Birçok avantajı bünyesinde barından network marketing sisteminde günümüzde dünya genelinde milyonlarca insan faaliyet göstermekte.  Oldukça önemli bir seviyede iş hacmi oluşturan ve hemen hemen dünyanın her ülkesinde mevcut bir sektör haline gelen network marketing; doğrudan pazarlamanın en etkin yöntemlerinden biri...

Dünyada yıllık otuz beş milyar dolar işlem hacmine ulaşan network marketing sektörü; her geçen gün daha da büyümeye devam etmekte. İçinde Türkiye’nin de bulunduğu bu istatistik; “Network Marketing”in de geleceğin işlerinden biri olduğu sinyallerini vermekte. Network marketing girişimciliğini daha çok kimler ve hangi yaş gruplarının tercih ettiğine baktığımızda ise; dünyada olduğu gibi Avrupa’da da 18-35 yaş arası gençler ve kadınların oluşturduğu gözlenmekte. Ki kadınların istihdamı ve güvenle çalışabilmesi  için çok değerli bir sektör olduğunu da bilmekteyiz.

Türkiye'de ise bu sektörde çalışan 1,5 milyon kişi varken nüfusun yalnızca %43'ü “Network Marketing”in ne olduğunun farkında. Bu 1,5 milyon girişimci; yaklaşık “Üç Milyon Türk Lirası” üretmekte... Bu tabi ekonomiye ve istihdama gerçekten kıymetli bir katkı... Tüm bu veriler doğrultusunda Türkiye’de sektörün büyük bir potansiyele sahip olduğunu da görmekteyiz.

Peki nedir bu network marketing?
“Network Marketing”; kişinin tamamen kendi emeği ile doğru orantılı gelir sağlamasına imkân veren bir sistem. Network Marketing‘in bu kadar ön plana çıkmasının sebebi ise; herkese eşit fırsatlar sunması, çalışma yeri ve saatlerinin kişinin kendisi tarafından belirlenmesi...

Sosyolojik açıdan bakarsak; özellikle 90’lı yıllarda nüfusun hızla artması, köyden kente göçün artışı, kentleşme, işsizlik vb. sosyal sorunların yaygınlaşması ile birlikte yarı zamanlı iş imkanı ve alternatif gelir kaynakları oluşturma düşüncesi 1990’lı yıllardan sonra Türkiye’ye giriş yapan ve 2000’li yıllardan itibaren de hızla gelişmeye başlayan bu pazarlama sisteminin ülkemizde de hızla büyümesinde önemli bir etken. Özellikle ev hanımı olan ya da üniversite mezunu olmayan birçok kadınının iş hayatına güvenle atılmasına hatta yapısal olarak kadının çalışmasına karşı olan ailelerde bile altın günlerinde kadınlarla bir araya gelerek kolayca yapılan bu pazarlama sistemi 2000’li yıllarda birçok kadının çalışma fırsatı bulmasına sağladığı destekle bu etki daha da büyümekte...

Bir diğer sosyolojik etkisi ise; iş hayatının kişisel yaşamlarımızın her alanını sarması ile zaman kavramının ve zamanımızı nereye harcadığımızın öneminin de böylece ortaya çıkmış olması. Bireyler zamanının büyük çoğunluğunu iş yerinde geçirirken ancak geriye kalan süreyi aile ve sosyal yaşamlarına ayırabilmekte... Özellikle evli ve her iki ebeveyninde çalıştığı ailelerde; aileye ve sosyal hayata zaman ayırabilmek artık bir lüks haline geldi. Bu noktada bireyler daha fazla zamana sahip olabilmek için başta teknoloji olmak üzere birçok olanaktan yardım almaya çalışıyor.

Tabi bu durumun oluşturduğu fırsatı görebilen firmalar ise ürünlerini online olarak veya birebir pazarlama yoluyla müşterilerine ulaştırma yollarını değerlendiriyor. Böylece hem bireyler hem de firmalar zamanını doğru kullanarak iş yapabilme imkânı buluyor.

Buna bir de gelecekte Z kuşağının klasik mesai anlayışına uymayan dünya görüşünün girişimci sayısını arttıracağı ve pandemi nedeniyle iş kaybı yaşayanlar ve sektör değiştirmek isteyenler için network marketingin büyük bir fırsat olduğu eklersek; yatırım gerektirmemesi ve 18 yaş baz alınırsa hızla kendi işini kurabilmesi gibi pek çok anlamda avantaj sağladığını söyleyebiliriz.

Peki benim bu sistemlerden biri ile tanışmam ve mercek altına almaya karar vermem nasıl gerçekleşti? 

Birkaç hafta önce çok sevdiğim dostlarım Feza Fırat ve Başak Sungur Oral’ın tavsiyeleri ile bu sistemlerden biri olan Kyäni’nin “Sağlık Üçgeni” gıda takviyeleri ile tanıştım. Normalde çok da sıcak bakmadığım ve eczane dışında ürün almadığım ama deneyince gerçekten ürünlerinin kalitesine şaşırdığım “Kyäni” bu yazıyı yazmama sebep oldu. ABD’de kendi sektörlerinde başarılarını kanıtlamış Hanson ve Taylor Aileleri’nden üç iş insanının bir araya gelerek kurdukları şirketin; doğal içerikleri; uzun Ar-Ge çalışmaları sonucu yüksek teknoloji ve bilimle harmanlayarak sağlıklı yaşamı destekleyen gıda takviyeleri ürettiklerini öğrendim. Misyonları ise; insanların hayatlarını iyileştirmek... 

Burada tabi benim asıl dikkatimi çeken nokta; kurdukları iş modeliyle de pandemi dönemi insanlara evden çalışıp iş hayatına katılabilme imkanı sağlamaları ve bu zorlu dönemde ekonomi ve istihdama da katkıda bulunmaları oldu. Ki bence bu sistemin en faydalı yanlarından biri de bu... 

Tabi topluma ve ülkemize sosyal sorumluluk anlamında katkıları da çok önemli... Bu anlamda görüştüğüm Türkiye’de 2012’de faaliyete başlamış olan Kyäni Genel Müdürü Ersin Arısoy; “Kyäni İyilik Hareketi” kapsamında “Topluma Geri Vermek” ilkesi ile yola çıkan ve dünyada pek çok ihtiyaç sahibine umut olan “Kyäni Global Caring Hands” sosyal sorumluluk projelerinin Türkiye’de oluşturdukları ayağında TOÇEV ve KAGİDER gibi önemli sosyal sorumluluk dernekleri ile iş birlikleri gerçekleştirerek, topluma, doğaya, ülkemize odaklı çalışmalar yapmak ve her kesim için değer yaratıcı faaliyetlerde farklı sosyal sorumluluk projeleri ile ihtiyaç sahiplerine umut vermeye devam ettiklerini belirtti. 

Ürettikleri ürünler açısından  “Well Being” alanına giren Kyäni; “Sağlık Üçgeni” dedikleri ve içerisinde Vahşi Alaska Yaban Mersini gibi yirmi iki antioksidanı ve birçok vitamin ve minerali içeren Kyäni Sunrise, Omega 3 +E+A+D3 vitaminlerini içeren Kyäni Sunset ve vücudumuzdaki en önemli moleküllerden biri olan -ki pandemi sürecinde en çok ihtiyaç duyulan kanın akışı, oksijenlenmesi ve kardiyovasküler sağlığın güçlenmesi için “Nitrik Oksit” in üretimini arttıran “Noni Meyvesi” bulunan Kyäni Nitro FX&Plus sağlıklı yaşam gıda takviyeleri ile günümüzde genç, sağlıklı ve uzun yaşama isteği içerisinde olan insanoğlunun en önemli ihtiyacına cevap vermekte.

Ben “Sağlık Üçgeni”ni bizzat denedim. Tecrübelerim doğrultusunda kullandığım günlerde enerjimde ve genel sağlığımda iyileşmeye vesile olduğunu hatta cildimin daha dinlenmiş ve sağlıklı göründüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. Ve özellikle sağlıklı yaşama ilginin arttığı bu dönemde “Wellbeing Network Marketing”in hızla çıkış yapacağını da öngörmekteyim.

Sözün özü; Türkiye’nin sınavı başarıyla geçmekte olduğu fakat dünyada ağır ekonomik kayıplar ve büyük sağlık sınavları veren ülkeler bazında düşünürsek pandemi süreci ve içinde bulunduğumuz “Dördüncü Sanayi Devrimi” ile birlikte tüm dünyanın evden çalışma sistemine uyumlanmasıyla artık yeni çalışma ve iş modellerinin teknoloji, bilgi, iletişim ve network ağı bazlı olacağını ve herkesin bu doğrultuda kendisini geliştirip iş fırsatlarını değerlendirmesini tavsiye ederim. İster networking diyin isterseniz güncellenmiş haliyle dijital pazarlama veya e-ticaret; bu dönemde bu sektörlere erken uyumlanan kazanacak. Bizden söylemesi...