Önce OVP* 2013-2016 açıklandı bu konudaki görüşlerimizi geçen ay dergimizde yorumladım. Üç yıllık olan bu programları neredeyse her yıl revize etmek durumunda kalıyoruz. Özeti ise ekonomik büyüme hedefi aşağıya, enflasyon tahmini yukarı yönlü değişiklikler içeriyor. Sonra 2014 yılı ekonomimizin yol haritası açıklandı her iki açıklamada halkımızın ve en önemlisi yerli, yabancı iş dünyasının önünü görmesi bakımından önem taşıyor. Öyle anlaşılıyor ki ekonomimizin yumuşak karnı olan bütçe açıkları, cari açıklar, sıcak para hareketleri ile yatırımlar, üretim, ihracat ve sonuçta işsizlik sorunu önemini koruyor. 2014 yılına dünya ekonomisinde yüzde 3,6 büyüme beklentisi ile fazla karamsar bakılmıyorsa da (The Economist-The World Raporu) dünya ekonomilerini etkileyen ABD-Merkez Bankasının “FED” uygulamalarının etkili olacağı anlaşılıyor. FED başkanının değişmesi ve Yellen’ın gelmesi ile her ne kadar para genişlemesini durduracak radikal önlemler ve faiz artımı beklenmese bile yine de piyasaların endişesi devam ediyor. 2014 yıl açıklamalarına gelince; büyüme: yüzde 4, cari açık: yüzde 6,1, enflasyon: yüzde 5,3, işsizlik: yüzde 9,4 tasarruf oranı 2013’te gerileyen yüzde 12,6'dan yukarı değerler hedef alınmakta.

TÜRKİYE, İLK 9 AYDA YÜZDE 4 BÜYÜDÜ
Bize göre bu beklentiler oldukça iyimser petrol fiyatlarının baskısının artarak devam etmesi halinde, dolar ve faiz gereken değerin altında seyrederken yukarı doğru baskılı olabileceği bekleniyor. Bir başka konu halen elektrik enerjimizin yüzde 50'si doğal gazdan, yüzde 27'si kömürden, (termal) yüzde 17'si Hidrolik santralden yüzde 7'si ise rüzgar jeotermal vb. kanallardan elde edilmekte. Halkın sosyal gelişmesi; huzuru, imalat sanayimizin can damarı olan elektrik enerjisi konusunda yaşanmışı muhtemel fiyat artışı, kesinti ve kısıntı beklentisi düşündürücüdür. Son olarak açıklanan (TUİK) büyüme oranlarına gelince iç talep, özel sektör, yatırımları ve stok değişimlerinin etkisiyle üçüncü çeyrekte yüzde 4,4 ve ilk dokuz ayda yüzde 4 büyümemiz sevindirici olsa da sağlıklı büyümede önem taşıyan imalat sanayi ve ihracat öncülüğü hedefimizin dikkatle incelenmesi gerekir. Umut bağladığımız net ihracatımızın etkisi 2012 yılında yüzde 4,1 iken bu yıl üçüncü çeyrekte yüzde 2,2'ye gerilemiş durumda olup en hızlı düşüş ihracatımızda önemli yeri olan dayanıklı tüketim mallarımızda izlenmekte. Sanayimizin performansında da önemsenecek ölçüde düşüş izleniyor. Ekim 2013 ayında geçen aya göre yüzde 9,8, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 0,5 düşüş var mevsim ve takvim etkilerinden arındırılsa bile Eylül'e göre yüzde 3,1 düşüş, geçen yıla göre yüzde 0,7 gibi ihmal edilebilir bir artış sergileniyor. Son on yılda GSMH ile kişi başına milli gelirdeki büyümeye nedenli sevinirsek sevinelim GSMH içinde önemli yer tutan sanayi ve tarımdaki gelişmelere de dikkat etmemiz gerekir. Ekonomimizin itici gücü olan sanayimiz büyüse de GSMH içinde ki oran gerilemektedir. 1998 cari fiyatlarla GSMH içinde sanayimizin payı yüzde 23,9 iken 2012 yılında yüzde 15,6'ya, tarım da ise yüzde 12,1'den yüzde 7,7'ye gerilemiş olup, hizmet sektörü ağırlıklı bir büyüme izlenmektedir. TBMM'de görüşülmekte olan bütçe tartışmalarının ışığında 2014 yılının 2013 yılından çok farklı olmayacağı anlaşılmaktadır. Ancak; 2014 yılının endişe doğuran farkı; yaşayacağımız yerel seçimler başta olmak üzere Cumhurbaşkanı seçimi ve genel seçimlerin doğuracağı belirsizlikler, gerginlikler sonucu doğabilecek ekonomik risklerdir.

Özet olarak:
a) Siyasi istikrarı bozucu davranışlardan uzaklaşarak kesimler arasında sosyal barışı sürdürmeliyiz.
b) Yatırım – Üretim – İhracat hedefli politikalardan taviz vermeden gerekli önlemleri hızla gecikmeden almalıyız.

Sonuç;
En iyisi bütün kesimlerin ihtiyatlı ve sağduyulu davranmasıdır.

*Ekovitrin dergi Aralık 2013