunda sürekli bir çağdaşlaşmayı ön görmesi sebebiyle dinamik bir sistemdir. Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşabilmek ve o dünyada kendine yer bulabilmek için olmazsa olmaz olarak görülen İnkılapçılık ilkesi, sahip olduğu bu anlayışla medeni bir toplum yaratma hedefine yönelmektedir.

Laiklik

Toplum içinde din ve vicdan özgürlüğünün sağlanması, kişilerin dini tercihleri ne olursa olsun onlara eşit davranılması ve herhangi bir dini inancın dayatılmaması anlamına gelen laiklik ilkesi; bu sebeple devletin herhangi bir dini referansla hareket etmemesini ve toplum içindeki tüm dinlere eşit mesafede durmasını öngörmektedir.