Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, "Manşet enflasyonun mayıs ayında baz etkisiyle tepe noktasına ulaşacağını sonrasında ise belirgin bir düşüşe geçeceğini belirtmiştik. Geldiğimiz noktada dezenflasyonun eşiğindeyiz" ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, İslam ekonomisine dair küresel düzeyde öngörülerin ele alındığı İslami Finans Zirvesi’nde konuştu. Karahan, enflasyonla mücadelede izlenen politika ile ilgili açıklamalarda bulundu. Karahan, enflasyonla mücadele ve fiyat istikrarını sağlamanın temel görevleri olduğunu belirtti. TCMB rezervlerinin 140 milyar doları aştığını da sözlerine ekleyen Karahan, ‘‘Dezenflasyonun eşiğindeyiz. Haziran ayında başlattığımız kademeli ve güçlü parasal sıkılaştırma süreci finansal koşullara beklendiği şekilde yansıdı’’ ifadelerini kullandı.

‘‘TCMB rezervleri 140 milyar doları aştı’’
Merkez Bankası rezervlerine değinen Karahan, ‘‘Bu ortamda TL getirisi yükselirken tasarrufa yönelim artmaya başlamıştır. Bu çerçevede tüketimin büyümeye katkısı azalırken net ihracatın büyümeye olumsuz etkisi zayıfladı ve cari açık yaklaşık yaklaşık 60 milyar dolar seviyesinden 30 milyar dolar düzeyine geriledi. Bu süreçte Merkez Bankamızın rezervleri de 40 milyar doların üzerinde artarak 140 milyar doları aştı. İyileşmeyle paralel olarak Merkez Bankası’nın yabancı para cinsi yükümlülüğü önemli miktarda gerilemiş ve döviz likiditesinde önemli bir iyileşme olmuştur’’ şeklinde konuştu.

‘‘Dezenflasyonun eşiğindeyiz’’
Enflasyonu düşürmeye yönelik izlenen politikaya ilişkin de konuşan Karahan, ‘‘Enflasyonun 2024 yılının ilk yarısında yıllık bazda artmasını beklediğimizi kamuoyuyla paylaşmıştık. Bu kapsamda manşet enflasyonun Mayıs ayında baz etkisiyle tepe noktasına ulaşıp sonrasında belirgin bir düşüşe geçeceğini belirtmiştik. Geldiğimiz noktada dezenflasyonun eşiğindeyiz. Para politikası duruşumuzun ana belirleyicisi, dezenflasyon sürecinin patikamızla uyumlu şekilde gerçekleşmesi olmayı sürdürecektir. Yakından izlediğimiz aylık enflasyon ana eğiliminde seviyesi yüksek olmakla birlikte bir zayıflama görmekten memnunuz’’ ifadelerini kullandı.

‘‘Enflasyonun 2026 yılında tek haneye düşeceğini öngörüyoruz’’
Karahan, enflasyondaki düşüş tahminleriyle ilgili olarak da, ‘‘Tahmin patikamızda, yaz aylarından itibaren yıllık enflasyonun hızlı bir şekilde gerileyeceğini ve bu gerilemenin baz etkisinden bağımsız olarak aylık enflasyonun temel eğilimindeki iyileşme ile birlikte süreklilik kazanacağını öngörmekteyiz. Bu doğrultuda 2024 yılı enflasyonunu yüzde 38, 2025 yılı sonunda yüzde 14’e, 2026 yılında tek haneli seviyelere gerilemesini öngörüyoruz’’ diye konuştu.

‘‘Sıkı para politikası sürdürülecek’’
Karahan, ‘‘Dezenflasyon sürecinde aylık enflasyonun ana eğiliminde belirgin ve kalıcı bir düşüş sağlanana ve enflasyon beklentilerinin öngörülen tahmin aralığına yakınsayana kadar sıkı para politikası duruşumuzu kararlılıkla sürdüreceğiz. Öngördüğümüz dezenflasyon patikasının temel sürükleyicileri; iç talepteki dengelenme, enflasyon beklentilerindeki düzelme ve TL cinsindeki finansal varlıklara artan taleple TL’de görülecek istikrarlı seyir olacaktır. Dezenflasyon patikasının gerçekleşmesi için gerekli kararlılığı sürdürmeye devam edeceğiz. Merkez Bankası olarak toplumsal refaha en büyük katkımızın fiyat istikrarının tesisi olduğunun bilincindeyiz. İstikrarlı ve kaynakları itibariyle sürdürülebilir bir büyüme fiyat istikrarının sağlanmasıyla mümkündür. Uygulamakta olduğumuz bütüncül politika seti, enflasyon beklentilerinin gerçekleşmesine yurt içi talepte dengelenmeye özel bir önem atfetmektedir. Fiyat istikrarında oluşacak dengeli büyüme kompozisyonu; tasarrufların arttığı, aşırı tüketimin sınırlandığı ve cari açığın azaldığı bir makroekonomik görünüme katkı sağlayacaktır. Öngörülebilirliğin arttığı ortamda, ülkemizin risk piriminin düşmesi sayesinde ekonomimizin verimlilik artışına dayalı büyümesi için gereken finansal kaynaklarda güçlenecektir. Merkez Bankası olarak önceliğimiz enflasyon ve fiyat istikrarı’’ şeklinde konuştu.

‘‘Katılım finans sektörünün güçlü bir mevzuat altyapısına kavuşturulması, ürün ve hizmet çeşitliliği kazandırılması önem taşıyor’’
Finans sektörünün gelişiminin yakından takip edildiğini belirten TCMB Başkanı Fatih Karahan, ‘‘Türkiye’de katılım finansın, finansal sektörün daha rekabetçi ve çeşitlendirilmiş bir yapıya kavuşarak ülke ekonomisinin gelişimine katkısının artırılmasının önemli olduğunu değerlendiriyoruz. Veriler Katılım Finans’ın öneminin uluslararası düzeyde de artacağına işaret ediyor. İslami Finansal Hizmetler Kurulu’nun istikrar raporuna göre Küresel İslami Finans Varlıklarının 2024 yılı sonunda 3,7 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Türkiye’nin bu piyasadan alacağı payın gerekli hukuki ve finansal altyapının oluşmasına bağlı olduğuna inanıyoruz. Katılım Finans sektörünün güçlü bir mevzuat altyapısına kavuşturulması ile ürün ve hizmet çeşitliliği azami önem taşıyor. Bizde Merkez Bankası olarak tüm paydaşlarla uyum içindeyiz. Geçtiğimiz yıllarda kurulan Katılım Finans Müdürlüğü TCMB bünyesinde kurduk. Böylece Katılım Finansa özgü risklerin takip ve analizine yönelik çalışmaları bir çatı altında topladık. Katılım finans kuruluşlarının ihtiyaçlarına yönelik Katılım Finans esaslarına uygun düzenlemeler yaparak uyumu konvansiyonel bankalarla eşitlemeye çalışıyoruz. Son dönemde konvansiyonel bankalara zorunlu karşılık faizi ödenirken katılım finans kuruluşlarına ilgili esaslara uygun şekilde alternatif getiri sağlayacak mekanizma geliştirdik. Kurumlar arası eşgüdüm bağlamında ise Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ile koordineli bir şekilde ülkemizde katılım finansı geliştirmeye yönelik çalışmalara teknik katkı veriyoruz, vermeye devam edeceğiz. Merkez Bankası olarak yasal ve finansal altyapı hususunda üzerimize düşen görevleri yerine getireceğiz’’ dedi.

DEZENFLASYON NE DEMEK? 

Dezenflasyon, fiyat artış hızının, yani enflasyon oranının zaman içinde azalması anlamına gelir. Bu terim genellikle yüksek enflasyondan düşük enflasyona geçiş sürecinde yaşanan ve fiyat artışlarının yavaşladığı bir dönemi ifade eder. Dezenflasyon süreci, ekonomik istikrarı sağlama ve tüketici satın alma gücünü koruma amacıyla genellikle olumlu bir gelişme olarak görülür.

Dezenflasyon, fiyat artış hızının belirli sebeplerden ötürü azalmasını ifade eder ve ülkemizde sıklıkla kullanılan bir ekonomik terimdir. Bu terim, ekonomik istikrarı sağlama ve vatandaşların satın alma gücünü koruma amacıyla önemlidir.

Fiyat artış hızının azalması, vatandaşların alım gücünü olumlu yönde etkileyebilir çünkü enflasyonun neden olduğu gelir kaybı azalır veya durur. Bu durum, insanların daha fazla mal ve hizmet satın alabilmesine ve ekonomik refahın artmasına katkıda bulunabilir. Bu nedenle, dezenflasyon politikaları genellikle ekonomik büyüme ve istikrar için önemli bir araç olarak kabul edilir.

DEZENFLASYON NASIL OLUR?

Dezenflasyonun asıl hedefi, ekonomideki fiyat artışlarını kontrol altına alarak enflasyon oranını belirli bir düzeyin altına çekmektir. Bir ekonomide yüksek enflasyonun yıllar içinde düşme eğiliminde olduğu durumlarda, dezenflasyondan söz edilebilir.

Bireysel kredilerde en yüksek ödenmeme oranı ihtiyaç kredilerinde Bireysel kredilerde en yüksek ödenmeme oranı ihtiyaç kredilerinde

Örneğin, 2015 yılında enflasyon oranı yüzde 20 olan bir ekonomi, 2016 ve 2017 yıllarında enflasyon oranını sırasıyla yüzde 18 ve yüzde 17 gibi rakamlara çekmişse, bu durum dezenflasyonun gerçekleştiğini gösterir.